Mansfield Park. Джейн Остин
duygular içerisinde gözlerinden yaşlar boşalmaya başlayınca, konuşmaktansa içmenin daha kolay olacağına karar verdi.
Edmund annesi ve teyzesine bozulmuştu ama onlardan çok kendisine kızıyordu. Fanny’yi ihmal etmiş olması, annesi ve teyzesinin yaptıklarından beterdi. Fanny’yi biraz olsun düşünmüş olsaydı, bunların hiçbiri yaşanmayacaktı. Tam dört gün boyunca tüm arkadaşlarından, egzersizlerinden ve mantık yoksunu teyzelerinin isteklerinden kaçıp kurtulmasını sağlayacak tüm mazeretlerden uzak kalmıştı. Fanny’nin dört gün boyunca ata binemediğini düşündükçe kendinden utanan Edmund, böyle bir şeyin tekrarlanmaması amacıyla, hiç de istememesine rağmen Miss Crawford’ın eğlencesine dur demesi gerektiğine karar verdi.
Fanny o gece yatağa girerken, Mansfield Park’a geldiği ilk günkü kadar karmaşık duygular içerisindeydi. Bitkin düşmesinde bu ruh hâlinin de etkisi olsa gerekti. İhmal edildiğini düşünüyor, birkaç gündür hissettiği üzüntü ve kıskançlıkla başa çıkmaya çalışıyordu. Kimsenin kendisini görmeyeceği umuduyla uzandığı o kanepede duyduğu yürek ağrısı başının ağrısından çok daha şiddetliydi. Edmund’ın birdenbire kendisine yakınlık göstermeye başlaması, Fanny’yi epey sarsmıştı.
8
Fanny’nin binicilik egzersizleri ertesi sabah yeniden başladı. Bir önceki güne oranla daha serin, ferah bir gündü. Edmund, Fanny’nin yitirdiği sağlığının da kaçan keyfinin de kısa zamanda tekrar yerine geleceğini umuyordu. Fanny’nin yola çıkmasının hemen ardından Mr. Rushworth ve annesi geldi. Annesi, on beş gün önce konuşulan, ancak kendisinin evde olmaması nedeniyle tarihi bir türlü kararlaştırılamayan Sotherton ziyaretinin bir an önce gerçekleştirilmesinde ısrarcıydı. Mrs. Norris ve yeğenleri, bu planın tekrar gündeme gelmesine sevinmişti. Hep birlikte bir tarih kararlaştırdılar. Ancak Mr. Crawford’ın da o gün müsait olması şarttı. Mrs. Norris, Mrs. Crawford’ın o gün müsait olacağından ve seve seve geleceğinden adı gibi emindi ancak genç hanımefendilerin, teyzelerinin sözüne güvenip bu ziyareti riske atmaya hiç niyeti yoktu. Miss Bertram’ın da dürtmesiyle Mr. Rushworth papaz evine giderek, müsait olup olmayacağını doğrudan Mr. Crawford’a sormaya karar verdi.
Mr. Rushwoth papaz evine doğru gittiği sırada içeri Mrs. Grant ve Miss Crawford girdi. Epeydir dışarıda oldukları ve farklı bir yoldan dolaşarak geldikleri için Mr. Rushworth’le karşılaşmamışlardı. Bununla birlikte Mr. Rushworth’ün, Mr. Crawford’ı evde bulacağını umut ediyorlardı. Sotherton planından hemen onlara da söz edildi. Mrs. Norris bu konuda böylesine hevesliyken zaten başka bir şeyden söz etmeleri mümkün değildi. Mrs. Rushworth iyi niyetli, kibar biri olmakla birlikte boş konuşan, hava atmaktan hoşlanan bir kadındı. Kafası pek çalışmazdı ancak Leydi Bertram’ın da gelmesinin kendisinin ve oğlunun çıkarına olacağının farkındaydı ve bu yüzden bu konuda ısrarcı davranmaktaydı. Leydi Bertram bu teklifi inatla reddediyordu. Ancak her zamanki yumuşak üslubuyla söylediği sözler, Mrs. Rushworth’e Leydi Bertram’ın aslında gelmeyi istediğini düşündürüyordu. Mrs. Rushworth ancak Mrs. Norris’in bolca dil dökmesinin ve çok daha kati bir şekilde konuşmasının ardından ikna olabildi.
“Mrs. Rushworth, emin olun ki bu yolculuk ablam açısından dayanamayacağı derecede yorucu olacaktır. On beş kilometre gidiş, on beş de dönüş… Ablamı bu defalığına affedin. Bu seferlik sevgili kızlarıyla ve benimle yetinin. İnanın ablam Sotherton’a gitmeyi her şeyden çok istiyor ancak maalesef bu mümkün değil. Fanny Price’ı tanıyorsunuz. Kendisi ablama refakat edecek. Dolayısıyla bizim gitmemiz ablam açısından bir sorun olmayacak. Edmund şu an burada değil ancak ben onun adına, gelmekten memnuniyet duyacağını söyleyebilirim. Kendisi atıyla gelebilir.”
Mrs. Rushworth, istemeye istemeye Leydi Bertram’ın evde kalmasına razı oldu, hanımefendinin eksikliğinin hissedileceğini düşündü ve “Daha önce Sotherton’ı hiç görmemiş olan genç Miss Price da keşke gelebilseydi. Bu fırsatı kaçıracak olması çok üzücü!” dedi
Mrs. Norris, “Çok kibar ve düşüncelisiniz hanımefendi.” diye atıldı, “Fanny’nin Sotherton’ı görmek için ileride bol bol fırsatı olacak. Daha önünde uzun yıllar var. Ancak şu an gelmesi söz konusu olamaz. Leydi Bertram’ın onsuz yapabileceğini sanmıyorum.”
“Hayır! Fanny olmadan yapamam.”
Her insanın Sotherton’ı mutlaka görmek isteyeceğine emin olan Mrs. Rushworth, Miss Crawford’ı da davet etti. Taşınmalarından bu yana zahmet edip Mrs. Rushworth’ün ziyaretine gitmeyen Mrs. Grant bu teklifi kendi adına kibarca reddederken, kız kardeşinin dilerse gidebileceğini söyledi. Mary de ısrarlara fazla direnemeyerek gelmeyi kabul etti. Az sonra da Mr. Rushworth papaz evinden muzaffer bir edayla döndü. Edmund da konuklar ayrılmak üzereyken eve döndü. Mrs. Rushworth’ü arabasına kadar geçiren, diğer iki hanıma yarı yola kadar eşlik eden Edmund, gerçekleştirilmesi planlanan geziden de bu sayede haberdar oldu.
Salona döndüğünde, Mrs. Norris, Miss Crawford’ın da gelmesinin iyi olup olmayacağına karar vermeye çalışıyor, faytonda kendisine yer kalıp kalmayacağını hesaplıyordu. Bertram kardeşler gülerek, teyzelerine içinin rahat olması gerektiğini, faytonun herkesi alacek kadar geniş olduğunu söylüyorlardı. Hatta bir kişi de sürücünün yanında gidebilirdi.
Edmund, “Henry Crawford’ın faytonuyla gitmeniz şart mı?” dedi, “Annemin gezinti arabası ne güne duruyor? Başından beri bu aile ziyaretinin neden kendi aile arabamızla yapılmadığına aklım ermedi zaten.”
“Ne!” diye haykırdı Julia, “Faytonda rahat rahat gitmek dururken gezinti arabasına neden sıkışalım ki? Hem de bu havada! Kusura bakma sevgili Edmund ama böyle bir şey mümkün değil!”
“Dahası…” dedi Maria, Mr. Crawford da kendisiyle gelmemizi istiyor. Bu konu ilk açıldığında bizden söz almıştı.”
Mrs. Norris de “Sevgili Edmund!” diye ekledi, “Bir araba yetecekken iki arabayla gitmenin, boş yere zahmete girmenin ne âlemi var. Aramızda kalsın, bizim arabacı da Sotherton yolundan pek şikâyetçi. Dar yollar yüzünden arabanın çizilmesinden dolayı sürekli sızlanıyor. Sen de biliyorsun ki sevgili Sör Thomas’ın, eve döndüğünde arabanın sağının solunun çizilmiş olduğunu görmesini istemeyiz.”
Maria, “Mr. Crawford’ın faytonunu bu nedenle kullanmamız pek hoş olmaz.” dedi, “Ancak doğrusunu istersen şu Wilcox aptalın teki! Araba kullanmayı bile bilmiyor. Çarşamba günü o dar yollarda hiç sıkıntı çekmeden gideceğimizi garanti ederim.”
Edmund, “Sürücünün yanında gitmek zorunda kalan açısından zor olmayacak mı?” diye sordu.
“Zor mu?” diye haykırdı Maria, “Daha neler! Bence en güzel yer orası. Manzaraya doyum olmaz. Eminim ki Miss Crawford orada gitmeye gönüllü olacaktır.”
“O hâlde Fanny’nin de sizinle gelmesine kimsenin itirazı olmayacak. Ona yer kalmaması gibi bir sorun olmadığına göre…”
“Fanny mi?” diye sordu Mrs. Norris, “Sevgili Edmund, bu da nereden çıktı? O teyzesiyle kalacak. Mrs. Rushworth’e de söyledim bunu, yani Fanny davetli değil.”
Edmund annesine dönerek, “Hanımefendi!” dedi, “Sizin bakımınız haricinde, Fanny’nin de gitmesine karşı çıkmanızı gerektirecek bir neden yok sanırım. Yani ona ihtiyacınız olmasa, illa ki evde kalsın diye ısrar etmezsiniz?”
“Elbette etmem, ancak onsuz yapamam ki!”
“Yapabilirsiniz, çünkü sizinle ben kalacağım.”
Bu söze, odadakiler hep bir ağızdan itiraz etti.
“Evet…” diye devam etti Edmund, “Benim gitmeme hiç gerek yok. Dahası ben de evde kalmak istiyorum