Oruçla Gelen Sağlık. Jimmy Moore
hale gelirsiniz. (Ketojenik diyetin aralıklı orucu nasıl çocuk oyuncağı yaptığını öğrenmek için Keto Clarity kitabımı okuyun.)
Hastalarıma oruç tutmaya başlamadan önce bir süre besleyiciliği yüksek, düşük karbonhidratlı bir beslenme biçimi benimseyerek yağ-adaptasyonu edinmelerini öneririm. Vücudunuz karbonhidrata aşermediğinde bence oruç hem daha kolay hem daha hoş bir deneyim oluyor.
Burada belirtmek istediğim nokta, ketosis durumuna geçtiğimde –şeker yakan değil de daha çok yağ yakan birine dönüştüğümde– orucun bana tamamen doğal gelmeye başladığı. Tabii ki bunu okuyan çoğunuz ketojenik diyet yapmıyorsunuz ve ketosiste değilsiniz, sorun değil (gerçi olmalısınız!). Dr. Fung, ketosiste olmayan birçok hasta üzerinde tedavi amacıyla orucu başarıyla kullanmıştır. Ama kişisel deneyimimde, ketosise girmeden önce oruç benim için zor olmuştu. Sonrasında ise çok doğal ve çok kolay geldi.
O bir haftalık deneyim bana oruç sırasında ketonların gücünü kullanarak kendimi tamamen enerjik ve rahat hissedebileceğimi öğretti. Başladığımda ketosiste olmasam bile oruç süresince bedenim yağ yakıyor ve keton üretiyordu; ben de kendimi harika hissediyordum. İşin püf noktası şu: Bir kere oruç tutmaya alıştığınız zaman çok doğal gelecek ve ilk birkaç defadan sonra açlık ve rahatsızlık duymayacaksınız. Bu kitaptaki tavsiyeler de size o ilk birkaç defayı –ki zor olduğunu kabul etmeliyim– atlatmanızda yardımcı olacak. Ama zor olması, imkânsız olduğu anlamına gelmiyor. Benim ilk deneyimim çok kötüydü ama şimdi hevesle yapıyorum ve bana kendimi harika hissettiriyor. Size önerebileceğim tek şey kendiniz deneyin ve neler olduğunu görün. Yirmi dört saat, yedi gün, yılda üç yüz altmış beş gün yemek yemeyi düşünmekten kurtulmak olağanüstü özgürleştirici bir şey. Hâlâ, “hadi ordan” mı diyorsunuz?
Peki aralıklı oruç tutarken acıkırsanız ya da kendinizi iyi hissetmezseniz ne olur? Bir şeyler yersiniz. Atla deve değil sonuçta. İlk günler biraz açlık ve rahatsızlık hissetmek normal elbette ama hafif rahatsızlık hissi ile hemen-bir-şey-yemezsem-birinin-kafasınıkopartacağım hissi arasında ciddi fark var. Eğer enerjiniz tamamen tükendiyse ve yerine gelmiyorsa, iyi hissetmiyorsanız, deli gibi açsanız kendinizi devam etmeye zorlamayın. Orucun fiziksel olarak acı çektirmemesi gerekir. Orada kesin, bir şeyler yiyin ve bir hafta kadar sonra tekrar deneyin.
Elbette blog okurumun paylaştığı gibi gerçek açlık beklediğimizden farklı bir şey. Üzücü olan şu ki çoğu insan bedenlerinin neler söylediğini dinlemiyor. Bunun yerine daha çok alışkanlıktan, rahat etmek için, can sıkıntısından filan yiyorlar. Eğer oruç tutmaya niyet edecekseniz bunun farkında olmak çok önemli.
Eğer daha önce hiç aralıklı oruç tutmayı denemediyseniz, yirmi dört saat hiçbir şey yememek işkence gibi gelebilir. Vücudunuz günün belli zamanlarında yemek yemeye alışmıştır ve yemek zamanı gelince de pek nazik olmayan sinyaller gönderecektir. Eskiden bunun gerçek açlık olduğunu sanırdım ama aslında öyle değil. Aksine sadece vücudunuzun iç saatinin sizi normal, tanıdık yeme rutininde tutmaya çalışması sadece. Peki ama bu sinyaller geldiğinde pes edip bir şeyler yememiz mi gerekiyor? Ben de öyle olması gerektiğini düşünürdüm ama kişisel tecrübelerim bana aksini gösterdi. Gerçekte etrafımızda bizden başka herkes “yemek zamanı geldi” diye yemeğe gömülürken, bizim midemiz aslında halinden gayet memnun olabilir.
2004 yılından önce 180 kilonun üzerindeyken, ne kadar yersem yiyeyim kendimi her zaman aç hissediyordum. Açlığımı kontrol altına almak ve gerçek açlığın aslında ne olduğunu fark etmeyi öğrenmek en nihayetinde ulaştığım başarının anahtarı oldu ve yıllardır buna dikkat ediyorum.
Beslenmeye dayalı ketosis sayesinde benim gibi birçok insan hiç sorun yaşamadan günde sadece bir veya iki öğünle yetinebilir dolayısıyla çok kolaylıkla oruç tutabilir. Ama şimdi size orucun beraberinde getireceği belli sosyal zorluklardan bahsedeceğim. Eğer aileniz ya da arkadaşlarınız bir aile yemeği için bir araya gelmeyi planlıyor ve siz aç değilseniz ya da uzun bir oruç sürecindeyseniz ne yapacağınızı bilemeyebilirsiniz. Kabalık yapmak istemezsiniz, ev sahibiniz de yanlış bir şey yapıyormuş hissi yaşamak istemez. Ama unutmayın ki böyle anlar, aslında yemek yemekten çok insanlarla bir araya gelmek içindir. İlişkilere konsantre olun ve bırakın karşınızdaki ne tıkınmak istiyorsa onu yesin. Çoğu insan sizin yemek yemediğinizi fark etmez bile. Fark ederlerse de onların sorunu, sizin değil. Tabii ki en iyisi orucunuzu, yemek yemenin önemli olduğu kutlamaların ve etkinliklerin olmadığı zamanlara göre planlamak. Bir doğum günü partisi ya da düğün öncesinde yedi günlük bir oruca başlamayın. Ama gündelik, planlanmamış etkinliklerde de normal davranmaya çalışın ve yemeğe sabitlenmeden sohbetin keyfini çıkarmaya çalışın.
Oruç bir strestir. Bunun yararlı stres mi yoksa potansiyel olarak zararlı stres mi olduğu hayatınızda yer alan diğer stres faktörleriyle yakından ilgilidir.
2012 ve 2013’te ketojenik diyet denemelerimde başarılı olduktan sonra beslenmeye dayalı ketosis konusunu daha iyi anlamıştım, yeniden oruç tutmayı denemenin zamanı geldi diye düşündüm. Aralıklı orucu zaten neredeyse her gün yapıyordum çünkü ketosiste olmak onu çok kolaylaştırıyordu. Yeniden bir uzun oruç denemesine girişip bir haftadan daha uzun dayanıp dayanamayacağımı görmeye karar verdim. Şubat 2015’te Dr. Fung’la tanıştım. Binlerce hastayla farklı oruç protokolleri üzerine çalıştığını öğrenince bir haftadan daha uzun oruç tutma fikri aklımı çeldi. Bu defa aralıksız yirmi bir gün tutabilir miydim acaba?
Eylül 2015’te sadece su, kombucha ve tuzlu kemik suyu içeren, günde toplam 200 kalorinin altında kaldığım yirmi bir günlük bir oruca başladım. Teknik olarak bu gerçek bir oruç sayılmasa da Dr. Fung, kalori alımım minimal olduğu için bu yöntemle sadece-su orucunun yararlarının çoğunu göreceğimi belirtti. Periscope kanalımda günlük olarak deneyimimi paylaştım. Tahmin edileceği üzere çok hızlı kilo verdim, kan şekeri seviyem de hızla düştü, hipoglisemi belirtisi göstermeden 70’lere hatta 70’in biraz altına indi. Kanımdaki keton düzeyini de ölçüyordum, başlangıçta düşük olsa da orucun dördüncü gününde 2,5 milimolun üzerine çıktı. Geçen defaki oruç deneyimimden farklı olarak kendimi çok neşeli ve şaşırtıcı derecede enerjik hissediyordum.
İlk oruç günüm çok kolay geçti çünkü zaten ketojenik diyetimde yirmi dört saat oruç tutmaya alışkındım. Benim için en zoru ikinci gün oldu, yemek yeme isteği tahminimden çok daha yoğundu. Ama ikinci günü atlattıktan sonra mucizevi bir şey oldu: Oruç şaşırtıcı derecede basit gelmeye başladı. Hiçbir şey yememek aşırı kolaydı. Eğer bir şey yemezseniz gitgide artan bir açlık duygusu yaşarsınız düşüncesi doğru değil. Tam tersine, birkaç gün oruç tuttuktan sonra kendinizi daha önce hissettiğinizden çok daha normal hissedeceğinizi söyleyebilirim. Ve ne yesem, ne zaman yesem, nerede yesem diye düşünmediğinizde ve yemekle ilgili bütün sosyal alışkanlıkları bir kenara bıraktığınızda başka şeyler yapmak için daha özgür olacaksınız. Yemek yeme dürtüsünün ve isteğinin fiziksel olmaktan ziyade zihinsel olduğunu fark edeceksiniz.
Peki yirmi bir günlük oruç denemem nasıl geçti? On yedi buçuk gün devam ettim ve hiç beklemediğim bir şeyden dolayı kendimi sabote ettim: Seyahat stresi. Orucumun on beşinci gününde eşim ve ben arkadaşlarımızla birlikte Güney Carolina’ya, Myrtle Beach’e tatile gittik ve on yedinci günün akşamı midem aralıksız kırk beş dakika guruldadı! Yatma zamanı yakın olduğundan, açlığın kaybolup kaybolmayacağını görmek için ertesi günü beklemeye karar verdim. Kaybolmadı. Ben de orucumu hedeflediğimden birkaç gün önce bozdum. Vücudumu