Robensonlar Mektebi. Жюль Верн
hareket edeceği zaman mı bindin?”
“Evet…”
“Memleketine bedava mı gitmek istiyorsun?”
“Evet… Müsaade ederseniz!”
“Seni denize atarsam, yüzerek Çin’e gidebilir misin?”
“Bunu da tecrübe edebilirim!”
Kaptan Torcotte, adamın bu sakin cevaplarına öfkelenerek:
“Gemiye gizlice girip benden bedava seyahat etmek istemenin ne demek olduğunu ben sana öğretirim!” diye bağırdı.
Kaptan Turcotte’un, Çinliyi denize atacağı belliydi. Son derece öfkelenmişti. Bunu anlayan Godfrey araya girerek:
“Bu adamın gemiye binmiş olması, Kaliforniya’dan bir Çinlinin eksilmesine sebep olduğu için sevinmeliyiz!” dedi.
Kaptan Turcotte, başını öfkeli öfkeli sallayarak:
“Hakikaten Kaliforniya’da lüzumundan daha çok Çinli var!” diye cevap verdi.
“Bu adam, Kaliforniya’yı bir Çinliden kurtarmak istediği için merhamete layıktır! Şanghay civarından geçerken onu karaya bırakabiliriz!”
Godfrey’in bu müdahalesiyle Çinli, denize atılmaktan ve tekrar ambarda saklanmaktan kurtulmuştu. Fakat gemideki varlığı hiç kimseyi rahatsız etmiyordu. Son derece sessiz ve sakin bir insandı.
Tayfalarla konuşmuyor, geminin tenha bir yerine çekilerek denizi seyretmekle vakit geçiriyordu.
Böyle olmasına rağmen kaptan Turcotte, bu adamın gemide bulunuşundan hoşlanmıyordu, ikinci kaptana sık sık, öfkeyle:
Bu Allah’ın cezası Çinli başımıza dert olacak! diyordu.
7. BÖLÜM
GEMİNİN FIRTINAYA TUTULUŞU VE BATIŞI
13, 14 ve 15 Haziran günlerinde barometre devamlı olarak yavaş yavaş düştü. Güneybatıdan esmeye başlayan rüzgâr, gün geçtikçe şiddetini arttırdı. Rüzgârın esiş istikameti ters olduğu için, Dream zorlukla ilerliyordu. Cepheden çarpan iri dalgalar, geminin bütün gövdesini titretip sarsıyordu. Böyle havada açık durmaları tehlikeli olduğu için yelkenler toplandı. Gemiyi fazla zorlamamak için makineler ağır ağır çalıştırılıyordu.
Godfrey, fırtınadan şikâyetçi değildi. Geminin yalpalaması neşesini kaçırmamıştı. Denizi sevdiği her hâlinden belli oluyordu.
Fakat Tartelett, denizi sevmediği için neşesi büsbütün kaçmıştı. Talebelerine muvazene dersi veren dans profesörü düşmekten korktuğu için, mecbur olmadıkça yürümeye teşebbüs etmiyordu. Kamarasında oturduğu zaman da başı dönüyor, midesi bulanıyordu. Zavallı adam ne yapacağını şaşırmıştı. Seyahatin bu günleri onun için hakiki bir işkence olmuştu. Kendisini bu yolculuğa zorlayan William W. Kolderup’a bol bol küfrediyordu.
Kaptan Turcotte, Tartelett’in sonu gelmeyen suallerinden bıkmıştı. Tartelett, aklına estikçe kaptan kamarasına çıkarak hep aynı suali soruyordu:
“Barometre nasıl? Hava düzelecek mi dersiniz?”
Kaptan da her seferinde aynı cevabı tekrarlıyordu:
“Ümit verici bir değişiklik yok Mr. Tartelett!”
“Daha çok yolumuz var mı kaptan?”
“Şimdiden hiçbir şey söylenemez! Havanın düzelmesi lazım!”
Tartalett, bir eliyle midesini, diğeriyle ağzını tutarak, yalpa vura vura kaptan köşkünden uzaklaşıyordu.
Tartalett’in şikâyeti sadece deniz tutmasından ibaret değildi. Güverteye kadar yükselen kocaman dalgalar da onu çok korkutuyordu. Daima kaptanın yanına gitmeye cesaret edemediği için, bazen de Godfrey’i yakalayıp:
“Acaba, dalgalar gemiyi devirir mi?” diye soruyordu.
Godfrey’in cevabı asla değişmiyordu:
“Çocuk olma Tartelett! Boşuna heyecanlanıyorsun!”
Bir gemi, her çeşit hava şartlarında yüzebilecek şekilde inşa edilmiştir!
Tartelett, kaptanın ve Godfrey’in sözlerine inanmadığı için cankurtaran yeleğini gece ve gündüz sırtında taşıyordu. İlk defa denize açıldığını bildiği için hiç kimse Tartelett’in bu komik hareketlerine aldırış etmiyordu.
Diğer taraftan hava, Tartalett’e hak verdirecek şekilde sertleşiyordu. Barometre, kuvvetli bir fırtınanın yaklaşmakta olduğunu haber veriyordu.
Gemi, gündüzleri şiddetle sarsılıyordu. Kazanlar yarı yarıya stop etmiş vaziyetteydi. Uskur ve şaftın kırılmasından korkan kaptan, makineleri yarım yolla çalıştırıyordu. Ağır ağır dönen uskurun suya çarptıkça çıkardığı sesler tane tane duyuluyordu.
Fakat geceleri, gemi hem daha az sarsılıyor hem daha süratle yol alıyordu. Makineler tam yolla çalıştırılıyordu. Çarkçı, fazla istimden kazanların patlamasından korkuyordu.
Godfrey gemideki bu değişikliği fark etmişti. Kendi kendine: “Acaba geceleri fırtına şiddetini azaltıyor mu?” diye soruyordu.
Günden güne merakı çoğalan Godfrey en sonunda dayanamayarak işin esasını öğrenmek için, 21 Haziran’ı 22’ye bağlayan gece, kaptan köşküne gitti. Bütün gün çok sert esmiş olan rüzgârın, hava karardıktan sonra hafifleyeceği tahmin edilemezdi.
Merakını yenemeyen Godfrey gece yarısı yatağından çıkmış, en kalın elbisesini giymiş, kaptan köşküne gitmişti.
Конец ознакомительного фрагмента.
Текст предоставлен ООО «Литрес».
Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.
Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.