Kelt Mitolojisi. John Arnott MacCulloch
öldürür ve şimdi, araba sürücüsü Loeg; sarı saçlı, gümüş broşlu yeşil bir manto giymiş, güzel, uzun boylu bir savaşçının yaklaştığını söylediğinde Cúchulainn, öfkeyle ve büyük bir sıkıntıyla yüzünü buruşturur. Elinde kalkan, beş köşeli mızrak ve cirit vardır. Savaşçı gelince bunları kullanır; ancak Medb’in savaşçılarına görünmez olduğu için “kimse ona saldırmıyor ve o da kimseye saldırmıyordu.” Cúchulainn, bunun yardımına gelen sídenin arkadaşlarından biri olması gerektiğini haykırır ve öyle olduğu ortaya çıkar; zira savaşçı, sídden babası Lug’dur. “Yaralarım ağır,” der Cúchulainn, “iyileşmelerinin zamanı geldi.” Lug ona üç gün uyumasını söyler. Ordularla savaşırken bir yandan tılsım mırıldanır ve kahraman uyur. Lug sadece onun için savaşmakla kalmaz, Mag-Tured savaşı hikâyesinde iyileştirme gücüne sahip olduğunu iddia ettiğinden, oğlunun yaralarını şifalı bitkilerle iyileştirir ve Cúchulainn uyandığında diri ve güçlüdür. Bununla birlikte tanrı, her ikisinin de yaptığı işlerin ünü Cúchulainn’de kalmasın diye ona daha fazla yardım etmez. Kahraman şimdi Vaatler Diyarı’nın değerli bir giysisi olan görünmezlik elbisesini giyer. Ona bu elbiseyi Manannan vermiştir. Manannan, Druidizm veya büyücülükte onun üvey babası olarak da adlandırılır ve Cúchulainn’in “síde arkadaşları”, insan güçleri onları başarısızlığa uğrattığında ölümlülerle arkadaş olan leannan sighe ile (periler) karşılaştırılabilir. Rakibi Ferdia, síde arkadaşlarının onları düşündüğünde nasıl yardımına koştuğunu söylemediği için onu azarlar; ancak Cúchulainn, Féth fiada’nın Mile’ın oğulları tarafından herkese gösterildiğinden, Tuatha Dé Danann’ın görünmezliği kullanamayacağını veya sihir yapamayacağını söyler. Bununla birlikte Táin Bó Cúalnge’nin Stowe elyazmasından alınan bu pasaj, son ifadesinde diğer elyazmalarında bahsedilen diğer olaylarla tutarsızdır.
Diğer kahramanlara Manannan yardım eder. Usnech’in Oğullarının Trajik Ölümü’nde (Longes mac nUsnig) Naisi’ye tanrı tarafından verilmiş bir kılıcı vardır. Bu kılıcın erdemi arkasında hiçbir darbe veya iz bırakmamasıdır. Bazı silahları Féinn tarafından ele geçirilmiştir. Diarmaid’in crann buidhesi (sarı saplı bir mızrak) vardır ancak bu silah, kırmızı saplı başka bir sihirli mızrak (gaí dearg) kadar güçlü değildir. Diarmaid’i öldüren domuza karşı hiçbir şey yapamamıştır ve Diarmaid, Grainne’in tavsiye ettiği gibi gaí Deargı yanına almadığına pişman olur. Bu mızrakların saplarını kullanarak etrafını saran düşmanların üstünden sıçrayarak onlardan kaçar ve ayrıca başka bir durumda bir uçurumdan atlamak için “Manannan’ın sihirli değneklerini” kullanır. Bunların yanı sıra, Manannan’ın veya Oengus’un kılıcı olan moralltacha sahiptir.
Diarmaid hakkında şöyle denir: “En güçlü Manannan mac Ler ile sen çalıştın ve Vaatler Diyarı’nda ve körfezli kıyılarda büyüdün; Dagda’nın oğlu Oengus seni en iyi şekilde eğitti.” Oengus ve Grainne, Fionn tarafından takip edildiğinde Diarmaid’e rahatça yardım eder. Oengus, etraflarının bir ormanla çevrili olduğunu öğrenir ve Féinn tarafından bilinmeyen düşmanın içinden geçerek, kaçan çiftin pelerininin altına girmesini ister; onları takip edenin haberi olmadan onları ortadan kaldıracaktır. Diarmaid gitmeyi kabul etmez ama tanrıdan Grainne’i görünmeyen uzak bir ormana götürmesini ister. Oengus görevi yerine getirir. Diarmaid ormana yanına geldiğinde bir ateş ve Oengus tarafından hazırlanan bir yemek bulur. Oengus onları bırakmadan önce Diarmaid’i gitmemesi gereken yerler konusunda uyarır. Diarmaid ve Grainne Dubhros’un canlandırıcı ağacına sığındıklarında Oengus eskisi gibi görünmez olarak gelir. Ancak her savaşçı sırayla Diarmaid’in kellesini almak için ağaca tırmanmalıdır. Diarmaid, onları aşağı atarken onlara kahraman şekline sokar. Ancak Féinn kafaları kestiğinde, gerçek suretleri geri gelir ve hile ortaya çıkar. Oengus her ikisini de götürmek ister ama yalnızca Grainne’i götürmekle yetinmesi gerekir. Onu sihirli pelerini içinde görünmeden Brug na Boinne’e taşır. Burada Diarmaid, Fionn’un kendisine karşı gönderdiği cadının başını taşıyarak onlara katılır. Oengus şimdi Diarmaid ve Fionn arasında üvey oğlunun talep ettiği koşulları ayarlayarak barış yapar. Son olarak, Diarmaid’in ölümüne Fionn’un hilesi neden olduğunda Fionn, Oengus ve Tuatha Dé Danann’ın onları yakalamaması için kaçmalarını tavsiye eder. Trajediden haberdar olan Oengus, çabucak gelip cesedi görünce bağırır: “Dokuz aylıkken seni Brug na Boinne’e götürdüğümden beri, dün geceye kadar seni gözetleyip düşmanlarına karşı dikkatle korumadığım bir gece bile olmadı, ey Diarmaid. Fionn’un sana karşı kalkıştığı ihanete, onunla barış içinde olduğun her şeye yazıklar olsun.” Sonra bir ağıt söyler ve cesedi Brug’una taşıyarak, “Onu hayata döndüremeyeceğime göre, her gün benimle konuşması için ona bir ruh üfleyeceğim,” der. Oengus’un, efsanelerdeki ölüleri hayata döndüren vahşi tıp adamları veya tanrılardan ya da Titanlar tarafından parçalandıktan sonra Dionysos’a hayat veren Demeter’den daha az gücü vardır. Ancak bu hikâye, bir tanrının bir faniye duyduğu sevginin neredeyse eşi bulunmaz bir örneğidir. Oengus’un, Brug’unda çocukken Diarmaid’e duyduğu aşka ve bir yabandomuzuna onunla aynı yaşam süresine sahip olması için büyü yapıldığında, tanrının asla bir domuz avlamaması için onu büyülediğine Fionn bizzat tanıktır.
Bir başka ilginç örnek, annesi tanrıça olan Fraoch’un hikâyesinde bulunur. Bir ejderhayı öldürdüğünde, síd kadınları gelip taşır ve yaralarını iyileştirirler. Aynı şekilde Cúchulainn tarafından bir geçitte öldürüldüğünde, yeşillere bürünmüş o ilahi kadınlar gelip onun için yas tutarlar ve cesedini síde taşırlar. Fraoch suya yaklaşmamalıdır, çünkü bu onun için tehlikelidir ve annesinin kız kardeşi tanrıça Boann, “Kara Su’da yüzmesine izin vermeyin, çünkü oraya kanını akıtacak,” der. Başka bir hikâyede tanrıça Morrígan, Conaire’in Druid’i Tulchainde’ye yardım eder. Druid, Lugmannair’in kızı Dil’in kendisiyle birlikte Falga Adası’ndan (ilahi toprak olarak kabul edilen Man Adası) kaçmasını dilemektedir. Dil, kendisiyle aynı zamanda doğan bir öküzü sevmektedir ve Tulchainde’nin onu yanına alması konusunda ısrar eder; Morrígan ona karşı dostça davranır ve isteği üzerine onu Mag mBreg’e getirir. Morrígan, Cúchulainn’e hem düşmanca hem de dostça davranır. Dolayısıyla Arthur anlatısındaki doğaüstü ama belirsiz şahsiyete benzer: Bazen yardım eden, bazen karşı çıkan Gölün Hanımı.
Altıncı Bölüm
İlahi Düşmanlık ve Ceza
Táin Bó Cúalnge’ye giriş niteliğindeki Echtra Nerai’de veya Nera’nın Maceraları’nda ilginç bir şekilde gösterildiği üzere tanrılar, her zaman nedenleri açık olmamakla birlikte, bazen insanlara düşman oluyorlardı. Burada tanrılar, Samhain’de büyük güçle ortaya çıkan iblisler olarak kabul edilir. Kral Ailill, o gece bir önceki gün asılan bir tutsağın ayağına ip bağlayan herkese ödül teklif eder. Birkaçı dener ama hepsi korkar. Nera daha cesurdur ama çubuğu cesetten fırlamaya devam eder. Sonunda ceset ona, çubuğunun içine bir kazık yerleştirmesini söyler. Sonra ceset, bir şeyler içmek için kendisini en yakın eve sırtında taşımasını ister. “Asıldığımda susamıştım,” der. Evin etrafı ateşten bir gölle çevrilidir. Denedikleri ikinci evi sudan bir göl çevreler. İçeri girmezler. Üçüncü evde ceset su bulur ve uyuyanların yüzlerine fışkırtarak onları öldürür. Ardından Nera cesedi darağacına taşır. Hikâyenin bu kısmı vampir inancıyla bağlantılıdır. Nera, Ailill’in kalesine geri döner, ancak kalenin yanıp kül olduğunu ve yanında bir yığın insan kafası bulunduğunu görür. Nera, kaleyi terk eden bir kafileyi takip ederek Cruachan’ın sídine gelir. Burada kral, onu evlerinden birinde bir kadına