Gurur ve Ön Yargı. Джейн Остин
davranmanın Bay Darcy’yi ne kadar küçük düşüreceğini düşünsene. İmkânsız. Biraz insanlığı olan, karakterinde biraz değer taşıyan hiç kimse böyle bir şey yapamaz. Hem en yakın arkadaşları onun hakkında bu kadar yanılmış olabilir mi? Ah! Hayır!”
“Bay Bingley’nin kandırılmış olmasına, Bay Wickham’ın böyle bir hikâye uydurmuş olmasından daha kolay inanırım, zira bana dün gece isimler, gerçekler, her şey samimiyetle anlatıldı. Eğer öyle değilse Bay Darcy bunun aksini kanıtlasın. Ayrıca gerçekler, Bay Wickham’ın bakışlarından okunuyordu.”
“Gerçekten çok zor, çok üzücü. İnsan ne düşüneceğini bilemiyor.”
“Affedersin ama insan ne düşüneceğini bal gibi biliyor.”
Jane yalnızca bir nokta üzerinde odaklanmıştı; eğer Bay Bingley kandırılmış ise bu mesele ortalığa dökülünce çok üzülecekti.
İki genç hanım, bahsettikleri kişilerin bizzat gelişi üzerine bu konuşmayı yaptıkları fundalıktan içeri çağrıldılar. Bay Bingley ve kız kardeşleri onları uzun süredir beklenen ve gelecek salı yapılmasına karar verilmiş olan Netherfield balosuna bizzat davet etmek için gelmişlerdi. İki hanım, sevgili arkadaşlarını yeniden gördüklerine çok sevinmişlerdi, son görüşmelerinden bu yana geçen zamanın onlara bir asır gibi geldiğini söylediler ve o zamandan beri nelerle uğraştığını sordular. Ailenin geri kalanına pek az ilgi gösteriyorlardı. Bayan Bennet’tan olabildiğince uzak durup Elizabeth ile çok az konuştular, diğerlerine ise hiçbir şey söylemediler. Kısa süre sonra da ağabeylerini şaşırtan ve bir şey söylemesine fırsat bırakmayan bir çeviklikle yerlerinden kalkarak sanki Bayan Bennet’ın nezaketinden kaçmaya çalışıyorlarmış gibi hemen çıkıp gidiverdiler. Netherfield’da balo verilecek olması ailenin bütün kadınlarını son derece sevindirmişti. Bayan Bennet bu balonun en büyük kızının onuruna verildiğine inanıyordu. Hele baloya resmî bir davetiye ile değil de bizzat Bingley tarafından çağrılmak gururunu okşamıştı. Jane iki arkadaşının eşliğinde, Bingley’nin de ilgisiyle hoş bir gece geçireceğini; Elizabeth de büyük bir zevkle Bay Wickham ile bol bol dans edeceğini ve Bay Darcy’nin bakışları ve hareketleri hakkında öğrendiği her şeyi doğrulayacağını düşünüyordu. Catherine ile Lydia’nın balodan bekledikleri mutluluk ise tek bir olaya veya belli bir kişiye bağlı değildi, her ikisi de Elizabeth gibi gecenin yarısını onları tatmin edebilecek tek kavalye olan Wickham ile dans ederek geçirmeye niyetleniyor olsa da sonuçta balo, sadece bir balo idi. Mary bile ailesine baloya gitme konusunda isteksiz olmadığını söylüyordu.
“Sabahları kendime ayırabilmek bana yeter. Ara sıra gece eğlencelerine katılmak özveri sayılmaz. Toplumun hepimizin üzerinde hakkı var. Ben dinlence ve eğlence için verilen molaların herkesin hoşuna gideceğine inananlardanım.” diyordu.
Elizabeth balo için öyle heyecanlıydı ki Bay Collins ile gerekmedikçe konuşmadığı hâlde ona Bay Bingley’nin davetini kabul etmeye niyeti olup olmadığını, niyeti varsa da eğlenceye katılmayı doğru bulup bulmadığını sormaktan kendini alamadı ve adamın kafasına koyduğunu yapmakta hiç tereddüt etmediğini, başpiskopostan ya da Lady Catherine de Bourgh’den azar işitmekten korkmaksızın dans etmeye heveslendiğini görünce şaşkına döndü.
“Sizi temin ederim ki ben böyle karakterli bir genç adam tarafından saygın insanlara verilen bir balonun herhangi bir kötü niyete hizmet edeceğini hiç düşünmem; üstelik dans etmeye karşı olmaktan da o kadar uzağım ki gece süresince güzel kuzinlerimin hepsinin benimle dans etme şerefini bana bağışlayacaklarını umuyorum, hatta yeri gelmişken Bayan Elizabeth, sizden özellikle ilk iki dansı istirham edeceğim, kuzinim Jane’in bu seçimimi kötüye yormayacağını ve kendisine saygısızlık olarak almayacağını düşünüyorum.” dedi Collins.
Elizabeth belaya bulaştığını hissetti. İlk danslara Wickham ile kalkacağından fazlasıyla emindi. Onun yerine Collins’le dans etmek!..
Muziplik için bu kadar yanlış bir zaman seçemezdi ancak yapacak bir şey yoktu. Wickham’ın ve kendisinin mutluluğu, ister istemez biraz ertelenecekti. Bay Collins’in teklifini olabilecek en kibar biçimde kabul etti. Altında başka şeyler de sezdiği için adamın cüretkârlığından hiç de hoşnut olmamıştı. Şimdi fark ediyordu ki kız kardeşleri arasından Hunsford Papaz Evi’nin hanımı olmaya ve daha uygun konuklar olmadığı zaman Rosings’te kadril masasını tamamlamaya layık görülen kendisi idi. Collins’in kendisine karşı gösterdiği nezaketin gitgide arttığını fark edip zekâ ve neşesine sık sık övgüler yağdırmaya çalıştığını görünce bu fikir kısa sürede kesinleşti ve her ne kadar cazibesinin etkisi kendisini sevindirmekten çok şaşırtsa da çok geçmeden annesi böyle bir evlilik ihtimaline gayet sıcak baktığını hissettirdi. Ne var ki Elizabeth vereceği cevabın büyük bir tartışmaya yol açacağını sezerek bu imayı görmezlikten gelmeyi yeğledi. Bay Collins hiçbir teklifte bulunmayabilirdi ve teklif edene dek, onun yüzünden kavga etmeye gerek yoktu.
Neyse ki hazırlanılacak ve hakkında konuşulacak bir Netherfield balosu vardı, yoksa genç Bennet’ların o sıradaki durumları çok acıklı olurdu; çünkü davetin yapıldığı günden balo akşamına dek aralıksız yağan yağmur, Meryton’a bir kez bile gitmelerine imkân tanımamıştı. Ne teyzelerini ne subayları görmüşler ve ne de onlardan bir haber alabilmişlerdi. Netherfield balosunda ayakkabılara takılacak güller bile siparişle hazırlanmıştı. Elizabeth bile Bay Wickham ile muhabbetini ilerletmesine tamamen engel olan bu havaya sabretmekte zorlanıyordu ve salı günü edilecek danstan başka hiçbir şey Kitty ve Lydia’ya, böyle geçecek bir cuma, cumartesi, pazar ve pazartesiyi dayanılır kılamazdı.
18
Elizabeth, Netherfield’daki salona girip orada bulunan kırmızı ceketliler grubu arasında Bay Wickham’ı arayıp da bulamayıncaya dek onun geleceğinden hiç kuşku duymamıştı. Onu haklı olarak dehşete düşüren şeyler öğrenmişti ama bunların hiçbirisi adamla karşılaşacağına olan güvenini sarsmamıştı.
Her zamankinden daha büyük bir özenle giyinip kuşanmış, genç subayın kalbinin fethedilmemiş bir yeri kalmışsa, onu da o gece fethedeceğini düşünerek büyük bir hevesle hazırlanmıştı. Ama birdenbire dehşetle, Bay Darcy’nin keyfi için Bingley’lerin subaylara yolladığı davetiyelerden Wickham’a kasten yollanmadığı gibi bir kuşkuya kapıldı. Durum tam böyle olmamakla birlikte, kesinlikle gelmeyeceği, Wickham’ın arkadaşı Bay Denny tarafından resmen doğrulandı. Lydia adama durumu merakla sormuş ve ondan, Bay Wickham’ın iş için şehre inmek zorunda kaldığını ve henüz dönmediğini öğrenmişti. Bay Denny anlamlı bir gülümsemeyle ekledi:
“Burada -ismi lazım değil- bir beyle karşılaşmaktan kaçınmak istemeseydi, bence iş falan umurunda olmazdı.”
Açıklamanın bu kısmını Lydia duymasa da Elizabeth duymuştu ve ilk aklına gelen nedenle değilse bile, Wickham’ın yokluğundan Darcy’nin sorumlu olduğu kesinleşince ansızın uğradığı hayal kırıklığıyla ona hissettiği soğukluk öyle artmıştı ki az sonra yanına yaklaşınca kibar sorularına makul bir nezaketle cevap vermekte güçlük çekti. Ona ilgi göstermek, tahammül etmek, sabretmek Wickham’ı incitmek demekti. Onunla hiç konuşmamaya karar vererek biraz hırçın bir tavırla başını çevirdi, öyle ki bu tavrı Bay Bingley’le konuşurken bile takınıyordu. Körü körüne taraf tuttuğu için ona da kızıyordu.
Ama Elizabeth’in hırçın bir yaradılışı yoktu. O gece için kurduğu tüm hayalleri yerle bir olmuşsa da moralini uzun süre bozmadı, bir haftadır görmediği Charlotte Lucas’a derdini anlattıktan sonra sözü hemen ve isteyerek kuzeninin tuhaflıklarına getirdi ve kızın dikkatini Collins’e çekti. Ne var ki ilk iki dans sıkıntısını geri getirdi; işkenceydi bunlar. Hantal ve vakur