Şimdi ve Sonsuza Dek . Sophie Love
olmadı. Can sıkıntısı içinde dudağını ısırmaya başladı. Isıtma sistemi, elektrik ve su yoktu. Bu evde başka nelerle karşılaşacaktı?
Evin içinde dolandı, suyu, elektriği ve gazı açabileceği anahtar ve kolları bulmaya çalışıyordu. Sigorta kutusunu merdivenlerin altındaki bölmede buldu ama sigortaları açıp kapatmak hiçbir işe yaramıyordu. Kazanın bodrum katında olduğunu hatırladı ama oraya fenersiz inmenin düşüncesi bile içini korkuyla doldurmuştu. Bir fenere veya muma ihtiyacı vardı ama böyle bir şeyin terk edilmiş bir evde bulunmayacağını da biliyordu. Yine de mutfak çekmecelerini kontrol etti ama bunlar çatal bıçakla doluydu.
Panik Emily’nin göğsünü doldurmaya başlamıştı, kendini düşünmeye zorladı. Eskiden, ailesiyle birlikte geçirdiği zamanları düşünmeye çalıştı. Babasının kış aylarında evi ısıtmak için getirilen gaz için nasıl hazırlık yaptığını hatırladı. Bomboş evi ısıtmaya çalışmak, buna para dökmek annesini deliye döndürürdü çünkü gaz çok pahalıydı. Ama Emily’nin babası boruları ılık tutabilmek için ısıtılması gerektiği konusunda ısrar ediyordu.
Emily, evi ısıtmak için gaz getirtmesi gerektiğinin farkına varmıştı. Ama telefonu çekmiyordu ve bunu nasıl yapabileceğine dair hiçbir fikri yoktu.
Bütün bunlar olurken kapı çalındı. Bir el, ağır ağır, istikrarlı ve düşünceli bir şekilde kapıyı tıklatıyordu, ses boş koridorlarda yankılanıyordu.
Emily dona kaldı, bir anda göğsünde olabilecek ihtimalleri hissetti. Bu saatte, bu karın altında kapıyı kim çalıyor olabilirdi?
Mutfaktan çıktı ve koridorun döşemeleri üzerinden çıplak ayakları sayesinde sessizce geçti. Elini kapı kulpunu üzerinde asılı halde tuttu, bir saniyelik bir tereddütten sonra kendine gelmeyi becerdi ve kapıyı açtı.
Kareli ceketi, üzerine kar taneleri düşmüş, çenesine kadar uzanan koyu renkli sakallarıyla bir adam karşısında duruyordu. Emily bu adamı bir oduncuya veya kırmızı başlıklı kızın hikayesindeki avcıya benzetmeden edemiyordu. Kesinlikle onun tipi değildi ama o havalı mavi gözlerinde, hatları belirgin çenesindeki kirli sakallarında bir güzellik vardı ve Emily ona karşı hissettiği çekimin gücü karşısında şaşırmıştı.
“Yardımcı olabileceğim bir şey var mı?” diye sordu Emily.
Adam gözlerini kıstı ve onu süzdü. “Ben Daniel,” dedi. Elini sıkmak için Emily’ye doğru uzattı. Emily onun elini sıktı, ellerindeki sertliği hissetmişti. “Sen kimsin?”
“Emily,” diye cevap verdi, bir anda kendi kalp atışlarını hissedebildiğini fark etti. “Babam bu evin sahibi. Ben hafta sonu için geldim.”
Daniel’in gözleri daha da kısıldı. “Ev sahibi yirmi yıldır buraya gelmiyor. Buraya gelebilmek için izin aldın mı?”
Ses tonu sertti, hatta biraz düşmancaydı ve Emily biraz geri çekildi.
“Hayır,” dedi, garipsemişti, hayatındaki en acı verici tecrübeyi, babasının ortadan kayboluşunu hatırlamaktan biraz rahatsız olmuştu. Aynı zamanda adamın sesindeki tokluk ve sertlik de onu şaşırtmıştı. “İstediğim gibi gelip gidebilmek için onun rızasını aldım. Bundan size ne ki?” Onun sert ses tonuna karşılık kendininkini takınmıştı.
“Ben buraya bakıyorum,” diye karşılık verdi. “müştemilatta kalıyorum.”
“Burada mı kalıyorsun?” dedi Emily üzülerek. Babasının eski evinde huzur dolu bir hafta sonu geçirme hayalleri gözlerinin önünde param parça oluyordu. “Ama ben bu hafta sonu yalnız olmak istemiştim.”
“Evet, pekala ben de,” diye karşılık verdi Daniel. “İnsanların habersizce gelmesine alışık değilim.” Onun omuzlarının üzerinden evin içine şüphe dolu bakışlar attı. “Evle istedikleri gibi oynamalarına da.”
Emily kollarını bağladı. “Evle oynadığımı nereden çıkardın?”
Daniel kaşlarından birini kaldırarak cevap verdi. “Eh yani eğer bütün hafta sonu boyunca soğuk ve karanlık bir evde kalmayı planlamadıysan yapılması gereken bazı şeyleri yaptığını düşündüm. Kazanı çalıştırmak, boruları temizlemek, bunun gibi şeyler.”
Emily’nin sert tavırlarının yerini utangaçlık almıştı. Kıpkırmızı oldu.
“Kazanı çalıştıramadın, değil mi?” diye yanıt verdi Daniel. Daniel’in dudaklarında bir gülümseme belirdi. Emily’nin karşı karşıya olduğu nahoş durum biraz da olsa hoşuna gitmiş gibi görünüyordu.
Saygınlığını korumak adına, biraz da kibirli şekilde “Henüz bunları yapabilmek gibi bir şansım olmadı.” diye cevapladı.
“Sana göstermemi ister misin?” diye sordu, neredeyse uyuşukça sorulmuş bir soru denebilirdi. Sanki bunu yapmak onun için hiç de zor olmayacak gibi.
“Gösterebilir misin?” diye sordu Emily. Bu yardım teklifi onu birazcık şaşırtmış ve kafasını karıştırmıştı.
Girişteki paspasın üzerine doğru adım attı. Ceketinin üstündeki kar taneleri koridora doğru düşüşüyor, minik bir kar fırtınası yaratıyorlardı.
Umursamazcasına omuz silktikten sonra “Senin bir şeyleri kırmandansa kendim yapmayı tercih ederim,” diye açıklama yaptı.
Emily, açık olan ön kapının dışında yağan karın daha çok ciddi bir kar fırtınasına dönüştüğünü fark etti. Kabul etmek istemese de Daniel’in çıkagelmiş olması onun son derece memnun etmişti. Böyle bir şey olmasaydı gece donarak ölebilirdi.
Kapıyı kapattı ve birlikte koridorun sonunda bodrum katına inen kapının başına kadar yürümüşlerdi. Daniel hazırlıklı gelmişti. Bir fener çıkardı ve bodruma inen merdivenlere tuttu. Emily onu takip etti, belirsizliğe doğru indikleri sırada karanlık ve her tarafı sarmış olan örümcek ağları onu biraz korkutuyordu. Bu eski bodrum katı onu küçükken de korkuturdu ve oraya sadece çok nadiren inerdi. Burası eski tarz makineler ve evin işlemesini sağlayan mekanik şeylerle doluydu. Bunları gördüğü an bunun kendisini aştığını düşündü ve bir kez daha buraya neden geldiğini sorgulamasına neden oldu.
Neyse ki Daniel birkaç saniye içerisinde, sanki dünyanın en kolay işiymiş gibi kazanı çalıştırmayı becerdi. Emily, buraya gelişinin sebebi özgürlüğünü geri kazanabilmek olmasına rağmen, ona yardım edecek bir adama ihtiyaç duyuyor olmaktan biraz üzgün ve kızgındı. Tam bu sırada, Daniel’in köşeli ve sert çekiciliğinden ve ona karşı hissettiği inkar edilemez çekim kuvvetine rağmen hemen evi terk etmesine ihtiyacı olduğunu fark etti. Kendini keşif yolculuğu; o, evdeyken olacak bir şey değildi. Aynı arazide bulunmak yeterince kötüydü.
Kazanla işleri bittikten sonra ikisi de bodrum katından çıktılar. O pis kokulu ve nemli yerden tekrar evin ana bölümlerine dönmek Emily’yi rahatlatmıştı. Daniel koridorda, mutfağa doğru ilerledi ve Emily’de onun peşinden gitti. Boruları açmak için hemen işe koyuldu.
“Evi bütün kış boyunca ısıtmaya hazır mısın? diye seslendi tezgahın altından. “Çünkü, öbür türlü donarlar.”
“Ben sadece hafta sonu kalacağım.” diye yanıtladı Emily.
Daniel tezgahın altından çıktı ve ayağa kalktı, saçları her yöne dağılmıştı. “Bunun gibi eski bir evle çok uğraşmamalısın.” dedi ve başını salladı.
Ama her şeye rağmen su sorununu çözmüştü.
“Ee, sıcaklığı hissedemiyorum?” Daniel işini bitirir bitirmez sormuştu. Kazan çalışmaya başlamıştı,