Sovyet Öykü Seçkisi. Анонимный автор
seviyorsan, seç, Kimi seviyorsan, seç!
Yere eğilip, selam verdi, sertleşmiş demir bir eli, yumuşacık ipeksi bir el yakaladı;
Evet, daha sert öp, Evet, daha sert öp!
Ve Tatyana şamata yapan dairenin içinden sıyrılıp, nazlı nazlı Andrey’e büzdüğü dudaklarını uzattı.
“Bu kadar oyun yeter! Hey!” diye dul Nastasya bağırarak oyunu kesti. Yanakları al al olmuş, siyah saçları terden başına yapışmıştı. “Hey!… Kızlar, kadehten içelim. Delikanlılar!… Andreyciğim… Hey!…” diye gözlerini kıskançlıkla Andrey’e dikip, sinsi bir kahkaha atarak, Andrey’in sırtına vurdu.
“Hatırlıyor musun?”
İçki kadehini almaya geldi. Solgun, kederli Tanya pencereye yanaşmıştı. Pencerenin ardında lapa lapa kar yağıyordu ve akordeon bas bas bağırıyordu.
“Dans edin! Kızlar… Eğlensin dul! Neden benimle evlenmiyorsunuz? Ah-ah! Hâlbuki bir öperim… Bir sarılırım…”
Akordeon, bağrışlar ve danslardan soba yerinden oynuyordu.
Tatyana kendini kötü hissetti. Daha önce hiç böyle hissetmemişti. Hızlıca evden çıktı, yolda yürürken midesi bulanıyor yumuşak kar taneleri yutuyordu. Aniden tüm benliğiyle dehşete kapıldı.
Birdenbire kar Tatyana’yı tamamen sarmaladı.
Bütün bir hafta Tatyana deli gibi ortalıkta dolandı. Issız gecelerde kendi kendine konuştu ve sessizce ağladı. Darya Nine bir gece Tatyana’ya seslendi:
“Senin neyin var?”
Tatyana ses çıkarmadı.
Ertesi sabah Nine Darya, kızı mazur görerek, uzun uzun ve dikkatli bir şekilde çatık kaşlarının altından onu süzdü.
“Biri sana kötülük mü etti? Ah kızım…” diye sordu.
Yaşlı kadın ayaklarını sürüye sürüye Nastasya’ya gitti.
“Sen bir şey duydun mu, dul karı, duydun mu, sen benim torunumu gözetledin, ben artık yaşlı bir süprüntüyüm anlamıyorum, gece seninle beraber salıvermiştim kızı. Duydun mu, söyle, gece kimleydi Nastasya?” derken kafasındaki siyah köylü başlığıyla titremeye başladı yaşlı kadın.
Nastasya’nın elindeki tırpan yere düştü.
“Neden soruyorsun nine?” dedi Nastasya ve dudakları bembeyaz kesildi. “Ne var? Sordum işte!”
“Onu şeytan gözetliyor! Gel de öğren kiminle…” diye yaşlı kadının kırışık yüzüne doğru bir anda bağırmaya başladı dul kadın ve elindeki fırın küreğini yere düşürdü.
Darya Nine başını salladı, dişsizlikten çökmüş ağzıyla geveledi:
“Tüh sana!” diyerek kapıyı çarptı ve çıktı.
Nastasya ise yatağa düştü, ağladı inledi durdu. Tabii ki şimdi Andrey, Tatyana’yla evlenecekti.
Andrey ise, donmuş çıtırdayan karların üzerine basa basa, komiteye gazete okumaya gidiyor ve akılından ‘‘Nastasya’nın iki semaveri var, iki ineği ve yağız atı var. Tatyana ise fakir. Hangisiyle evlenmeli? Evlenmek ise şart. Şeytan işi bu. Acaba bir büyücüye gitsem de fal mı baktırsam,’’ diye geçiriyordu.
Öfkeli bir şekilde ıslık çala çala giderken, yeniden Nastasya’yı düşünmeye başladı:
“Eğer Tanyuha’yla evlenirsem, Nastka kendini yiyip bitirecek… Umutsuz bir kadın… Cadı.”
Karşıdan yayık teknesi içinde keten tohumu taşıyan Tatyana geliyordu:
“Merhaba, Andreyciğim! Nasılsın?” Her ikisi de karşılaştıkları orman yolunun orta yerinde durdular.
“İdare eder. Ya sen nasılsın? ” “Kötüyüm. Yaşadığımız her şeyi özlüyorum.”
Tatyana kederli mavi gözlerle, Andrey’in çingene karası gözlerine bakıyor ve gülümsemeye çalışıyordu.
“Andreyciğim havadislerden haberin var mı?” “Yok.”
Tatyana içini çekti. Sevimli yüzü yere düştü. Başını eğdi ve yere baktı.
“İyi bakalım, kısa zamanda duyarsın Andreyciğim… Hoşçakal.”
Delikanlı Tatyana’nın arkasından bakakaldı, çok üzgündü, kızın arkasından bağırdı:
“Hey, Tan! Turnaları hatırlıyor musun? İşte bahar geliyor, bülbülleri dinlemeye gideriz,” dedi.
Genç kız sessizce uzaklaştı.
Tatyana, gençlerin sohbet için toplandığı yere gitti, fakat dansa kalkmadı, başı ağrıyordu, onun yerine iplik eğirip, kederli bir şekilde kız arkadaşlarıyla şarkılar söyledi. Tüm köyden ve yakın köylerden gençler oyun için bir araya toplanmıştı. Filippovski orucu39 bitmişti, kısa zaman sonra ise düğünler başlayacaktı. Gözü Tatyana’da olan çok delikanlı vardı, hatta üç delikanlı Tatyana için sarhoşken birbirlerine bıçak çekmişlerdi. Tatyana’dan daha güzel, daha tatlı ve daha çalışkan bir kız yoktu.
Andrey hâlâ karar vermemişti, kızlarla kendini eşit mesafede tutuyordu, ancak Tatyana’ya çekirdek ikram etti ve kucaklaştılar, Tatyana’nın yanına oturdu ve kulağına fısıldadı:
“Boşver… Evlenelim mi… Resmi nikah40 ister misin?”
Nastasya’nın etrafında da çok erkek dönerdi.
Fakat Nastasya yaptığı gözlemelerden ve ev votkasından bir tek Andrey’e ikram etti.
“Biliyorum… Tatka’yle evleneceksin, evlen, evlen… Kız hamile gözüküyor… Tüm ahali sen ve aptallığın hakkında gülüp dalga geçiyor,” dedi gece Andrey’i uğurlarken.
Darya Nine bir gün sabah erkenden çantasına sopasını koyup, ağır ağır yürüyerek ormanın içinden geçti ve büyücünün yaşadığı değirmene gitti.
Çoktan beri köyde Yerofeiç ile ilgili ‘güçlü büyücü’ diye söylentiler çıkmıştı:
Asker grupları dolaşıp ekmekle başka malları zorla aldıkları zaman büyücüyü bulamamışlardı. Çok aradılar ama bir tek büyücü değil tüm değirmen ortadan kaybolmuştu. Hatta gruptan biri kolera oldu, bir saat içinde geberdi.
Bir gün önce Darya Nine aziz Peder Semyon’un karısı Yürütme Kurulu Başkanı Olena Mitriyevna ile karşılaştı.
“Oh, Darya Nine, git, git. Falanca büyücüye git, çok güçlü bir büyücü. Kocam Mikail gününden sonra bir içmeye başladı ki bilemezsin. Tam da o sıralarda şehirden müfettişin gelmesi gerekiyordu, mahkemede bile yargılanabilirdi. Kocama tanrıya tövbe ettiğini bir kağıda yazmasını söyledim: ‘Tanrım bana güç ver de bırakayım içmeyi’ diye yazdırdım, sonra da zarfa koy ki papaz kilisedeki kutsal tahtın altına koysun dedim. Ne demezsin… Başladı saymaya: ‘Boş gezen o! Yalancı, halkı kandıran’, Büyücüye gittim. Bana okunmuş siyah kurt dışkısı verdi. Bakıyorum ki benimki kustu ve iki haftadır içmiyor.”
Darya Nine, Yerofeiç’e geldi. Büyücü sobanın yanında oturuyordu, havanda kedi ciğeri dövüyordu. İzbenin üzerinde bir karga oturmuş, gaklıyordu.
“Haçı üzerinden çıkardın mı?”
“Çıkarttım, koruyucu babamız, çıkarttım. Sen kadına delikanlı bulursun. Delikanlıyı genç kıza aşık
37
25 Kasım tarihinde başlayıp, Noel zamanı olan 7 Ocağa kadar devam eden oruç. Hz. İsa’nın dirilişini kutlamak için tutulmaktadır. (ç.n.)
38
Sovyet döneminde kilisede kıyılan dini nikâhların yerine, hükümet önünde kâğıt üzerinde evlilikler yaygınlaşmaya başlar. (ç.n.)