Nasreddin Hoca Fıkralarından Seçmeler. Неизвестный автор
asılmış. Asılmış asılmasına da tıpanın çıkmasıyla, yüzüne gözüne su fışkırması bir olmuş.
Hoca, bir çeşmeye, bir güneşten cayır cayır yanan bozkıra bakıp şöyle demiş:
“Bre deli çeşme. Bu bozkırda bile deli dolu aktığın için ağzını tıkamışlar!”
Derya Olsan, Tuzla Neye Yarar?
Hikâye bu ya, Nasreddin Hoca, ilk defa denizi görüyormuş. Aman bu ne su bolluğu diyerek sahile seğirtmiş. Susuzluktan dili damağı kurumuş olacak ki eğilip kana kana içmek istemiş. Bir yudum almasıyla püskürmesi bir olmuş. Susuzluğu azalacağına daha da artmış, ağzı acılaşmış, boğazı yanmış. Can havliyle pınara koşmuş. Demir gibi soğuk suya ağzını verip yüreğini serinlettikten sonra; dalgalı denize bakarak:
“Ne kabarıp duruyorsun?” demiş. “Boyundan utan; şu pınarcık kadar olamadın.”
Dilin Arşını Yok
Nasıl hacı hacıyı, hoca hocayı bulursa; kadı da kadıyı bulur. Bir gün Nasreddin Hoca’ya İranlı bir kadı misafir olmuş. Hoca yedirmiş içirmiş, bir eksiği kalmasın diye Hanya’yı da Konya’yı da gezdirmiş. Söylemeyi unutmayalım, Hoca neyimiz iyi dese İranlı çok daha iyilerinin, çok daha büyüklerinin kendi ülkesinde olduğunu söylüyormuş. Bakmış ki İranlı ne söylese avcı ve atıcı muhabbetine dönüşüyor, geri kalmak istememiş. Hoca, ile İranlı karşılıklı övünürken ne konuşuyor bunlar, diye kulak kabartanlar da bulunuyormuş.
“Şahımız bir çeşme yaptırdı, boyu yedi yüz arşın, bin tane kurnası var, cümlesi som altından, içinden zemzem akar.” diyen İranlıya:
“O da bir şey mi?” demiş Hoca. “Bir hamam yaptırdı ki Sultan’ım kullarına, boyu tam on bin arşın, çıkılmaz surlarına, kırk bin kurna koydurdu, som altın duvarına…”
Yalnızca hamamın boyunun on bin arşın olduğunu duyan birisi:
“Yapma Hoca’m.” demiş. “Hamam olsa olsa en fazla elli arşın olur!”
Bir diğeri:
“Bak şimdi oldu mu, eni boyuna uymadı, gelin onu beş bin yapalım.” demez mi?
Hoca bakmış ki hava alay havasına çalacak, İranlı kadıya dönüp:
“Şu münasebetsiz olmasa…” demiş. “Enini boyuna uydurmasını bilirdim!”
Diş Çektirdim Bilirim
Hikâye bu ya, bir gün Hoca’ya, bir kendini bilmez ahlayıp sızlayarak ağrıyan başı için ne yapması gerektiğini sormuş. Hoca’da çözüm tükenir mi?
“Kardeşlik…” demiş. “Ben bu ağrı meselesini iyi bilirim, geçenlerde dişim ağrımıştı, gittim çektirdim. Hiç bekleme; git dişini çektir.”
Doğuran Kazan
Bilirsiniz ya Hoca, mal canlısı bir komşusundan kazan istemiş. İşi bittikten sonra da bir tencere güzeliyle birlikte kazanı komşusuna götürmüş.
“Sağ ol komşu.” demiş. “Bu kazanın, bu da yavrusu; doğurdu!”
Komşunun canına minnet, fırsatı kaçırır mı tencereyi aldığı gibi mutfağa yerleştirmiş.
Конец ознакомительного фрагмента.
Текст предоставлен ООО «Литрес».
Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.
Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.