Halk Şiirinden Seçmeler. Неизвестный автор
kalkana
Muhannette eksik olmaz bahana
Koç yiğidi doğuramaz her ana
Boğulur gayrete geçer serinden
İki koçak bir araya gelende
Görelim ne işler meydan içinde
Kesilir kelleler boşalır kanlar
Yığın olur leşler meydan içinde
Oklar uçup gider sahanlar gibi
Mert de aşıp gider arslanlar gibi
Kılıçlar oynaşır ceylanlar gibi
Kesilir ne başlar meydan içinde
Yiğitler çağrışır yaman gün olur
Allah Allah derler yüksek ün olur
Cerha cerha döğüşicek hûn olur
Hasmın arar koçlar meydan içinde
Köroğlu’yum medhim merde yiğide
Koç yiğit değişmez cengi düğüne
Sere serpe gider düşman önüne
Ölümü karşılar meydan içinde
Yiğit olan gümbür gümbür gürlesin
Yiğidi doğuran ana bin yaşa
Ak gövdede kızıl kanlar şarlasın
Yiğidi doğuran ana bin yaşa
Davlumbazlar yeğde yeğde vuranda
Carkacılar sağlı sollu dönende
İğri kılıç ak gövdeyi bölende
Yiğidi doğuran ana bin yaşa
Gele beyler cenge harbi çalınsın
Çamlıbel askeri ayrı bölünsün
Gece gündüz darbı meydan kurulsun
Yiğidi doğuran ana bin yaşa
Asıl koç yiğitler pusuda saklı
Belleri kılıçlı eli mızraklı
Hep şahin bakışlı aslan sıfatlı
Yürü kan içenler hep binler yaşa
Köroğlu der bugün burda duralım
Sabah olsun darbı meydan kuralım
Akan kandan dolu şarap uralım
Yürü deli huylum sen binler yaşa
Koşun at çatlasın kuvvet bacakta
Keyif günü değil köşe bucakta
Haydi savaş gerek kelle kucakta
Mevla’nın aşkına çalın kılıncı
Yiğit gelsin harpte gönül eğlesin
Doru at kişnesin al at oynasın
Kazanlarda adam kanı kaynasın
Esir etmek yok ha basın kılıncı
Bu yıl koç yiğitler burda kışlasın
Yılan dili eğri hançer işlesin
Kâfir düşman elamana başlasın
Doldurun deryayı basın kılıncı
Köroğlu ahdetti meydan almaya
Kılınç gibi düşmanına salmaya
Peyman ettim yedi derya dolmaya
Doldurun deryayı basın kılıncı
Yol verin dumanlı dağlar
Aşmaya Ayvaz geliyor
Çağlasın soğuk pınarlar
İçmeye Ayvaz geliyor
Bu dağlarda biten güller
Kokuşu lâl ider diller
Dalında cüda bülbüller
Ötüşün Ayvaz geliyor
Bizim yaylanın yiğidi
Gölg’edin Ayvaz geliyor
Yaylanın servi söğüdü
Belinde gümüş dividi
Bizim yaylalar oluklu
Akan suları balıklı
Albalalı mor belikli
Kız gerek Ayvaz geliyor
Bizim yaylanın uşağı
Belinde Aydın kuşağı
Yaylanın türlü çiçeği
Kokuşun Ayvaz geliyor
Köroğlu der ki tayalar
Atlınız hayvan kovalar
Sarptaki yalçın kayalar
Yassılın Ayvaz geliyor
Siyah kâküllerin dökmüş
Kızıl güllere güllere
Ela gözlerini dikmiş
İnce yollara yollara
Gel Ayvaz’ım dolaşalım
Çamlı bellere bellere
Doldur elinden içeyim
Mest olup serden geçeyim
Seninle bile göçeyim
Uzak illere illere
Gel Ayvaz’ım dolaşalım
Çamlı bellere bellere
Okursun aşkın kitabın
Komadın âşıkın ta’bın
Akıttın çeşminin âbın
Döndü sellere sellere
Gel Ayvaz’ım dolaşalım
Çamlı bellere bellere
Âşıklara vardır meyli
Riyazet çekmişim hayli
Ben Mecnun olam sen Leylî
Düşüp çöllere çöllere
Gel Ayvaz’ım dolaşalım
Çamlı bellere bellere
Köroğlu der budur derdim
Sarardı çehrei zerdim
Şu benim nihanî derdim
Düştü dillere dillere
Gel Ayvaz’ım dolaşalım
Çamlı bellere bellere
Kul Mehmet
Be yârenler yine evvel bahardır
Bülbül intizarlık kılar durmayıp
Kuşlar ahenk edip çığrışıp öter
Kalbim kasavetim siler durmayıp
Kadir Mevla’m kudretini bildirir
Daim ağlar kullarını güldürür
Menevşeler külahını kaldırır
Yeşil çemenlerde yeler durmayıp
Her ağaç da sucu olmuş içilmiş
Yeryüzüne abıhayat saçılmış
Gök sümbül