Uzun Lafın Kısası. Graeme Donald
başparmağın eni yerine ucundan orta boğumdaki kıvrıma kadar olan kısmına eşit kabul edilmiştir. Bu da İngiliz inçinin 1,312’sine (3,3 cm) eşitti. Aslında 1799’da siyasi sınırların ötesine geçen tek tip bir standart oluşturmaya istekli Fransızlar çoğu millet tarafından büyük bir hevesle kucaklanan metrik sistemi buluncaya kadar bir inçin uzunluğu bulunduğunuz yerle çok yakından ilgiliydi.
Napoleon Bonaparte
Ölçü birimini, üzerinde çalıştığınız inç değerinin katlarına göre daha uzun birimlere yükseltirken bu sorunlar da doğal olarak gittikçe büyümüştür. Metrik sistem öncesi Fransa’da inç, bir İngiliz inçinin 1,06’sıydı (2,69 cm). Bu fark I. Napolyon’un (1769-1821) kısa boylu olduğu söylentisine sebebiyet vermiştir. Boyu Fransız imparatorluk ölçeğinde 5 fit 2 inç (1,57 m) olarak verilmiştir ve o zamanlar Manş Denizi’nin İngiliz kısmından çok az kişi bunun yaklaşık olarak 5 fit 7 inçe (1,70 m) eşit olduğunu fark etmiştir. O günlerde insanlar genel olarak bugün olduğundan daha kısaydı. Örneğin Amiral Nelson yalnızca 5 fit 5 inçken (1,65 m) ortalama bir Fransız erkeği yaklaşık 5 fit 4 inç (1,62 m) boylarındaydı. Fakat elbette ki Napolyon Fransız değildi, Napoleone di Buonaparte ismiyle doğan bir Korsikalı-İtalyan’dı.
Farklı ülkelerin fit ve inç uzunlukları için farklı karşılıklar belirlemesi birçok kez sadece öfkeye ve kafa karışıklığına hizmet etmişken, on yedinci yüzyıl İsveç’inde bir savaş gemisini gerçekten batırmış ve mürettebatını da öldürmüştür.
İsveç 1628’de zamanının en güçlü savaş gemisi sayılan 64 toplu Vasa’yı denize indirmiştir. Ancak henüz kıyıdan 1300 m / 0,8 deniz mili kadar uzaklaşmışken geminin batması ve birçok can kaybına sebep olmasıyla kalabalığın tezahüratları dehşet çığlıklarına dönüşmüştür. 1961’de yeniden su yüzeyine çıkarıldığında sorun tespit edilmiştir: Gemi, iskele tarafında sancak tarafında olduğundan daha kalın ve uzundu, bu ölümcül simetri eksikliği de batmasına sebep olmuştu.
Bazı tersane işçilerinin aletleri hâlâ gemideydi ve görünüşe bakılırsa iskele kısmında çalışan İsveçli ekip, ülkelerinin 1863 öncesi fit ve inçlerini kullanırken sancak tarafında çalışan Hollandalı işçiler kendi Amsterdam fit ölçülerini (on bir İsveç inçinden biraz kısa bir ölçü) kullanmışlardı.
HAVA VE YAĞMUR
Atmosferik basınç, 1643’te İtalyan Evangelista Torricelli (1608-47) tarafından tasarlanan barometreyle, hâlâ inç cıva cinsinden ölçülmektedir.
Bir cıva haznesinde baş aşağı duran basit bir tüp hâlâ en hassas barometre olarak kabul edilmektedir. Hazne üzerinde artan basınç daha fazla sıvı metali tüpe doğru iterek daha yüksek bir okuma değeri elde edilmesini sağlamaktadır. Bir atmosferin inç kareye isabet eden libre cinsinden basıncı deniz seviyesinde 14,7’ye eşittir, bu da 29,93 inç cıvayı göstermektedir.
Yağış miktarı da inç cinsinden ölçülmektedir, ancak bu rakamlar fena halde akıl karıştırıcı olabilmektedir. Yakın geçmişte yirmi dört saatlik bir zaman diliminde görülen en fazla yağış, 15 ve 16 Mart 1952’de La Réunion’a düşen 73,62 inçlik (187 cm) yağmurdu. Fakat bu durum adanın altı fitten (1,8 m) fazla suyla örtüldüğü anlamına gelmiyordu.
Standart yağışölçer, bir toplama hunisi ve huninin beslediği çapının onda biri kalibre edilmiş bir tüpten oluşmaktadır. Bu onda birlik oran en hafif yağmurun bile hunide toplanıp toplama tüpünde okunabilir bir değer ortaya çıkarabileceği anlamına gelir ancak bu değer daima ona bölünerek okunmalıdır.
Bu durum, La Réunion’u basan suyun miktarının daha az etkileyici ancak daha gerçekçi olan 7,36 inçlik (18,7 cm) değerde olduğunu gösterir ki bu bile adanın 970 mil kare (2512 km² ) olan alanına ciddi miktarda yağmur suyu düştüğü anlamına gelmektedir.
HAYALİ İNÇ
Simyaya ve paranormale takıntılı İngiliz fizikçi ve matematikçi Isaac Newton (1643-1727) dahil olmak üzere kendinden öncekilerin asılsız spekülasyonlarından ilham alan İskoç Kraliyet Astronomu Charles Piazzi Smyth (1819-1900), 1870’lerin büyük bir kısmını Mısır’da, piramitlerin dünyanın boyutlarını ve belirli gökcisimleri arasındaki mesafeleri yansıtmak için inşa edilen devasa aletler olduğunu kanıtlamaya çalışmakla geçirmiştir.
Smyth, İncil’deki göndermelerden İbrani kölelerin orada olduğuna ve inşaatta ana birim olarak kutsal İbrani kübitinin kullanılmış olması gerektiğine dair yanlış bir sonuca varmıştır. Eh, bu onun ilk hatası olmuştur. Mısır piramitlerinin inşasında, köle olsun ya da olmasın tek bir İsrailli bile yer almamıştır; işgücü tamamen Mısırlılardan oluşmuştur.
Smyth piramitlerin büyük taş yığınlarından daha fazlası olduğunu kanıtlama konusunda son derece kararlıdır. Kutsal İbrani kübitinin her biri 1,00106 standart İngiliz inçine eşit olan yirmi beş kutsal inçten oluşması gerektiği hükmüne vardıktan sonra yapıların her yönünü ölçmüştür. Daha önce yaptığı tüm ölçümleri anlamlandırmak için bu tersten gitme mantığını kullanmak, en azından Smyth’e göre, her şeyin netleştiği anlamına gelmekteydi.
Smyth’in belirlediği şekliyle Büyük Piramit’in gerçek çevre uzunluğu 36.524,2 kutsal piramit inçi veya yıl içindeki güneş günü sayısının yüz katı olarak ölçülmüştür. Kutsal kübit sayısına geri dönmek için Büyük Piramit’in herhangi bir tarafının yüksekliğindeki kutsal inç sayısını yirmi beşe bölünce sonuç 365,242 olmaktaydı. Smyth bunun üzerine dünyanın kutupsal çevresinin tam olarak 250.000.000 kutsal piramit inçi olduğunu fark etmiştir.
Bu türden çok daha fazla saçmalığa ve piramitlerin evreni ölçmek için inşa edilen kutsal araçlar olduğu teorilerine katılan insanlar hâlâ bulunmaktadır. 1883’te ünlü Eski Mısır bilimcisi William Flinders Petrie (1853-1942) Smyth’in ölçümlerinin son derece yanlış olduğunu ortaya koymuş, Büyük Piramit’in aslında onun ölçtüğünden birkaç fit daha kısa ve tüm bunlar hesaba katılınca da Smyth’in kutsal kübit ve inçinin tamamen saçmalık olduğunu şüpheye yer bırakmayacak şekilde kanıtlamıştır. Buna rağmen piramit bilimcilerin sürü psikolojisi devam etmektedir.
FİT
Fit9 ölçüsünün 0,3048 m’ye eşit, sabit bir ölçü olacağı ve her biri 25,4 mm’ye denk on iki inçten oluşacağı şeklinde uluslararası bir anlaşma yalnızca 1959’dan beri mevcuttur. Bundan öncesiyse tam bir keşmekeştir.
Tarihsel açıdan bu ölçüm bir insan ayağının, genellikle zamanın hükümdarının ya da kralının ayak uzunluğuna eşittir. Ancak ortalama bir erkek ayağının söz konusu erkeğin boyunun yaklaşık olarak altıda biri uzunluğunda olmasından ötürü fit ölçü birimi de farklı ırkların ortalama boy uzunluğuna göre ülkeden ülkeye değişmiştir. Eski Yunanlar ve Romalılar fiti temel bir ölçü birimi olarak kullanmışlardır. Ancak Eski Yunanların ayakları daha büyük olduğu için bir fit ölçüsü 302 mm’ye eşitken, Romalıların ayakları daha küçük olduğu için ölçüleri de 295,7 mm’ydi veya mevcut standart ölçümün yaklaşık yüzde 97’si kadardı.
Bu, en azından Roma şehrinde kullanılan standart fit ölçüsüydü. Roma eyaletlerinde çoğunluk, daha büyük olan ve aslında Nero Claudius Drusus’dan (MÖ 38-9) çok daha önce kullanımda olan 334 mm’lik “pes Drusianus”u kullanmayı tercih etmiştir. Roma şehri içindeki
9