Batı Trakya'da Türk Edebiyatı'na Gönül Verenler. Анонимный автор
Havası İçinde Düşünmek-deneme-Anılar İçinde Bir Yolculuk XII-anı-Batı Trakya Türk Azınlığı Basınında Yazın Çalışmaları: LXIX-inceleme- Şafak dergisi, sayı:128, Ekim 2002)
(10 Kasım 2002-deneme-Atatürk’ü Düşündü Adam-şiir, “A” takma adıyla-Anılar İçinde Bir Yolculuk XIII-anı-Şumnu’da Üç Günizlenim- Şafak dergisi, sayı:129, Kasım 2002)
(2003 Yılına İlk Adı-deneme-Günlerin İçinden-günce-Anılar
İçinde Bir Yolculuk XIV-anı- Şafak dergisi, sayı:131, Ocak 2003) (29 Ocak 1988 Yürüyüşü’nün Kültürel Boyutu-deneme-Paydosanı/deneme, “A” takma adıyla-Batı Trakya Türk Azınlığı Basınında Yazın Çalışmaları: LXX-inceleme- Şafak dergisi, sayı:132, Şubat 2003)
(Saraçoğlu’nun Şiirinde Toplumcu Yaklaşım-deneme-Batı Trakya Türk Azınlığı Basınında Yazın Çalışmaları: LXXI-inceleme- Şafak dergisi, sayı:133, Mart 2003)
(Nisan Yağmurları-deneme-Batı Trakya Türk Azınlığı Basınında Yazın Çalışmaları: LXXII-inceleme- Şafak dergisi, sayı:134, Nisan 2003)
(Mayıs Ayının Getirdikleri-deneme-Anılar İçinde Bir Yolculuk XV-anı-Batı Trakya Türk Azınlığı Basınında Yazın Çalışmaları: LXXIII-inceleme- Şafak dergisi, sayı:135, Mayıs 2003)
(Haziranda Yazı Yazmak-deneme-Günlerin İçinden-günce-Batı Trakya Türk Azınlığı Basınında Yazın Çalışmaları: LXXIV-incelemeŞafak dergisi, sayı:136, Haziran-Temmuz 2003)
(Çocuk Edebiyatı ve Mustafa Aslan’ın Çocuk Kitapları Hakkında Birkaç Söz-deneme-Batı Trakya Türk Azınlığı Basınında Yazın Çalışmaları: LXXV-inceleme- Şafak dergisi, sayı:137, Ağustos 2003)
(Eylül Ayı Bana Hep Okulu Hatırlatır-deneme- Günlerin İçinden-günce- Şafak dergisi, sayı:138, Eylül 2003)
(Atatürk, Cumhuriyet ve Ötesi-deneme-Bir Kahve İçimi Ekim Ayı-deneme-Batı Trakya Türk Azınlığı Basınında Yazın Çalışmaları: LXXVI-inceleme- Şafak dergisi, sayı:140, Kasım 2003)
(Hoş Geldin 2004-deneme- Şafak dergisi, sayı:142, Ocak 2004)
(İnsanlık Dersleri-anlatı, “A” takma adıyla-Günlerin İçindengünce-Batı Trakya Türk Azınlığı Basınında Yazın Çalışmaları: LXXVII-inceleme- Şafak dergisi, sayı:143, Şubat 2004)
(Batı Trakya Türkleri Hikâyesinde Göç Konusu-inceleme-Günlerin İçinden-günce- şafak dergisi, sayı:144, Mart 2004)
(İnsanlık Dersleri II-anlatı “A” takma adıyla-Günlerin İçindengünce- Şafak dergisi, sayı:145, Nisan 2004)
(İnsanlık Dersleri III-anlatı, “A” takma adıyla-Günlerin İçindengünce- Şafak dergisi, sayı:146, Mayıs 2004)
(4. Uluslar arası Sapanca Şiir Akşamları’nın Ardından-izlenimGünlerin İçinden-günce- Şafak dergisi, sayı:147, Haziran-Temmuz 2004)
(“Hayat Bilgisi” Dersi İçinde Azınlık Eğitiminin Durumunu Düşünmek-deneme- Şafak dergisi, sayı:148, Ağustos 2004)
(Dergiler, Kitaplar ve Tanıdıklar-deneme-Günlerin İçinden-günce- Şafak dergisi, sayı:149, Eylül 2004)
(Dergiler, Kitaplar ve Tanıdıklar 2-deneme- Şafak dergisi, sayı:150, Ekim 2004)
(Şafak Dergisi Kapanırken-anlatı- Günlerin İçinden-günce- Şafak dergisi, sayı:152, Aralık 2004)
(Rahmi Ali’nin şimdiye değin yayımlanmış 60’a yakın hikâyesi var. Bunlardan yirmisini “Zor İş” adlı hikâye kitabında topladı. Bu kitap Batı Trakya Türk azınlığında yayımlanan ilk hikâye kitabı olma özelliğini taşımaktadır. Hikâyeleri hakkında çok sayıda eleştiri yazısı yayımlandı. Hikâyelerinde lirizm hâkimdir. Akıcı dili ve tip yaratmadaki ustalığı bazı eleştirmenlerce dile getirilmiştir. Aşağıda onun hikâyelerinden dört örnek veriyoruz.)
Yeşil çam dallarıyla kamufle edilmiş konvoy, yürüyen bir orman gibiydi ve kumun içinden çalılık bir alana çıkmak üzereydi. Gulas, gözlerini erzak çantasına dikmiş, açlığını düşünüyordu. Atinalı Mimis, puşt ağzıyla sakız çiğniyor, Kostas Sarafoğlu, küçük çakısıyla soyduğu elmaların kabuklarını gözcü Vasilopulos’un ensesine atıyordu. Gekas bacaklarından rahatsızdı, durmadan sövüyordu. Bütün bunlar canımı sıkıyordu benim; yolun kıyısında pamuk toplayan kızların bizlere öpücük göndermeleri bile sinirlerime dokunuyordu. Yüzbaşı Çukalas olmasa Atinalı Mimis’in başına indirirdim dipçiği şimdiye kadar; pisti hergele, kızıyorum diye yapıyordu bütün bunları, pis pis de sırıtıyordu.
“Kırrak!” Gulas’ın miğferi benim miğferime çarpmış, kafam sarsılmıştı. Öfkeyle kalktı Gulas yerinden.
“Vre hasapi! -ulan kasap” diye bağırdı şoföre, “dikkat et, nereye sürüyorsun arabayı çukurun içine… Domuz çobanı!”
Gözcü demire çarpan ensesini tutuyordu sol eliyle, Mimis gülüyordu. Gekas miğferini başından çıkarıp yere çarptı.
“Monon ikosi meres!..-sadece yirmi gün-” diye bağırdı kuvvetle. Araba düştüğü çukurdan büyük bir homurtuyla kurtuldu, hepimiz geriye doğru kaykıldık.
İki katlı ranzanın altında Gulas yatardı, üstünde ben. İri ve hantaldı Gulas; kolay çıkamazdı üst kata. “Alt katta ben yatarım” demişti. Fakirdi de. Ara sıra verdiğim sigaraların hatırı için yatağımı düzeltir, çalınan havlularımın, çoraplarımın yerine gidip başkalarını getirirdi.
“Ali, ligo boya?..”
46 numara çizmelerini gösterirdi eliyle.
“Al be Gula…” derdim. “Bunlar kalacak dünyada. Ne olacak yani.”
Çocuk gibi sevinir, gider, tel örgülerden atlayarak koynu elmayla dolu olarak gelirdi. Dökerdi onları yatağın üstüne;
“Yi” derdi. “Canının istediği kadar yi.”
Yıkamadan ısırırdım elmayı, isteksiz isteksiz yerdim. O zaman Gulas bana hayranlıkla bakar:
“Bre,” derdi, “neden subay yapmamışlar seni?”
Gülerdim saflığına, gülüşümün donuklaştığını Gulas’ın tuhaf bakışlarından anlardım.
“Sevdas… sevdas… sevdas” diye tuttururdu başını iki yana sallayarak. “Sende sevda var.”
Gulas’ın göğsü sık sık inip kalkıyordu. Bana baktı göz ucuyla. Atinalı gülüyordu.
“Vuruldunuz mu yavrularım?..” diye alay etti. Sesini de kadın sesine benzetmişti. Köpürdü Gulas:
“Bir daha alay edersen gebertirim seni!” dedi. Başındaki miğferi de ayaklarının dibine hırsla çarptı.
“Yavaş ol erkek” dedi Atinalı. Gulas tam tüfeğine davranıyordu ki kayışından tutup oturttum onu. Bu sefer bana:
“Konuşsana biraz da sinir olmayayım şu piçe!” dedi sertçe. Güldüm kendisine, sevindi gülmeme; belli. O da güldü. Bir sigara yaktım, ona da verdim. Ağzıma gelen acı tütünü Mimis’in yüzüne doğru tükürdüm. Şoför mahallinde oturan onbaşı sigaralara dikkat etmemiz için uyarıyordu bizi.
“Tamam, tamam..” dedi Gulas. Sonra bana döndü:
“Düşünüyorsun…” dedi. “Yol boyunca hep düşündün…”
...................................................................................
Evet,