Ah Şu Biz Türkler!. Savas Bozbel
Türkçemizin evrimi..229
İki embriyo..231
Araba markalarının anlamları..234
Olay budur!!.235
Şu bizim minibüs şoförleri.239
Genç adam ve jaguarı241
Bir kaz göndersem..244
Detaylar ve öz..247
Çağrı merkezlerinden..248
Hata nedir?253
Bilgisayarcılardan sallamalar..254
Elektrik alamama…257
Zamanın değerini bilmek için..261
Hoca ve seyis..262
İtiraf.com’dan inciler..264
Temel ve Nataşa..267
Olmadı çay demleriz…267
Ülkenin birinde..268
Baki’nin yemini270
Bir hukukçunun ilan-ı aşkı..271
Türk Erkeği..274
Neden???275
Atasözlerimizdeki çelişkiler..277
Türk yalanları..279
Doğan Cüceloğlu ile düşündürücü bir sohbet..286
İnsan psikolojisini yönetme289
Hela muhabbetleri..290
Korsan CD’lerde alt yazılar…293
Yaşandığı iddia edilen bir olay...295
Nuri Alço ile Tecavüzcü Çoşkun arasındaki farklar..296
Sarımsak Tarlası
Genç adamın biri,
Dermiş babasına her gün;
“Benim de dostlarım var, sendeki dost gibi”
Baba, itiraz eder,
Olmaz öyle çok dost, hakikisi
Belki bir, belki iki,
Fazlasını bulamazsın gerçek, hakiki...
Devam eder durur konuşma...
Aralarında başlar bir tartışma,
Karar verirler bir sınava,
Dostun hakikisini anlamaya.
Bir akşam bir koyun keserler,
Ve koyarlar çuvala,
Baba der ki oğluna,
'Hadi al bu çuvalı, şimdi götür dostuna'
Çuvaldan kanlar damlamakta,
Sanki öldürmüşler de bir adamı,
Koymuşlar çuvala,
Dıştan böyle sanılmakta,
Delikanlı sırtlar çuvalı,
Gider en iyi bildiği dostuna, çalar kapıyı,
O dost, bakar ki bir çuval, hem de kanlı,
Kapar hızla kapıyı delikanlının suratına,
Almaz içeri arkadaşını,
Böylece tek tek dolaşır delikanlı,
Kendince tanıdığı, sevdiği dostlarını,
Ne çare, hepsinde de sonuç aynıdır,
Evlat geriye döner,
Ama içten yıkılır...
Babasına dönerek; “haklıymışsın baba” der,
Dost yokmuş şu dünyada ne sana, ne de bana,
Baba “hayır Evlat” der, benim bir dostum var bildiğim,
Hadi, çuvalı alda bir kerede git ona,
Genç adam, çuvalı sırtlar tekrar,
Alnından ter, çuvaldan kanlar damlar...
Gider, baba dostuna,
Kabul görür, sevinir,
O dost, delikanlıyı alır hemen içeri,
Geçerler arka bahçeye,
Bir çukur kazarlar birlikte,
Çuvaldaki koyunu gömerler adam diye,
Üzerine de serpiştirirler toprak,
Belli olmasın diye dikerler sarımsak...
Genç adam gelir babasına;
“Baba, işte dost buymuş” diye konuşunca,
Babası; “daha erken, o belli olmaz daha,
Sen yarın git O'na, çıkart bir kavga,
Atacaksın iki tokat, hiç çekinmeden ona,
İşte o zaman anlaşılacak, dostun hakikisi,
Sonra gel olanları anlat bana...”
Genç adam, aynen yapar babasının dediğini,
Maksadı anlamaktır dostun hakikisini,
Babasının dostuna istemeden basar iki tokadı,
Der ki tokadı yiyen DOST;
“Git de söyle babana,
Biz satmayız sarımsak tarlasını
Böyle iki tokada”
Diyalogsal
(İzzet Yıldızhan Show'da dansçı kızlar bacaklarını 180 derece açarken)
Müslüm Gürses: Harika yahu, pergel gibi açtılar bacaklarını...
İzzet Yıldızhan: Pergel nedir abi?
Müslüm Gürses: Geometrik bir hadise...
***
Savaş Ay: Siz Ugandalı mısınız?
Zeynep Mansur: Hayır, ben sanatçıyım; halka mal olmuş birisiyim!..
***
Hülya Avşar: Aşık mısın?
Gülben Ergen: Evet...
Hülya Avşar: Really?
Gülben Ergen: Of course yaaniii!..
***
İhsan Kalkavan: Fenerbahçe'den Nobre'yi ve Hooijdonk'u çıkar, Fenerbahçe`de bir şey yok...
Ömer Çavuşoğlu: Olur İhsan, hatta birkaç kişi daha çıkaralım sen oyna...
Aziz Üstel: (şarkı şeklinde) Sen oyna İhsan, sen oynaaa...
***
"Silikon Vadisi" programının sunucusu: Artık web siteniz hazır olduğunda bize söylersiniz biz de programımızda yayınlarız...
M. Ali Erbil: Tabii artık siz de bana girersiniz ne zaman isterseniz hahaha... (bir süre sessizlik!)
Sunucu: Ziyaret etmeye çalışırız...
***
(Beyazıt Öztürk üzerinde oturdukları raylı sistem platformu oynatır)
Ayşe Hatun Önal: N'oluyo yaa?
Beyazıt Öztürk: Altta adamlar var sıkılınca yürüyorlar...
Ayşe