Türkçede Deyimler. Неизвестный автор
kazık: Yürümeyen iş. İmkânsız.
Çay kenarında kuyu kazmak: Elde imkân varken, başka imkânlar aramak.
Çeki düzen vermek: Yoluna koymak, toparlamak.
Çekirdekten yetişme: Bir işe küçük yaştan başlamak.
Çene çalmak: Gevezelik etmek.
Çene yormak: Boşuna konuşmak.
Çenesi düşük: Geveze.
Çenesini tutmak: Bir şeyi gerekmediği için söylememek.
Çerden çöpten: Uydurma, dayanıksız.
Çıban başı: Kurcalanırsa iyi olmayan sonuçlar çıkarabilecek şey.
Çıbanın başını koparmak: Hassas bir meselenin meydana çıkmasına imkân vermek.
Çıkmaz ayın son çarşambası: Bir işin hiçbir zaman yapılamayacağı şaka yollu anlatılır.
Çıkmaza girmek: Bir işin çözülemez hâle gelmesi.
Çıngar çıkarmak: Kavga çıkarmak.
Çiçeği burnunda: Taze, yeni, genç.
Çifte kavrulmuş: Çok pişkin.
Çil yavr usu gibi dağılmak: Perişan bir hâlde kaçışmak.
Çile çıkarmak, çile doldurmak: Zahmetli bir hayat sürenler için kullanılır.
Çileden çıkmak: Sabrı tükenmek.
Çivi gibi olmak: Çok sağlam olmak.
Çivi kesmek: Çok üşümek.
Çizmeden yukarı çıkmak: Beceremeyeceği bir işe karışmak. Haddini bilmemek.
Çoban kulübesinde padişah rüyası görmek: Büyük hayaller peşinde koşmak.
Çok bilmiş: Ukala.
Çok olmak: Haddini aşmak.
Çoluk çocuğa karışmak: Aile sahibi olmak.
Çorbaya dönmek: Karmakarışık olmak.
Çukurunu kazmak: Birinin felaketini hazırlamak.
Çürük tahtaya basmak: Yapılan bir işte önceden iyi hesap edememek yüzünden zarar görmek.
– D —
Dağa çıkmak: Yasalara karşı gelmek için dağları yurt tutmak. İsyan etmek.
Dağdan gelme: Kaba.
Dağdan gelip bağdakini kovmak: Sonradan geldiği bir yerde eskileri küçümsemek.
Dağlara düşmek: Perişan olmak.
Dağarcığındakini çıkarmak: Hazırladığı bir sözü söylemek.
Dağarcıkta bir şey kalmamak: Bir konuda söyleyebileceklerini tüketmek.
Dal budak salmak: Büyümek, yayılmak, çoğalmak.
Dal gibi kalmak: Çok zayıflamak.
Daldan dala konmak: Kararsızlık, bir şeyde sebat etmemek.
Dalına binmek: Birini ısrarla sıkıştırmak.
Dalına basmak: Kızdırmak.
Dalga geçmek: Elindeki işiyle uğraşmayıp zihni başka yerde olmak.
Dallandırıp budaklandırmak: Bir şeyi büyütmek.
Damarı bozuk: Huysuz, geçimsiz.
Damarı tutmak: Aksileşmek.
Damarına basmak: Kızdırmak.
Damarına çekmek: Soyuna çekmek.
Dananın kuyruğu kopmak: Korkulan sonucun gerçekleşmesi.
Dara boğmak:
Конец ознакомительного фрагмента.
Текст предоставлен ООО «Литрес».
Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.
Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.