Hayyam'ın Konukları Matematik ve Şiir. Анонимный автор
haberi duyuldu. Katil anında başına üşüşen askerler tarafından paralanırken kılını kıpırdatmamış, “Elinizi çabuk tutun, beni cennete gönderin,” der gibi bakmıştı.
Selçuklular henüz kudretli vezirlerinin yasını tutarken otuz beş gün sonra bu kez de Sultan Melikşah’ın zehirlenerek öldürüldüğü haberi geldi. Durum öylesine ciddiydi ki, Terken Hatun tahtı akrabalara kaptırmamak için Melikşah’ın cenazesiyle bile ilgilenmemişti.
Sultanın vakitsiz ölümü Selçuklular arasında ilk taht kavgasını başlattı.
Zenginleşen cihan devletinin güçlenen eğitim kurumları, sosyal yapıları boş durmuyordu.
Gerçek âlimler, yıllar süren çalışmalarına gömülürler, pek kimseyi gözleri görmezdi. Bu çalışmaları gözü yemeyen tembeller ve medrese kaçkınlarının vakti boldu. Yarım yamalak bilgileri ile meşreplerine uygun avanak talebeleri ve ayak takımını birer ikişer avlayarak, onların omuzunda kurdukları küçük saltanatlarını genişletir dururlardı.
Böyle kargaşalarda en çok bu sefil manzarayı dillendirmiş ve halkı uyarmış gerçek âlimler zarar görürdü. Şimdi büyük şehirlerde işte bu tür yapıların müritleri ile ayak takımı birlikte yağma yapıyordu. “Gulam” denen paralı askerlerin bir bölümünün de katılmasıyla tehlike büyümüştü.
IX
Vefalı, can dostlarım birer birer gittiler Ecelin topuğuyla çiğnendiler, bittiler Sundu felek hayat denen şarabını Bizden hızlı yudumlayıp, sızıp gittiler.
Hayyam insanlığa, medeniyete sıçrama yaptıracak çalışmalarından ve kıyıdaki yaşama biçiminden emindi. Rasathaneyi birer ikişer boşaltarak kaçan bilginlerin ikazlarına kulak asmadan yeni geliştirdiği bir usturlap üzerinde çalışıyordu. Kimseyi gözünün gördüğü yoktu. Sılahan, hatta ondan olan sekiz yaşındaki oğluna bile vakit ayırmıyordu. Çalışmaları arasında aniden kederleniyor, Melikşah’ın yasını tutuyor, yüksek sesle kendi kendine konuşuyordu.
“Aslanım göçtü! Yavrusunu sen koru ilahi!
Bununla da kalmıyor, Daha da fenası Hayyam kendisini Melikşah’ın ölümünden sorumlu tutuyordu.
“Bilsem zehirleneceğini teklifini kabul eder, bir an bile yanından ayrılmazdım! Allahım ne büyük kayıp. Sen de böyle iki katre zehire yenilirsen dünyada huzur ve barış kalır mı? Ah ne yaptım ben! Kol kanat olmadım arslan yavrusuna!”
Dışarıda bir grup yorgun atın hüzünlü nal sesleri duyuldu.
Silahlı ve zırhlı Sılahan hışım gibi içeri girdi.
“Seni almaya geldim. Çabuk hazırlan. Dakikalarımız sayılı.”
Hayyam acı içinde kıvrandı.
“Melikşah ölüvermiş! Duydun mu?”
“Nedir bu telaşın? Salgın hastalık mı var?”
“Terken Hatun üç yaşındaki oğlunu tahta geçirmeye çalıştığı için işi zor. Elimizi çabuk tutmazsak bu karışıklıkta bizi de öldürürler. Hangi kitap, hangi alet önemli? Tez bildir bana! Yedeğimde bir at getirdim taşımak için!”
Hayyam afalladı.
“Dokuz deve taşımaz benim eşyamı. Hem nereye gideceğiz?”
“Şimdilik seni emin bir köye saklayacağız. Yenilirsek bakarız gayrı!”
Sılahan tedirgindi.
“Tez davran! Yoksa bugün son günümüz olabilir. Yağmacılar geliyorlar bağırarak. Yol üstünde Mutezile taraftarlarının evlerini yağmalıyorlardı. Zamehşeri güçlükle kurtulmuş. Burayı da basarlar birazdan.
Hayyam bir çocuk gibi bahane bulup duruyordu.
“Olamaz! Niye bassınlar benim evimi? Bu devirde olacak iş mi bu canım?”
“Kâşân gibi bağları yaktılar üzümünden şarap yapanlar var diye.”
“Hiç olur mu böyle şey?”
“Biz böyle uyursak şarap da yasaklanır, aşk da yasaklanır. Kaçmazsak diri diri yakarlar bizi!”
“Kim bunlar? Sabbahçılar mı?”
“Berduşlar, çapulcular, medrese kaçkınları Sabbahçılar, dervişler! Doğrudan soymuyorlar da dinsizleri temizliyoruz diyorlar!”
Конец ознакомительного фрагмента.
Текст предоставлен ООО «Литрес».
Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.
Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.