Diriliş . Морган Райс

Diriliş  - Морган Райс


Скачать книгу
hayrete düşmüştü, ama Caitlin için aynı şey söylenemezdi: Caitlin, Scarlet’in ne olduğunu biliyordu. Daha koşarlarken Caitlin bunun boşuna bir çaba olduğunu anlıyordu, çünkü Scarlet ışık hızında koşabilir, önüne ne gelirse gelsin üzerinden atlayabilirdi ve saniyeler içinde tamamen kaybolacak, gözden yitmiş olacaktı.

      Ve öyle de oldu. Caitlin ve Caleb geri evlerine koştular, arabalarına atladılar ve son hızla giderek çılgınlar gibi sokakları aradılar. Caleb dur işaretlerini görmezden gelip son sürat giderek, her köşeyi keskin bir şekilde dönerek yol alırken Caitlin hiç şanslarının olmadığını biliyordu. Onu yakalayamayacaklardı. Caitlin, Scarlet’in çoktan gittiğini anlamıştı.

      Sonunda, saatler sonra Caitlin artık dayanamayacağını hissetti, eve dönmeleri ve polisi aramaları için ısrar etti.

      İşte şimdi saatler sonra buradalardı, neredeyse gece yarısı olmuştu. Scarlet dönmemiş ve polis de onu bulamamıştı. Neyse ki burası küçük bir kasabaydı, hiç olay olmazdı ve polisler de onu aramak için hemen araçları göndermişlerdi ve hala arıyorlardı. Gelen polis kuvvetlerinden aramaya çıkanların dışında gerisi – üç polis görevlisi onların önünde oturuyor, üç tanesi de etrafta dolanıyordu- burada kalmış ve soru ardına soru soruyorlardı.

      “Caitlin?”

      Caitlin hemen kendine geldi. Döndü ve önündeki koltukta oturan memurun yüzünü gördü. Ed Hardy. Ed iyi bir adamdı, Scarlet’in yaşıtı ve onunla aynı sınıfta olan bir kızı vardı. Ed, Caitlin’e onun acısını paylaşarak ve kaygıyla bakıyordu. Caitlin, onun bir ebeveyn olarak kendi acısını hissettiğini ve elinden gelen her şeyi yapacağını biliyordu.

      Ed “Bunun zor olduğunu biliyorum,” dedi. “Ama birkaç sorumuz daha olacaktı. Eğer Scarlet’i bulmamız gerekiyorsa gerçekten her şeyi bilmeye ihtiyacımız var.”

      Caitlin cevap olarak başını salladı. Soracakları sorulara odaklanmaya çalıştı.

      “Özür dilerim,” dedi. “Başka ne bilmeniz gerekiyor?”

      Memur Hardy öksürdü, önce Caitlin’e ardından Caleb’e ve sonra tekrar Caitlin’e baktı. Sorularına devam etmek konusunda isteksiz gibi görünüyordu.

      “Bunu sormaktan hoşlanmıyorum ama kızınız ve sizin aranızda son günlerde herhangi bir tartışma yaşanmış mıydı?”

      Caitlin şaşırmış bir şekilde memura baktı.

      “Tartışma mı?” diye sordu.

      “Herhangi bir anlaşmazlık? Kavga? Evi terk etmek isteyebileceğine ilişkin herhangi bir neden?”

      Neden sonra Caitlin farkına vardı: memur Scarlet’in evden kaçıp kaçmadığını soruyordu. Olan biteni hala anlamamıştı.

      Caitlin şiddetle başını iki yana salladı.

      “Ortada evi terk etmek isteyebileceği herhangi bir neden yok. Biz hayatımızda hiç tartışmadık. Asla. Biz Scarlet’i seviyoruz, o da bizi seviyor. Scarlet kavgacı bir tip değildir. Asi biri değildir. Evden kaçmaz. Anlamıyor musunuz? Konunun bunlarla hiçbir ilgisi yok. Size söylediğimiz hiçbir şeyi duymadınız mı? O hasta! Yardıma ihtiyacı var!”

      Memur Hardy diğer memur arkadaşlarına baktı, onlar da şüpheli bir şekilde ona baktılar.

      “Bunu sorduğum için üzgünüm,” diye devam etti. “Ama siz de anlamalısınız ki sürekli buna benzer çağrılar alıyoruz. Gençler evlerinden kaçıyorlar. Bu her zaman olan bir şey. Ebeveynlerine kızıyorlar. Ve söz konusu durumların %99’unda geri dönüyorlar. Genelde birkaç saat sonra geri gelmiş oluyorlar. Bazen de bir ya da iki gün sonra. Kendilerini bir arkadaşlarının evine atıyorlar. Yalnızca evdekilerden uzaklaşmak istiyorlar. Ve genelde bunun öncesinde evde bir tartışma yaşanmış oluyor.”

      Caleb “Hiçbir tartışma olmadı,” diyerek sert bir şekilde lafa karıştı. “Scarlet herhangi bir gencin olabileceği kadar mutluydu. Dün akşam on altıncı doğum gününü kutladık. Caitlin’in de dediği gibi Scarlet evden kaçacak kızlardan değildir.”

      Caitlin “Sanırım söylediklerimizi dinlemiyorsunuz,” diye ekledi. “Size söyledik, Scarlet hastaydı. Okuldan eve erken gönderilmişti. Bir şey geçiriyordu… Ne olduğunu bilmiyorum. Kriz…ya da belki nöbet. Yataktan aşağı atladı ve evden fırlayıp çıktı. Bu evden kaçma durumu değil. Burada hasta olan bir çocuk söz konusudur. Tıbbi yardıma ihtiyacı var.”

      Memur Hardy yeniden diğer memur arkadaşlarına baktı, onlar da şüpheli hallerini sürdürüyorlardı.

      “Üzgünüm ama bize söyledikleriniz hiç mantıklı gelmiyor. Eğer hastaysa nasıl evden fırlayıp çıkabiliyor?”

      Başka bir polis memuru sinirli bir şekilde “Onun peşinden koşup yakalamaya çalıştığınızı söylediniz,” diye araya girdi. “Nasıl olur da ikinizi beraber geride bırakabilir? Özellikle de hastaysa?”

      Caleb, kendi de bu duruma şaşmış bir şekilde başını iki yana salladı.

      “Bilmiyorum,” dedi. “Ama olan bu.”

      Caitlin usulca ve vicdan azabı çekerek ekledi: “Bu doğru. Her kelimesi doğru.”

      Caitlin, bu adamların durumu anlamadıklarına dair kötü bir hisse kapılmaya başlıyordu. Ama kendisi Scarlet’in nasıl onları geride bırakabildiğini biliyordu; hastayken nasıl koşabildiğini biliyordu. Caitlin bütün bunların cevabını biliyordu- sordukları her şeyi açıklayacak cevabı biliyordu. Ama bu veremeyeceği bir cevaptı, bu adamların asla inanmayacakları bir cevaptı. Scarlet’in geçirdiği kriz değildi; açlık sancısıydı. Scarlet koşmuyordu; avlanmaya çıkıyordu. Çünkü kızı bir vampirdi.

      Caitlin içinde bir ürperti hissetti, bütün düşündüklerini bu adamlara anlatmak için yanıp tutuşuyordu ama vereceği cevabı bu adamların anlamayacağını da biliyordu. Bu yüzden konuşmak yerine ağırbaşlı bir şekilde pencereden dışarıya baktı, Scarlet’in geri gelmesini umdu ve bunun için dua etti. Belki şimdi daha iyidir ve beslenmemiştir diye ümit etti. Bu adamların bir an önce gitmesini ve onu yalnız bırakmalarını diledi. Nasıl olsa bu adamların bir işe yaramayacaklarını biliyordu. Baştan onları aramakla hata etmişti.

      Üçüncü polis memuru “Bunu söylemekten hoşlanmıyorum,” diye ekledi “ama tarif ettiğiniz şey… kızınız okuldan eve geliyor, nöbet geçiriyor, adrenalin patlaması yaşıyor, kapıdan fırlayıp çıkıyor… bunu söylemekten nefret ediyorum ama anlattığınız şeylere bakılırsa bu uyuşturucuya benziyor. Belki kokain olabilir. Ya da Meth. Yüksek dozda uyuşturucu almışa benziyor. Bu kötü etkilemiş olabilir ve sonra adrenalin tetiklenmiş.”

      Caleb “Ne dediğinizi bilmiyorsunuz,” diye memura çıkıştı. “Scarlet o tür kızlardan değildir. Hayatında asla uyuşturucu kullanmamış biridir o.”

      Üç polis memuru da kuşkulu bir şekilde birbirlerine baktılar.

      Hardy sakin bir şekilde “Bunu duymak hiç de kolay değil, biliyorum,” dedi. “Pek çok ebeveyn için böyle bir şeyi duymak zordur. Ama çocuklarımız bizim hiç bilmediğimiz hayatlar yaşıyorlar. Siz görmeden onun arkadaşlarıyla neler yaptığını bilemezsiniz.”

      Başka bir polis memuru “Son zamanlarda eve hiç yeni bir arkadaş getirdi mi?” diye sordu.

      Birden Caleb’in yüzü sertleşti.

      “Aslında dün akşam eve yeni bir erkek arkadaşını getirdi,” dedi, öfkelenmeye başlamıştı. “Birlikte sinemaya gittiler.”

      Üç polis memuru da sinsi bir ifadeyle birbirlerine baktılar.

      Caleb “Cevabın bu olduğunu mu düşünüyorsunuz?”


Скачать книгу