Cennetin bu yakası. Фрэнсис Скотт Фицджеральд
tin bu yakasında…
Huzur yoktur aklı başında olanlara.”
“Tecrübe, birçok insanın hatalarına verdiği addır.”
Sigourney Fay’e
Francis Scott Key Fitzgerald (24 Eylül 1896 – 21 Aralık 1940), Amerikalı bir romancı ve öykü yazarıdır. Caz Çağı’nı anlattığı eserleri yaşadığı dönemde pek ilgi görmemişse de, Fitzgerald günümüzde 20. yüzyılın en büyük Amerikalı yazarlarından biri kabul edilir.
Fitzgerald yaşadığı dönemde toplam 4 roman yazmıştır: This Side of Paradise (Cennetin Bu Yakası), The Great Gatsby (Muhteşem Gatsby), Tender is the Night (Sevecendir Gece) ve The Beautiful and the Damned. Yazmayı bitiremediği romanı The Last Tycoon ise ölümünün ardından yayımlanmıştır. Fitzgerald’ın aynı zamanda 4 öykü kitabı da bulunmaktadır ve yaşadığı süre boyunca gazete ve dergilerde 150’den fazla öyküsünün yayımlandığı bilinmektedir.
F. Scott Fitzgerald, 1896 yılında Minnesota’da üst-orta sınıfa mensup bir ailenin oğlu olarak dünyaya geldi. Çocukluğunun ilk yıllarını New York ve Batı Virginia’da geçirdi. Ailesinin Katolik olması nedeniyle bir süre Katolik okullarına devam etti. Princeton Üniversitesi’ne girmesinin ardından zamanının önemli bir bölümünü yazmaya ayırmaya başladı. Burada geleceğin yazarları ve edebiyat eleştirmenleriyle arkadaşlık kurdu. Yazıları Triangle, Nassau Lit ve Princeton Tiger’da yayımlandı.
İlk romanı Cennetin Bu Yakası, yayıncının kitapta gördüğü eksiklikler ve savaş döneminin yarattığı maddi sıkıntılar sebebiyle basılamadı.
Alabama’da Zelda Sayre ile tanışması ve ona âşık olması, Fitzgerald’ın hayatında önemli bir dönüm noktası oldu. Zelda’yı evlenmeye ikna etti; ancak nişandan kısa bir süre sonra Zelda bu evlilikten vazgeçti. Sayre ailesi Fitzgerald’ın gelirinin ikisini geçindirmeye yetmeyeceğini düşünüyordu ve bu da ayrılmalarına sebep oldu.
Fitzgerald çalışmakta olduğu reklam şirketinden ayrıldı, ailesinin evine döndü. Burada Cennetin Bu Yakası’nın eksik taraflarını düzeltti ve kitabı yayıncıya kabul ettirmeyi başardı. Okurlar tarafından yoğun bir ilgiyle karşılanan Cennetin Bu Yakası, Fitzgerald’ın edebiyat kariyeri için muhteşem bir başlangıç oldu ve Sayre ailesinin fikir değiştirmesini sağladı. Kitabın yayımlanmasının hemen ardından evlendiler; 1921’de ilk ve tek çocukları dünyaya geldi.
1920’lerde sık sık Paris’e gidip gelen Fitzgerald gördüklerinden çok etkilendi. Burada yaşayan Amerikalı edebiyatçılarla arkadaş oldu. Bu arkadaşlarının en önemlilerinden biri, Amerikan edebiyatının önde gelen yazarlarından Ernest Hemingway’di. Ne var ki Hemingway, Zelda’yla hiç iyi anlaşamıyordu; çünkü ona göre Zelda, kocasının çok içmesine ve yazamamasına sebep oluyordu.
Genç çift tamamen eğlence odaklı bir hayat sürüyor, bu da maddi açıdan yaşadıkları zorlukların devam etmesine yol açıyordu. Sürekli hasta olan Zelda’ya en sonunda şizofreni tanısı konmasıyla birlikte, yaşadıkları zorluklar biraz daha arttı. Bu dönemlerde kaleme aldığı ve otobiyografik nitelikler taşıyan Muhteşem Gatsby ve Sevecendir Gece ne okurlar ne de eleştirmenler tarafından sevildi. Tüm bunların etkisiyle Fitzgerald zor günler geçirmeye başladı. Sık sık hastaneye yatırılıyordu; sürekli içiyordu ve kendine bakamaz haldeydi.
1930’lu yılların sonlarında iki kez kalp krizi geçiren Fitzgerald, 1940’ta, 44 yaşındayken yine kalp krizi sebebiyle yaşama veda etti. Zelda ise 1948’de, kaldığı akıl hastanesinde çıkan bir yangında yaşamını yitirdi.
Fitzgerald’ın yaşadığı dönemde ilgi çekmeyen ve pek beğenilmeyen Muhteşem Gatsby, ilerleyen yıllarda büyük bir ilgi görmeye başladı. Fitzgerald’ın başyapıtı, aynı zamanda 20. yüzyıl Amerikan edebiyatının başyapıtlarından biri haline gelmişti; pek çok dile çevrildi, çok satan kitaplar listelerinden hiç düşmedi, okullarda okutuldu ve satışı milyonları buldu.
Fitzgerald, I. Dünya Savaşı’nın etkisi altındaki Amerikalıları ve Caz Çağı insanlarının ruh halini konu edindiği gerçekçi romanlarıyla dönemin en parlak yazarlarından biri olmuştur ve günümüzde de büyük bir ilgiyle okunmaya devam etmektedir.
F. Scott Fitzgerald, 1917’de ilk romanı üzerinde çalışmaya başladığında henüz 21 yaşındaydı; Princeton Üniversitesi’ndeki pek de parlak olmayan öğrenimini tamamlamış ve orduya yazılmıştı. 23 yaşındayken yayımladığı Cennetin Bu Yakası, Fitzgerald’ın çağının en önemli yazarlarından biri olma yolunda attığı ilk adımdı.
Fitzgerald, hayranı olduğu şairler Rupert Brooke ve Algernon Swinburne’den aldığı ilhamla önceleri bir şiir kitabı yazmayı düşünüyordu. Ancak daha sonra şiir ve düzyazıyı bir araya getirdiği bir roman yazmaya karar verdi ve bu romanda sevdiği şairlere de bolca yer verdi.
Zorlu askerlik görevi sırasında bulabildiği tüm boş vakitleri yazarak geçiren Fitzgerald, üç ay boyunca tüm hafta sonlarında hiç ara vermeden yazdığını ve kitabın ilk bölümü olan “Romantik Egoist”i tamamladığını söylemişti. Fitzgerald’ın akıl hocası Sigourney Fay’in tanıdığı bir yazar, kitabı dönemin önemli yayıncılarından Scribner’s’a ulaştırmış ve onlar da yayımlamaya karar vermişlerdi. Edith Wharton, Henry James ve J.M. Barrie gibi ünlü yazarların da yayıncısı olan Scribner’s, bu genç yazarı, Amerikan gençliğinin o dönemki ruh hallerini anlatma konusunda çok başarılı bulmuştu. Yayıncıya göre bu roman, iyi bir edebiyat eseriydi ve yazar öldüğünde maddi açıdan da değerli olacaktı.
Bir süre sonra yayınevi, savaş zamanı baskı maliyetlerinin artmasını ve yayımlanmayı bekleyen çok fazla kitaplarının olmasını bahane ederek bu kitabı yayımlamaktan vazgeçti. Hikâyede eksiklikler görmeleri de fikir değiştirmelerinin bir diğer sebebiydi. Önerecekleri değişikliklerin yapılması halinde kitabı yayımlayabileceklerini söylediler ve Fitzgerald 1 ay gibi kısa bir sürede istedikleri tüm değişiklikleri yaptı. Ancak kitap bir kez daha reddedildi.
Aynı tarihlerde Fitzgerald, yaşadıkları çevrede tanınan bir ailenin kızı olan Zelda Sayre ile tanıştı ve kısa sürede birbirlerinden hoşlanmaya başladılar. Nişanlarının ardından Fitzgerald New York’a taşındı; orada gündüzleri bir reklam ajansında çalıştı, geceleriniyse hikâyeler yazarak geçirdi. Geliri çok düşüktü ve hikâyelerinin hiçbirini yayımlatmayı başaramamıştı. Bu durum Zelda ve ailesinin nişanı bozma kararı vermesine yol açtı.
Zelda’yı geri kazanmak için romanını yeniden düzeltip yayımlatmayı kafasına koyan Fitzgerald, işini bıraktı ve ailesinin evine geri döndü. 2 ay boyunca romanı üzerinde çalıştı; geçmişte yazmış olduğu şiirler ve düzyazılardan bazılarını, kendisinin yazdığı ve ona yazılmış mektuplardan bölümleri romanına ekledi. Romanı bir an önce tamamlamak için acele ediyordu; çünkü hem maddi açıdan hem de duygusal açıdan bu romanın tamamlanması onun için çok büyük önem taşıyordu.
Değişiklikleri bitirdiğinde kitabı daha önceden reddeden yayıncıya gönderdi ve çok kısa sürede cevap aldı. Romanı yayımlamaya karar vermişlerdi. Fitzgerald bunun üzerine daha önce yayımlatmayı başaramadığı hikâyelerini de düzenlemeye ve geliştirmeye karar verdi. Bu hikâyelerin pek çoğu dönemin önde gelen gazete ve dergilerinde yayımlandı.
Kitabın ve hikâyelerin yayımlanmasından kazandığı para sayesinde Zelda’yı ve ailesini yeniden nişanlanma konusunda ikna etti. Cennetin Bu Yakası’nın yayımlanmasını izleyen haftada, 3 Nisan 1920’de evlendiler.
Hakkında yazılan değerlendirmeler ve yapılan reklamların etkisiyle Cennetin Bu Yakası’nın 3000 adetlik ilk baskısı 3 günde tükendi. Aynı yıl içinde 8 baskı daha yapıldı. Bir sonraki yılın sonuna gelindiğindeyse satış adedi 50.000’i bulmuştu. Fitzgerald’ın yaşadığı süre zarfında en fazla satılan kitabı bu oldu. Yazarın 1940 yılında ölmesine kadar Muhteşem Gatsby (The Great Gatsby) yaklaşık 25.000, Sevecendir Gece (Tender is the Night) ise