Uzun Lafın Kısası. Graeme Donald
St. George Kilisesi’nin dışında bir noktanın sıfır noktası olarak kabul edilmesini hüküm vermiştir. Ancak bu konu Londra’ya gelince belirsizleşir çünkü ortak herhangi bir sıfır noktası olmayan tek Avrupa başkenti burasıdır.
Bazı Londra ajansları eski Charing Cross mevkisini referans noktası olarak kabul etmektedir. Bu yer artık Londra’dan bütün mesafelerin ölçüldüğü nokta olduğunu belirten bir levhaya sahip Trafalgar Meydanı’ndaki I. Charles (1600-49) heykeliyle işaretlenmiştir. Diğerleri Cannon caddesindeki antik bir monolit olan Londra Taşı’nın konumunu kullanırken gelenekçiler ise çan sesleriyle ünlü St. Maryle Bow Kilisesi’nin eşiğini dikkate alırlar. Birleşik Krallık’taki şehirler, kendi belediye binalarından Londra’nın Batı Yakası’ndaki Postane Kulesi’ne (günümüzde BT Tower) olan mesafeleri vererek eski postane sistemini onaylamaktadır.
Açıkçası yukarıdaki referans noktalarının tümü birbirlerinin iki üç mil veya kilometre civarlarında yer almaktadır, ancak bulunduğumuz “uydular aracılığıyla tam konum belirme çağı”nda ve diğer Avrupa şehirlerinin gösterdiği çaba göz önüne alındığında, Londra ajanslarının belirli bir noktada hemfikir olup kendilerine bir pirinç levha yaptırabileceğini düşünmek işten bile değildir.
FURLONG, KULAÇ VE FERSAH
İki yüz yirmi yardaya (201 m) veya bir milin sekizde birine eşit olan furlong kelimesi Eski İngilizcede bir akre uzunluğunda sürülmüş toprağa verilen “uzun karık”17 (İng. long-furrow) isminin zamanla bozulmuş halidir. Uzun karıkta toprak 220 yarda uzunlukta, 22 yarda genişlikte (201 m x 20 m) sürülmüştür. Arazi boyunca toprağın kısa sürülmesinden kaynaklanan drenaj avantajlar bir yana, köylüyü bu şekilde sürmeye iten bir çift inatçı öküzü döndürmenin zorluğu olmuştur.
Bugün, at yarışı dünyasında olanlar dışında çok az kişi furlong ile ilgilenmektedir, ancak geçmişte Chicago ve Salt Lake City gibi şehirlerin adalarını ölçmek gibi önemli işlerde kullanılmıştır. Ayrıca İngilizlerin Burma’yla (günümüzde Myanmar) olan ilişkileri yüzünden bu ülkedeki yol işaretleri de hâlâ mesafeleri mil ve furlong bir arada olacak şekilde göstermektedir.
Kulaç da ismini “uzanmış kollarla” anlamına gelen bir başka eski terimden almakta ve bu şekilde tutulmuş kolların parmak uçları arasındaki mesafeye (altı fit / 182 cm) dayanmaktadır. Kolları birbirinden ayırma hareketi ip ölçmek veya sarmak için kullanışlı bir yöntem olduğu için çoğunlukla denizcilikte rağbet görmüştür. Özellikle ölçme sürecinde iskandil teline (ağırlaştırılmış halatlar su derinliğini ölçmek için kullanılırdı) atılan düğümler derinliği ifade etme biçimi olarak kullanılmıştır.
Kimilerinin iyi bildiği üzere, Mississippi nehir tekneleri bir zamanlar sadece üç düğümlü bir iskandil teli kullanmışlardır (üst belirteç, ikinci belirteç ve alt belirteç) ve iki kulaçlık mesafeyi gösteren ortadaki belirteç, Amerikalı mizah yazarı Samuel Langhorne Clemens (1835-1910) tarafından takma ad olarak kullanılmıştır.18
Denizde defin söz konusu olduğunda ise Deniz Kuvvetleri Komutanlığı cesedin ağırlaştırılmasını ve altı kulaçtan derin olmayan suya “gömülmesini” emretmektedir. Denizcilerin altı kulaç derine gömmekten bahsedişleri tecrübesiz denizcilerin kafasını karıştırıp toprağa defnetme işlemlerinin de altı fit derinliğindeki mezarlarda olması gerektiği yanılgısına yol açmıştır. Aslına bakıldığında ise Birleşik Krallık’ın tek şartı tabutun üstünden mezarın ağzına iki fitten (61 cm) daha az mesafe olmaması gerektiğidir.
Fersah, belirli bir mesafe olarak değil bir kişinin bir saat içinde yürüyebileceği mesafe olarak ortaya çıktığı için ayrı bir muammadır. Doğal olarak bu durum, bir fersahın kişinin yaşına, formda olma seviyesine ve söz konusu araziye bağlı olarak değişeceği anlamına gelmektedir. Bununla birlikte bir fersah genel olarak karada üç mile (5 km’den biraz daha az), denizde üç deniz miline (5,5 km) eşdeğer kabul edilmektedir.
Fransa’da bir fersah dört kilometreydi (yaklaşık 2½ mil), ancak hiçbir deniz o kadar derin olmadığı için Jules Verne’in Denizler Altında Yirmi Bin Fersah (1870) başlığının imkânsız olduğunu söylemekten hoşlanan kişiler olmuştur. Bu kişilerin şunun farkına varması gerekir ki Verne’in başlığı aslında ulaşılan derinlikle değil, alınan mesafeyle ilgilidir. Fakat bu başlığın ve Alfred Lort Tennyson’ın (1809-92) Hafif Süvari Alayının Hücumu (1854) şiirinde süvarilerin “yarım fersah ileri” gitmesi dışında bu terim, günümüzde nadiren duyulmaktadır.
GUNTER ÖLÇME ZİNCİRİ VE KRİKET SAHASI
Araziden odun yığınlarına kadar her şeyi ölçmek için belirli uzunlukta kesilmiş ipler ve teller kullanılmıştır. Bu sebeple 8 fit uzunluğa 4 fit genişlik ve derinlikte (2,4 m uzunluk x 1,2 m genişlik ve derinlik) olması gereken bir bağ odun, diğer iki boyutunu kontrol etmek için ikiye katlanabilen sekiz fit (2,4 m) uzunluğunda bir sicimle veya bağla ölçülmüştür. Fakat ip esneyebilirdi ve üçkâğıtçılar için de iplerini kısaltıp kestikleri ucu yeniden bağlamak kolay bir işti. Bu tür sahtekârlıkları engellemek için 1620’de İngiliz din adamı ve bilgin Edmund Gunter (1581-1626) bir uçtan diğer uca yirmi iki yarda (20 metreden biraz fazla) uzunluğunu verecek, her biri 7,92 inçten (201 mm) oluşan yüz adet ataş benzeri bağlantıdan oluşan bir zincir ortaya çıkarmıştır.
Gunter ölçme zinciri genel olarak zemin etüdü ve arazi ölçümünde standart hale gelmiştir, bu sebeple kriket oyununun ortaya çıktığı İngiltere’nin kırsal bölgelerinde köyün kriket sahasını düzenlemek için (kriket kale kazıkları arasındaki mesafe halen yirmi iki yardadır) bu ölçünün kullanması muhtemelen kaçınılmaz olmuştur. Ölçme zinciri ayrıca, hedefin arka desteği ile okçunun bu hedeften yirmi yardalık mesafede durduğu atış çizgisi arasını ölçerek, okçuluk sahalarını düzenlemek için de kullanılmıştır. Bu ölçü günümüzde kapalı alan uygulamaları için standart mesafedir.
Bir mil için seksen tane eğilmez ve esnemeyen zincir kullanan Gunter’ın icadı, on dokuzuncu yüzyıl demiryollarını planlamak ve düzenlemek için idealdi. İlk kısmı 2003 yılında açılan Manş Tüneli Yüksek Hızlı Tren Hattı’nın planlanmasında da bu icadın üstlendiği rol büyük olmuştur. Projenin planlarının tümü başlıca ölçü birimi olarak ölçme zincirinden bahsetmektedir ve günümüzde Birleşik Krallık trenlerinde seyahat edenler hâlâ başkent terminaline yüz otuz dört mil ve altmış üç ölçme zinciri olduğunu gösteren “Londra’ya 134/63” gibi mesafe işaretlerini görebilmektedirler.
MİL
Muhtemelen İngiltere’de kullanılan ilk metrik ölçü birimi olan mil, bir lejyonerin bin (veya Latincede mille) uygun adımının ölçüsü olarak ilk kez antik Romalılar tarafından buraya getirilmiştir. Bilinmeyen bir bölgeden geçerken özel olarak oyulmuş bir çubuğu katedilen her bir mili işaretlemek üzere yere saplamak için adımları sayan yetkili bir subay olurdu. Günün yürüyüşünün sonunda, yolculuğun başlangıç noktasından itibaren kaç mil gidildiğini belirtmek için taş bir işaretleyici yerleştirilirdi. İşte mil taşı ifadesi de bu şekilde ortaya çıkmıştır.
Romalılar tarafından yerleştirilen ilk yerel mil taşları Appian Yolu boyunca dikilmiş ve düz yollar ağı genişledikçe şehrin merkez forumuna günümüzde kayıp durumda olan Altın Mil Taşı inşa edilmiştir. Böylece imparatorluktaki tüm mil taşları bu noktaya olan uzaklığı da vermiştir. Bu durum yalnızca “tüm yollar Roma’ya çıkar” inanışını yaratmakla kalmamış, 1923’te sıfır noktası
17
Karık: Toprakta sabanla açılan iz. (ç.n.)
18
Samuel Langhorne Clemens tarafından alınan takma ad “ikinci belirteç” anlamına gelen Mark Twain’dir. (ç.n.)