Gurur ve Ön Yargı. Джейн Остин
geçecek kadardı. Her ne kadar sevinç kargaşasının ilk coşkusu dağılınca başından beri bunu beklediğini söylemeye başladıysa da…
“Ne iyi ettiniz, benim canım Bay Bennet’ım! Ama sizi en sonunda ikna edeceğimi biliyordum. Böyle bir tanışmayı gözardı edemeyecek kadar kızlarınızı sevdiğinizi biliyordum. Nasıl mutlu olduğumu anlatamam! Ayrıca ne de güzel kandırdınız beni, sabah gitmişsiniz ama bununla ilgili tek bir söz bile etmediniz.”
Bay Bennet, “Şimdi Kitty, istediğin kadar öksürebilirsin.” diyerek odadan çıktı, eşinin büyük sevincinden usanmıştı.
“Ne muhteşem bir babanız var kızlar!..” dedi Bayan Bennet kapı kapanınca, “Onun ve hatta benim bu iyiliğimizin karşılığını nasıl ödersiniz bilmiyorum. Bizim yaşlarımızda artık her gün yeni biri ile tanışmak pek de hoş karşılanmıyor; ama sizin iyiliğiniz için yapmayacağımız şey yok. Lydia, bir tanem, en küçük sensin ama bana kalırsa Bay Bingley önümüzdeki baloda seninle dans edecek.”
“Ah!” dedi Lydia kendine güvenerek, “Ben korkmuyorum, belki en küçük benim ama en uzun boylu olan da benim.”
Gecenin geri kalanı ise Bay Bingley’nin ne zaman iadeiziyarette bulunacağını ve onu ne zaman yemeğe davet etmeleri gerektiğini tartışmakla geçti.
3
Yine de ne Bayan Bennet ne de beş kızı, Bay Bennet’tan Bay Bingley’nin neye benzediğiyle ilgili tatmin edici bir bilgi alamadı. Türlü yollar denediler, apaçık sordular, zekice tahminlerde, alakasız çıkarımlarda bulundular ama o hepsinden sıyrılmayı başardı. Onlara da komşuları Bayan Lucas’tan edindikleri ikinci el bilgiyle yetinmeye mecbur olduklarını kabul etmekten başka çare kalmadı. Duydukları şeyler bir hayli tatminkârdı. Sör William ondan çok hoşlanmıştı. Pek genç, müthiş yakışıklı ve fazlasıyla uyumluydu; en güzeli de bir sonraki baloya geniş bir toplulukla katılmayı düşünüyor olmasıydı. Bundan iyisi olamazdı doğrusu! Dansa düşkün olmak, âşık olmaya giden kesin bir yoldu ve kızların Bay Bingley’nin kalbini kazanma konusunda umutları da bir hayli yeşermişti.
“Kızlarımdan birinin mutlu bir evlilik yapıp Netherfield’a yerleştiğini bir görebilsem…” diyordu Bayan Bennet eşine, “Bir de diğerlerinin de aynı ölçüde iyi bir evlilik yaptığını… Başka ne isterim!..”
Birkaç gün içinde Bay Bingley, Bay Bennet’ın ziyaretine karşılık verdi ve onunla kütüphanesinde yaklaşık on dakika boyunca oturdu. Aslında güzelliklerinin pek methini duyduğu genç hanımların olduğu bir karşılama umut etmişti ama sadece babalarını görebildi. Hanımlar ise daha şanslıydı, yukarıdaki bir pencereden onun mavi bir ceket giydiğini ve siyah bir ata bindiğini görebiliyorlardı.
Ardından akşam yemeği davetinin kendisine iletilmesi uzun sürmedi; öncesinde de Bayan Bennet ev işlerindeki ününü perçinleyecek tüm hünerlerini sergilemeye koyulmuştu ki davete verilen cevap tüm hazırlıkların durdurulmasına yetti. Bay Bingley ertesi gün şehirde olmak zorundaydı ve daveti kabul etme şerefine nail olamayacaktı vs… vs… Bayan Bennet’ın çok canı sıkılmıştı. Hertfordshire’a geleli bu kadar kısa zaman olmuşken Bay Bingley’nin şehirde ne işi olabileceğine aklı ermiyordu ve beklenenin aksine, Netherfield’a yerleşmek yerine oradan oraya gidip durmasından korkmaya başlamıştı. Leydi Lucas, Bingley’nin Londra’ya gidişini, balo için cemiyetten büyük bir topluluk getirmek isteyişine bağlayarak onun bu korkusunu biraz olsun giderdi. Gerçekten de çok geçmeden Bay Bingley’nin yanında on iki hanım ve yedi bey ile geleceği haberi yayıldı. Kızlar, bu kadar çok kızın gelişinden endişe duydularsa da balodan kısa süre önce Londra’dan on iki değil, beşi kız kardeşi ve biri de kuzini olmak üzere yalnızca altı kişinin geldiğini duyunca rahatlamışlardı. Topluca balo salonuna geldikleri zaman da topu topu beş kişiydiler: Bay Bingley, iki kız kardeşi, en büyüğünün eşi ve başka bir genç adam daha.
Bay Bingley hoş ve kibardı, cana yakın bir yüz ifadesi ile rahat, içten tavırları vardı. Kız kardeşleri de belli bir modaya uygun giyinen, hoş kadınlardı. Eniştesi Bay Hurst tam bir centilmendi. Ama odadaki tüm dikkati kısa sürede üzerine çeken kişi; uzun boyu, yakışıklılığı, asil edası ve içeri girdikten beş dakika sonra herkesin diline dolanmış olan senede on bin sterlin geliri olduğu söylentisi ile Bay Darcy idi. Erkekler iyi bir adama benzediğini söylüyor, hanımlar ise Bay Bingley’den çok daha yakışıklı olduğunu düşünüyordu. Gecenin neredeyse yarısını etrafındakilerin hayranlık dolu bakışları altında geçirmişti; ta ki kibirli, kendini çevresindekilerden üstün gören, kendini beğenmiş biri olduğu ortaya çıkıp, Derbyshire’daki büyük arazisinin bile onu en sakıncalı, en çekilmez ve arkadaşıyla karşılaştırılamayacak kadar değersiz olmaktan kurtaramayacağı intibası uyanmaya, tavırları rahatsızlık vermeye başlayıp ününe gölge düşürene dek…
Bay Bingley çok geçmeden odadaki önemli insanların hepsine kendini tanıtmıştı. Canlı ve samimiydi; tüm danslara katılmış, balonun bu kadar çabuk bitmesine itiraz etmiş ve Netherfield’da kendisinin de bir balo vermek istediğinden bahsetmişti. Hoş özellikleriyle kendini belli ediyordu. Arkadaşından ne kadar da farklıydı! Bay Darcy, bir kez Bayan Hurst ile bir kez de Bayan Bingley ile dans etmiş, bir başka hanımla tanışmaktan kaçınmış ve gecenin geri kalanını odada dolanıp arada kendi grubundan birileriyle muhabbet ederek geçirmişti. Nasıl biri olduğu ortaya çıkmıştı. Dünyanın en kibirli, en çekilmez adamıydı ve kimse onu bir daha orada görmek istemiyordu. Ona en çok öfkelenenler arasında Bayan Bennet vardı, davranışlarından duyduğu genel rahatsızlığı kişisel bir meseleye döndürmüştü; çünkü Darcy, kızlarından birini küçümsemişti.
Elizabeth Bennet, ortamdaki beylerin azlığı nedeniyle iki dans boyunca oturmak zorunda kalmıştı. O esnada Bay Darcy ona öyle yakın duruyordu ki arkadaşını dansa katılmaya zorlamak için yanına gelen Bay Bingley ile aralarındaki konuşmaya kulak misafiri olmuştu:
“Gel, Darcy!” dedi Bingley, “Dansa katılmanı istiyorum. Yüzündeki bu şapşal ifadeyle burada böyle dikilmenden hiç hoşlanmıyorum. Dans etmek dururken…”
“Hayatta olmaz! Partnerimle bilhassa tanıştırılmadığım sürece dans etmekten ne kadar nefret ederim bilirsin. Hele böyle bir davette bu iyice çekilmez bir hâl alıyor. Kız kardeşlerini kapmışlar ve odada yan yana durmanın işkence olmayacağı başka tek bir kadın bile yok!”
“Bu kadar da müşkülpesent olunmaz ki canım!” diye bağırdı Bingley, “Ne büyük onurdur ki bu akşam yaşamım boyunca tanışmadığım kadar güzel kızla tanıştım ben ve birkaçı eminim senin de hoşuna gidecektir.”
“Bu odadaki tek güzel kızla sen dans ediyorsun.” dedi Bay Darcy, Bennet kızlarının en büyüğüne bakarak.
“Ah, o benim gördüğüm en güzel şey! Ama tam arkanda da kız kardeşlerinden biri oturuyor, çok güzel ve bence çok da münasip. Dur ablasına söyleyeyim de seni tanıştırsın.”
“Hangisini diyorsun?” diyerek döndü Darcy, bir an Elizabeth’e baktı, göz göze gelince de başını çevirip soğuk bir ifadeyle “Fena değil ama beni baştan çıkaracak kadar güzel de değil, hem şu anda başka erkeklerin ilgilenmediği genç hanımlara ilgi göstermekle uğraşamayacağım. Bence sen partnerine dön ve onun gülümsemesinin keyfini çıkar. Bak, benimle zaman harcıyorsun.” dedi.
Bay Bingley denileni yaptı. Bay Darcy yürüyüp giderken Elizabeth ona karşı pek de hoş duygular hissetmeyerek olduğu yerde kalmayı sürdürüyordu. Ama olanları arkadaşlarına anlatırken hiç de canı sıkkın değildi; canlı, şen bir mizacı vardı, en gülünç durumu bile tatlı hâle sokabiliyordu.
Gece tüm aile için güzel geçmişti. Bayan Bennet en büyük