Yalvaran. Блейк Пирс
laptoplarına notlar aldıklarını gördü. Devam etti, “Şimdi başka bir cümle. ‘Seri katiller öldürmeye devam ederlerken kurbanlarına uyguladıkları şiddetin derecesi azalır.’”
Eller yine havaya kalktı. Bu kez Riley birkaç sıra arkadaki bir öğrenciye işaret etti.
“Doğru?” dedi öğrenci.
“Yanlış,” dedi Riley. “Aslında bazı istisnalar görsem bile davaların çoğu zaman içinde bir değişiklik olmadığını gösteriyor. Derrick Caldwell’in kullandığı şiddet seviyesi öldürdüğü sürece aynı kaldı. Ama pervasız, neredeyse şeytanca bir aklı vardı. Aç gözlüydü. Kurbanlarının hepsini bir buçuk ay içinde öldürdü. Bu şekilde ilgi çekerek yakalanmasını neredeyse imkansız kıldı.”
Saatine baktı. Süre dolmuştu.
“Bugünlük bu kadar,” dedi. “Ama seri katillerle ilgili birçok yanlış varsayım ve hikaye hala ortalıkta dolaşmakta. Davranış analiz Birimi bilgileri topladı ve inceledi. Ben de ülke çapında seri cinayetler üzerinde çalıştım. Elimizde saklayacak daha çok bilgi var.”
Sınıf dağıldı ve Riley eve gitmek için eşyalarını toplamaya başladı. İki ya da üç öğrenci masasının etrafını sarıp soru sormaya başladılar.
Bir erkek öğrenci, “Ajan Paige, siz Derrick Caldwell davasında çalışmadınız mı?”
“Evet çalıştım,” dedi Riley. “Bunu başka zaman anlacağım.”
Aslında bu pek de anlatmak istemediği türden bir hikayeydi. Ama bundan söz etmedi.
Genç bir kız, “Caldwell işlediği suçlardan dolayı infaz edildi mi?”
“Henüz değil,” dedi Riley.
Riley kaba olmamaya çalışarak öğrencilerin arasından sıyrılıp çıkışa doğru yöneldi. Caldwell’in yaklaşan infazını tartışmak ona iyi gelmeyecekti. Açıkçası infazın şu günlerde yapılacağını düşünüyordu. Onu yakalayan asıl kişi olduğu için ölümünü izlemek üzere hazır bulunması için davet almıştı. Gidip gitmeyeceğine henüz karar vermemişti.
Riley binadan çıktığında Eylül ayının öğleden sonrasıyla karşılaşınca kendisini iyi hissetmişti. Her şeye rağmen hala izindeydi.
Manyak bir katil onu esir aldıktan sonra travma sonrası stres bozukluğu yaşamaya başlamıştı. Kaçmış ve sonunda kendisini kaçıran katili öldürmüştü. Ama ondan sonra izne ayrılmamıştı. Başka bir davayı bitirmek için ara vermeden çalışmaya devam etmişti. Bu iş, katilin kendi gözleri önünde boğazını keserek intihar ettiği dehşet verici bir görevdi.
O dakikalar hala aklına geliyordu. Danışmanı Meredith onu başka bir davaya yönlendirdiğinde reddetmişti. Bunun yerine Meredith’in önerisiyle Qantico FBI Akademi’de derslere girmeyi kabul etmişti.
Riley arabasına binip eve doğru giderken bu kararın ne kadar akıllıca olduğunu düşünüyordu. Sonunda yaşamına huzur ve dinginlik gelmişti.
Sonra arabasını sürmeye devam ederken yavaşça yükselen, masmavi bir günün tam ortasında kalp atışlarını hızlandıran tanıdık bir his içine dolmaya başladı. Bunun uğursuz bir şeyin yaklaştığının artan sezgisi olduğunu anlıyordu.
Ve kendisini bu sakinliğin içinde sonsuza dek düşlemeye çalışsa da bunun böyle gitmeyeceğini biliyordu.
Bölüm İki
Riley çantasındaki telefonun çaldığını duyunca korkuyla irkildi. Kasabadaki yeni evinin kapısının önünde durdu ve telefonunu çıkardı. Kalbi deli gibi atıyordu.
Brent Meredith’ten mesaj gelmişti.
Beni ara.
Riley endişelenmişti. Belki de patronu sadece onun nasıl olduğunu kontrol ediyordu. Son günlerde bunu sıkça yapmıştı. Diğer yandan işe geri dönmesini de isteyebilirdi. O zaman ne yapacaktı?
Tabii ki hayır diyeceğim, dedi kendi kendine.
Ama bu çok kolay olmayabilirdi. Patronunu severdi fakat o çok ikna edici biriydi. Böyle bir kararı şimdi vermek istemiyordu. Telefonunu geriye çantasına koydu.
Ön kapıdan adım atıp yeni evinin temiz, pırıl pırıl görüntüsüne daldığında Riley’in endişelerinden eser kalmadı.
Hoş bir ses duydu.
“¿Quién es?”
“Soy yo,” diye geri yanıtladı Riley. “Eve geldim Gabriela.”
Şişman, orta yaşlı, Guatemalalı bir kadın ellerini havluya kurulayarak mutfaktan çıktı. Gabriela’nın gülümseyen yüzünü görmek güzeldi. Riley uzun yıllar önce Ryan’dan boşandığından beri Gabriela ev yardımcısı olarak yanlarındaydı. Riley, Gabriela’nın kendisi ve kızıyla birlikte taşınmayı kabul etmesine şükrediyordu.
“Gününüz nasıl geçti?” diye sordu Gabriela.
“Harikaydı,” dedi Riley.
“¡Qué bueno!”
Gabriela yeniden mutfağa gitti. Yemeğin muhteşem kokusu evin içine yayıldı. Riley, Gabriela’nın İspanyolca şarkı söylediğini duydu.
Riley oturma odasında durmuş etrafına hayranlıkla bakıyordu. Kızı ile buraya daha yeni taşınmışlardı. Evliliği ilk dağılmaya başladığında kızıyla birlikte yaşadığı çiftlik tarzı ev merkezden uzakta olduğu için pek güvenli değildi. Ayrıca Riley hem kendisi hem de April için ani bir değişiklik yapma isteğiyle dolmuştu. Artık boşanma sonuçlanmıştı, Ryan nafaka ödeme konusunda bonkör davranmıştı ve yeni bir hayat kurmanın tam zamanıydı.
Halletmesi gereken son birkaç rötuş kalmıştı. Bazı mobilyalar oldukça eskiydi ve bu yepyeni evde sevimsiz duruyorlardı. Duvarlardan biri tamamen boş görünüyordu ve Riley’in oraya asacak tablosu yoktu. Bu haftasonu April’le alışveriş yapmayı aklına koydu. Şeytan katiller peşinde koşan bir ajan yerine iyi bir ailesi olan kadın fikri Riley’e çok rahatlatıcı gelmişti.
Şimdi April’ın nerede olduğunu merak ediyordu.
Durup kulak kabarttı. April’ın odasından müzik sesi gelmiyordu. Sonra kızının bağırdığını duydu.
April’ın sesi arka bahçeden geliyordu. Riley nefes nefese yemek odasına ve oradan da büyük arka bahçedeki geniş verandaya çıktı. Çitlerin arasından April’ın yüzünü ve bedenini gördüğünde Riley’in neler olduğunu anlaması birkaç saniyesini aldı. Sonra gevşeyip gülmeye başladı. Otomatik biçimde paniklemeyi çok abartmıştı. Ama bu tamamen içgüdüsel gelişmişti. Kısa bir süre önce kendisinden intikam almak isteyen çılgın bir katilin pençesinden çekip almıştı April’ı.
April gözden kayboldu ve sonra keyifle bağırarak tekrar belirdi. Komşunun trampleninde zıplıyordu. Kendisiyle aynı yaşta ve hatta aynı okula giden yeni bir kız arkadaşı olmuştu burada. “Dikkatli ol!” diye seslendi Riley.
“Ben iyiyim anne!” diye geriye seslendi April nefes nefese.
Riley güldü. Unutmuş olduğu duyguları tekrar yaşaması tuhaf geliyordu. Gülmeye yeniden alışmak istiyordu.
Ayrıca kızının yüzünde mutluluk ifadesini görmeye de alışmak istiyordu. April’ın bir ergen olarak asi ve somurtkan olduğu günler daha dün gibiydi. Riley onu suçlayamıyordu. Anne olarak pek çok şeyi bırakmış olması gerektiğini biliyordu. Bunu değiştirmek için elinden