Diriliş . Морган Райс
var,” dedi, sesini duyurmaya kararlıydı. “Sadece evden koşup çıkmadı. O…” Caitlin duraksadı, söyleyeceğini nasıl cümleye dökeceğini düşünmeye çalıştı. “O…dönüştü. Güç seviyesi- bunu açıklamak çok zor. Kocam onu durdurmaya çalıştı ama Scarlet onu odanın karşı tarafına fırlattı. Beni de odanın karşı tarafına fırlattı. Ve hızı: onun arkasından gittik ama yakalayamadık. Bu normal bir “evden çıkıp koşmak” değildi. Ona bir şey oldu. Fiziksel bir şey.”
Doktor içini çekti.
“Bunun sizin için çok korkunç bir şey olduğunu anlıyorum,” dedi, “hangi ebeveyn olsa aynı şeyleri hissederdi. Ama yeniden sizi temin ederim ki onun hiçbir şeyi yok. Zaman zaman bu tür olaylarla karşılaşıyoruz, özellikle de ergenler arasında. Aslında, bunun için çok eski bir teşhis vardır: Dönüşüm Sendromu. Önceden ‘histeri’ olarak biliniyordu. Bu durumda bunun gibi krizler hastayı baskı altına alabilir ve hasta ani bir güç yükselmesi yaşayabilir, her zamanki halinin dışında bir şeyler yapabilir. Söz konusu durum saatlerce sürebilir ama ardından hasta genelde normale döner. Bu daha çok ergen kızlar arasında yaygındır. Bunun kesin nedenini kimse bilmiyor, ama bu durumun gelişmesine genelde bir stres faktörü sebep oluyor. Scarlet son günlerde bu olaya neden olacak herhangi bir stres yaşadı mı? Farklı bir şey? Her ne olursa?”
Caitlin yavaşça başını iki yana salladı, hala kendi düşündüklerinde kararlıydı.
“Scarlet’in hayatında her şey harikaydı. Bir önceki gece on altıncı yaş günüydü. Bizimle yeni erkek arkadaşını tanıştırdı. Genç bir kızın olabileceği kadar mutluydu. Hiç stresli bir hali yoktu.”
Doktor gülümsedi.
“Evet işte bu, sizin görebileceğiniz stresli bir hali yoktu- ya da yalnızca onun size gösterdiği kadarını görebiliyordunuz. Ama sanırım sorunuza kendiniz cevap verdiniz: sizinle yeni erkek arkadaşını tanıştırdığını söylediniz. Genç bir kızın gözünde bunun stresli olabileceğini düşünmüyor musunuz? Ebeveyn onayı? Bu kesinlikle gizli bir stres faktörünü yüzeye çıkarmış olabilir. Tabi on altı yaşına basmasından hiç bahsetmiyorum bile. Lise, akran baskısı, sınavlar, yaklaşmakta olan üniversite sınavları… Ortada sonsuz sayıda potansiyel stres faktörü var. Bazı durumlarda bunu neyin harekete geçirdiğini bilemeyiz. Scarlet’in kendi de bunu bilmiyor olabilir. Fakat önemli olan, burada kaygılanacak hiçbir şeyin söz konusu olmadığını bilmenizdir.”
Caitlin “Doktor Bey,” diyerek daha sert bir şekilde konuşmasına devam etti “bu yalnızca bir histeri krizi değildi ya da buna siz her ne diyorsanız. Ben size o odada bir şey olduğunu anlatıyorum. Doğaüstü bir şey…”
Doktor, gözleri ardına kadar açılarak uzun uzun ve sert bir şekilde Caitlin’e baktı.
Caleb öne doğru eğilerek araya girdi.
“Özür dilerim doktor bey- sizin de anlayacağınız üzere eşim son zamanlarda çok stresli.”
Caitlin “Ben stresli değilim,”diyerek hemen araya girdi, fakat sesi oldukça fazla stresli çıkıyor ve kendi sözleri ile çelişiyordu. “Ben ne gördüğümü biliyorum. Doktor Bey, kızıma yardım etmenize ihtiyacım var. O normal değil. Ona bir şey oldu. Değişiyor. Lütfen. Yapabileceğiniz bir şey olmalı. Onu götürebileceğimiz bir yer olmalı.”
Doktor sersemlemiş bir şekilde en az on saniye kadar Caitlin’e bakakaldı. Havada gergin bir sessizlik oldu.
Doktor “Bayan Paine,” diye yavaşça konuşmaya başladı “affınıza sığınarak profesyonel bir doktor olduğumu bir kez daha ifade etmek istiyorum. Ve tıbbi olarak kızınızın kesinlikle hiçbir şeyi yok. Aslında, bir dost olarak onun bugün okula gitmesini ve en kısa zamanda bütün bu olanları unutmasını tavsiye ediyorum. Ve sizin düşüncelerinize gelince… küstahlık yapmak istemem ama acaba bu aralar görüştüğünüz herhangi biri var mı?”
Caitlin, ne demek istediğini anlamaya çalışarak boş gözlerle ona baktı.
“Son zamanlarda terapi alıyor musunuz Bayan Paine?”
Caitlin kızardı, sonunda ne demek istediğini anladı. Doktor, onun deli olduğunu düşünüyordu.
Caitlin ifadesiz bir ses tonuyla “Hayır,” diye cevap verdi.
Doktor yavaşça başını salladı.
“Tamam, bugün kızınız için geldiniz, kendiniz için değil, ama biraz sakinleştiğinizde müsaade ederseniz birini görmenizi şiddetle öneririm. Bunun faydası olabilir.”
Doktor uzandı, bir not kâğıdı aldı ve yazmaya başladı.
“Size çok iyi bir psikiyatristin adını yazıyorum. Dr. Halsted, benim de arkadaşımdır. Lütfen bunu değerlendirin. Hepimiz hayatta stresli zamanlardan geçeriz. Onun yardımı dokunabilir.”
Bunu söyledikten sonra, doktor birden ayağa kalktı ve kâğıdı Caitlin’e uzattı. Caitlin ve Caleb de ayağa kalktılar ama Caitlin ayakta durarak kâğıda baktı, onu almayı kendine yediremiyordu. O deli değildi. Ne gördüğünü biliyordu.
Ve o kâğıdı kabul etmeyecekti.
Doktor beceriksiz bir şekilde kâğıdı uzatarak tuttu, o kadar uzun süre öyle kaldı ki elleri titremeye başladı ve sonunda Caleb uzandı ve kâğıdı onun elinden aldı.
“Teşekkürler doktor bey. Ve kızımıza yardım ettiğiniz için de teşekkürler.”
ALTINCI BÖLÜM
Caitlin and Caleb, hastane koridorunda birlikte yürüyerek bekleme salonuna doğru gittiler. Eşyalarını toplamak ve giyinmek için Scarlet’in birkaç dakikaya ihtiyacı vardı ve onlar da Scarlet’in mahremiyetine saygı göstererek yalnız hazırlanmasına müsaade ettiler. Caitlin, Scarlet’in hastaneden ne kadar hızlı taburcu olduğuna inanamıyordu: saat daha sabahın dokuzu olmadan buradan çıkmış olacaklardı. Caitlin gerçekten Scarlet’in evde kalıp dinlenmesini istiyordu, ama Scarlet bugün okula gitmekte ısrar etti.
Her şey gerçeküstü gibi geliyordu. Daha birkaç saat önce Caitlin, Ruth tarafından uyandırılmıştı ve kızının yaşayıp yaşamadığını merak ediyordu. Şimdi ise saat sabahın dokuzu olmuştu, Scarlet görünüşte iyiydi ve okula gitmek için hazırlanıyordu. Caitlin, Scarlet normale döndüğü için heyecanlanması gerektiğini biliyordu, ama ona hiçbir şey normal gelmiyordu. İçten içe titriyor ve daha kötü şeylerin onları bekliyor olduğunu seziyordu.
Devasa bambu sürgünleri olan, camlardan içeriye güneş ışığının aktığı, ortada kocaman fokurdayan bir çeşmenin bulunduğu geniş, yüksek tavanlı ve camekânlı bekleme odasına girdiklerinde Caleb her zamanki mutluluğunu kavuşmuş gibi görünüyordu. Caitlin, onun bütün bunları geride bırakmaya kararlı olduğunu ve her şeyin normale döndüğünde ısrar edeceğini sezebiliyordu. Ve bu Caitlin’i rahatsız ediyordu. Caleb sanki olağandışı hiçbir şey olmamış gibi davranıyordu.
O devasa, boş avludan geçerlerken Caitlin sonunda “Demek bu kadar, öyle mi?” diye sordu, ayak sesleri mermer zeminde yankılanıyordu. “Şimdi gidip Scarlet’i okula bırakacağız ve hiçbir şey olmamış gibi davranacağız, öyle mi?”
Caitlin kavga etmek istemiyordu ama kendini de tutamıyordu. Bunu böylece bırakamazdı.
Caleb “Daha başka ne yapmamız gerekiyor?” diye sordu. “Scarlet iyi olduğunu söyledi. Doktor onun iyi olduğunu söyledi. Hemşireler iyi olduğunu söyledi. Bütün testler iyi olduğunu gösteriyor. Eve gitmek istemiyor. Ve bunun için ben de onu suçlayamam. Okula gitmek isterken neden bütün gün odasında oturup yatakta uzansın ki?”
Caleb “Ve açıkçası,” diye ekledi “sanırım okula gitmesi iyi bir fikir. Bence hayatına