Tanrı Dağları'nın Zirvesi Aytmatov. Анонимный автор
Kolu Başkanı, Kırgızistan Komünist Partisi Merkezî Komitesinin Genel Sekreteri İshak Razzakov’un bacanağı T. Bayzakov’un müdahalesi C. Aytmatov’u konuşmasını kesmeye mecbur bıraktı.
Ancak, bundan sonra tartışma toplantısına katılanlar “Cemile” hikâyesini hem savunarak hem de överek konuştular. Özellikle usta tercüman, edebiyat bilimci Olcobay Orozbayev hikâyenin yenilikçi, başarılı ve ilgi çekici bir hikâye olduğunu uzun uzun anlattı. Eleştirmenler K. Asanaliyev ile K. Bobulov’un söyledikleri de kanıta dayanır, inanılır ve anlamlı çıktı. Nesirci genç yazarlar K. Kaimov ile K. Osmonaliyev de “Cemile”ye yakıştırılan suçlamalara kaba cevaplar verdiler. Eleştirmen K. Ukayev’in hikâyede başarılı yönlerle birlikte eksiklikler de olduğu gibisinden konuşması dikkate bile alınmadı. Genel olarak bu tartışma toplantısında da “Cemile” daha fazla övgü aldı ve kendisine yüksek bir değer biçildi.
C. Aytmatov’un yeni hikâyesini kötüleme niyetinin suya düştüğünü anlayan N. Baytemirov benim konuşmak için el kaldırdığımı görmezlikten geldi ve tartışma toplantısının sona erdiğini ilan edip yazar C. Aytmatov’a söz verdi.
Tartışma toplantısının başlangıcında öfkeyle oturan C. Aytmatov konuşanların çoğunun eserini kuru suçlamalardan korumaları, sade bir bilgelikle övmeleri dolayısıyla memnun olmuş, yüzü gülmüştü. O, hikâyesi için söylenen bazı eleştirileri nazikçe çürüttü ve sonra “Cemile”nin dilini sıradan Kırgız okurlarının anlamadığı şeklindeki töhmete karşı bir delil olarak çantasından üç dört mektup çıkardı. Sonra o: “Okurlar anlamıyor, diyorsunuz, bana “Cemile”yi okuyan köylülerden teşekkür eden bu gibi mektuplar gelmekte, size okuyayım.” dedi. O zaman T. Ümetaliyev: “Boşver, Cengiz, okuma, mektupları çantana geri koy, dedi. Bana halktan çok mektup gelir, arasında benim için yazılan şiirler de var, ben hiçbirini başkalarına okumam. Sen de böyle yap, ayıp olur.”
Bu reddedilmeden rahatsız olan Cengiz Bey biraz düşündü ve sonra “Cemile”yi eleştirenlerin söylediklerini dikkate alacağını yüzeysel olarak belirtti ve hikâyeyi savunanlara teşekkür etti. Bu şekilde tartışma toplantısı sona erdi. Genel bir değerlendirmeyle, “Cemile” hikâyesinin kötülenmesi amacı güdülerek düzenlenen bu toplantı gerçekte hikâyenin övülmesi toplantısına dönüştü.
Tartışma toplantısına katılanlar gürültüyle koridora çıktı. Cengiz Bey askıdan kabanını aldı, son büronun kapısı açıkmış, buraya gayriihtiyari göz attı, sonra hayretten olduğu yerde kalakaldı. Anlaşılan, bu büroda Toktobolot Abdumomunov Yazarlar Birliği’nde çalışan sekreter ve muhasebeci kadınlarla birlikte oturmuş, çay içiyormuş! Toktobolot ile Cengiz’in ikizler gibi her zaman birlikte dolaştıklarını gören, onların samimi dostlar olduklarını duyan benim gibi bir insan için kafama sorular yağmur gibi yağdı. “Acaba, Abdumomunov “Cemile” için tartışma toplantısı olacağını duymamış mıydı? Şu kadınların oturduğu büroya geçerken Baytemirov’un bu konudaki ilanını görmemiş miydi? Yan büroda “Cemile”nin tartışılmakta olduğunu, her şeyi bilen şu kadınlar ona söylememişler miydi?”
T. Abdumomunov tıpırtıyla koridora çıkanlara birden bakıp aralarından kabanını eline almış bir hâlde kendisine gözlerini diken C. Aytmatov’u gördüğünde yerinden kalkmadan sordu: “Cengiz, ne var, toplantı moplantı mı oldu?” Sersemleyerek şaşkına dönen Cengiz Bey başını bir salladı ve resmî bir ses tonuyla: “Yeni hikâyem için bir toplantı yapıldı, böyle bir toplantıya herkesin katılması gerekiyordu gibime geliyor.” diye mırıldandı. Sonra kabanını giydi, çantasını aldığı gibi hiç kimseyle vedalaşmadan hızla dışarı çıktı.
Yazarlar Birliği binasından ben K. Asanaliyev ve K. Bobulov ile birlikte çıktım. Üçümüz bir tarafa doğru yürümeye başladık. Üçümüz de bu tartışma toplantısının etkisini üzerimizden atamamıştık. Özellikle Kambaralı Bobulov hızlı hızlı çarpan neşeli kalbini sakinleştiremez bir hâlde şamatayla gidiyordu. “Biz yendik, biz onlara baskın geldik!” deyip durdu birbiri ardınca. Aklımdan T. Abdumomunov’un görüp bildiği hâlde tartışma toplantısına gelmemesi konusu çıkmıyordu. Sonra öğretmenimiz Keneşbek Asanaliyev’e yüklenerek bir soru sordum: “Benim bildiğim kadarıyla, Abdumomunov Aytmatov’un dostu, Baytemirov’un düşmanıydı. Düşmanı, dostunun eserini yerden yere vurmak isterken onun tartışma toplantısına gelmemesi de ne demek? Yan büroda tartışma toplantısı yapılırken bildiği hâlde kadınlarla oturup çay içmesi de neyin nesi?” K. Asanaliyev düşünüp cevap verinceye kadar K. Babulov patladı: “Boş yere kendilerini bir şeymiş gibi göstermeye çalışan yazarların tamamı Cengiz’in bir roket gibi fırlayıp gitmesini kıskanıyorlar. Cengiz’in samimi dostu olarak bilinen Abdumomunov’un içi karaymış.” Bu düşünceyi K. Asanaliyev de kabul etti, yazarlar arasında kıskançlıktan doğan düşmanlık olaylarının eskiden beri mevcut olduğunu, T. Sıdıkbekov’un “Bizim Zamanımızın İnsanları” isimli romanının Rusçaya tercüme edilmesi ve Stalin Ödülü’ne aday gösterilmesi sırasında bazı yazarlar tarafından düzenlenen ihanet çalışmalarından örnekler vererek açıkladı.
Yaşlı başlı yazarlardan Ümetaliyev’in tartışma toplantısına geldiğini görmüyor musunuz? Kendi kızıyla aynı yaşta olan genç bir yazara karşı konuşmasına hayret ettim, dedi K. Bobulov sokağı çınlata çınlata bağırarak. – Ah, tövbe! Kendisinin şiirden başka hiçbir şey yazmamış olmasına, Cengiz’in onun ne yaşıtı ne de rakibi olmasına, onunla ün, şöhret ya da mevki yarışına girmemesine rağmen Ümetaliyev niçin böyle yaptı, sebebini biliyor musunuz, Keneşbek Asanaliyeviç?
Bu soruya K. Asanaliyev biraz yürüdükten sonra cevap verdi: “Anlamsız. Kendisine sormalı.” T. Ümetaliyev’in niçin “Cemile”ye karşı çıktığını öğrenmek K. Bobulov için kendisini huzursuz eden bilmeceli bir soru hâline gelmişti. O, iki gün sonra bu soruyla ilgili olarak kulağı delik yazarlardan soruşturup öğrendiklerini bana müjdeledi. Anlaşılan T. Ümetaliyev’e birisi, Aalı Tokombayev’in Cengiz’e “Babanın dostuydum, beraber çalışıyorduk.” diyerek onu kendi tarafına çektiğini söylemiş. A. Tokombayev ile eskiden beri düşman olan T. Ümetaliyev bu dedikodulara inanmış, “Düşmanımın dostu, benim düşmanımdır.” ilkesine dayanmış ve hemşehrisi T. Bayzakov’u peşine takıp tartışma toplantısına gelmiş, “Cemile” hikâyesini karalamıştı. Aynı gün bunu duyan gazeteci ve siyasetçi, Cengiz Aytmatov’un hemşehrisi ve en yakın arkadaşı Turgunbek Suvanberdiyev akşamleyin kendisine yakın, gönül dostu olan T. Ümetaliyev’e gelip onun Cengiz’e karşı çıkmasına üzüldüğünü söylemiş. Onun karşı çıkma sebebini öğrendikten sonra A. Tokombayev ile C. Aytmatov’un arasında hiçbir ilişki olmadığını, Cengiz’in aslında Aalı’nın edebiyat meseleleri üzerinde dile getirdiği birçok düşünceyi beğenmediğini kendisine açıklamıştır. Bu güvenilir bilgiden sonra keyfi kaçan T. Ümetaliyev yaptığı büyük hataya yerinerek evinde oturmuştur. “Temirkulcuğum çocuk karakterlidir ya birilerinin söylediklerini daima gerçek kabul eder.” diyerek sözünü bitirdi Kambaralı Bobulov.
C. Aytmatov’un her açıdan son derece büyük bir itibara kavuştuğu bir dönemde T. Ümetaliyev ona atfen şiirler yazdı, yeri geldiğinde onu göklere çıkararak övdü, yazarların hizipler hâlindeki güç yarışlarında onun taleplerine destek çıkar oldu. Cengiz Bey de yaşlı şaire sevgi ve saygıda kusur etmedi, özellikle onun 60. doğum gününün bir jübile olarak kutlanması amacıyla kurulan komisyonun başkanlığını yaptı, doğum günü münasebetiyle yapılan görkemli toplantıyı başından sonuna kadar yönetti.
Tümönbay Bayzakov da daha sonraları Cengiz Bey’i öven, savunan yazarlardan biri oldu, ona karşı konuşanlar hakkında kinayeli fıkralar çıkardı.