Yeryüzünün tarihi. Martin J. S. Rudwick
“İsa’dan önceki yıllar” (MÖ) işlenebiliyordu. Kronoloji üzerinde yapılan araştırmaları, sayısal doğruluk konusunda duyulan entelektüel açlık tetiklemişti. Bu istek çağın özelliğiydi ve kronoloji gibi projelerle sınırlı değildi. Doğabilimlerinde, örneğin Tycho Brahe ve Johannes Kepler gibi astronomların çalışmalarında daha da fazla göze çarpıyordu. İki araştırma türünde de sayısal doğruluğa her zamankinden daha çok değer veriliyordu.
Ancak kozmoloji gibi kronoloji de son derece tartışmalı bir araştırma türüydü. Olayların tarihli bir zaman çizelgesini çıkarmak, eksik, muğlak veya uyumsuz kayıtlar yüzünden oluşan sorunlarla doluydu. Kronoloji uzmanları hemen her noktada kayıtların güvenilir olup olmadığına ve kesintisiz bir zaman çizelgesinde nasıl birleştirilebileceğine karar vermek için bilimsel birikimlerini kullanmak zorunda kalıyorlardı.
Şekil 1.2. Kronoloji uzmanlarının dünya tarihlerini zamanlama şekilleri. Modern tarzda çizilen bu şekilde zaman soldan sağa doğru ilerlemektedir. “Jülyen dönemi” bilerek yapılmış yapay bir zaman çizelgesiydi ve geçmiş ya da gelecekteki her 7980 yıl, astronomik ve takvimsel etkenlerin birleşimiyle kendine özgü bir şekilde tanımlanabiliyordu. Referans olarak kullanılabilecek bir zaman ölçeği görevi görüyordu ve kronoloji uzmanları tarihte hesapladıkları Yaratılış, Nuh Tufanı, İsa’nın doğumu ve diğer belirleyici olayların veya “dönemlerin” yıllarını MÖ veya MS olarak veya Yaratılış’tan itibaren “Dünya Yılı” (Anni Mundi, AM) cinsinden işleyebiliyorlardı. Bu olaylar daha sonra, Yahudi-Hıristiyan perspektifinden, dünya tarihinin tamamı için “çağları” tanımlıyordu (I–VII). Bu şekil, Ussher’ın Annals kitabında yer alan şekilleri esas almaktadır ama başka kronoloji uzmanları tarafından hesaplananlar (bu ölçekte) çok farklı değildi. Kronoloji uzmanları geriye doğru gitmeye çalıştıkça ilgili tarihsel kayıt miktarı hızla azalmıştı: çubuklu grafik, yüzyıllara göre Ussher’ın çalışmasında kullanılan metinlerin sayısını göstermektedir. Ussher’ın Annals kitabı MÖ 4004’te başlayıp, MS 73’te bitiyordu.
Sonuç olarak, önemli bir olay önerisinde bulunan kaç tane kronoloji uzmanı varsa neredeyse o kadar rakip tarih vardı. Bu durum özellikle bizzat Yaratılış konusunda doğruydu. Ussher’ın MÖ 4004 tarihi, (bir araştırmaya göre) MÖ 4103 ile MÖ 3928 tarihleri arasında değişen zaman dilimi içinde yalnızca tek bir öneriydi. Örneğin, Scaliger MÖ 3949 tarihinde karar kılmıştı ve birçok özelliğinin yanı sıra hevesli bir kronoloji uzmanı olan Isaac Newton sonradan MÖ 3988’i tercih etmişti. Ussher da çoğu kronoloji uzmanı gibi bir konuda, yani sonbahar ekinoksundan sonraki ilk haftanın ilk gününün başlangıcı (Yahudi zamanlamasına göre alacakaranlıkta) konusunda gerçekten de çok kesin bir tarih önermişti. Bu tarih, Hıristiyan MÖ 4004 yılının Yahudi “Yeni Yıl” eşdeğeriydi. O dönemde, karmaşık takvimsel ve tarihsel kanıtlar, bize çok saçma görünse de bu tür bir hassasiyeti son derece saygın bir hedef haline getiriyordu.
Ussher’ın MÖ 4004 tarihinin bu konudaki öneriler arasında en bilinen tarih olması tamamen tarihsel bir rastlantıydı ve şimdi de en azından İngilizce konuşulan dünyada en dile düşmüş tarih haline geldi.
Şekil 1.3 Ussher’ın “MÖ 4004” tarihi ilk kez İncil’de yer almıştı: William Lloyd’un “Authorized” [Kral James] eserinin İngilizce çevirisinin 1701 baskısının giriş sayfasının bir bölümü, ilk veya altı günlük Yaratılış öyküsü Genesis kitabının başında bulunmaktadır. Burada (sağ üstte) Yaratılış tarihi dikkati çekmeden Milattan Önce 4004, Jülyen ölçeğine göre 0710, dünyanın kendisi ve diğer takvim verileri için 0001 olarak gösterilmektedir. Aynı sütunda ve aynı zamanda solda, İncil’in diğer bölümlerine yapılmış yüzlerce göndermenin ilk birkaç tanesi ile çeviride esas alınan Yunanca ve İbranice metinler hakkında notlar yer almaktadır. Bu, aslında okuyuculara kenar sütunlardaki tarihlerin de kutsal metnin parçası değil, editör notları olduğunu anlatmaya yetmeliydi ama çoğu zaman yetmemişti. Metnin ilk harfini süsleyen küçük resim, Genesis’teki ikinci Yaratılış öyküsü olan cennet bahçesinde Adem’le Havva’nın resmidir.
Ussher’ın ölümünden neredeyse yarım asır sonra bilgili bir İngiliz piskopos, 1611 yılında Ussher’ın kraliyet hamisinin yetkisiyle yayımlanan “Authorized” veya “King James” adıyla bilinen İngilizce İncil çevirisinin yeni baskısının kenarlarına yazdığı kendi editörlük notlarının arasına Ussher’ın tarihlerinden uzun bir dizi eklemişti. Ussher’ın tarihleri, alışkanlık veya tembellik yüzünden, kilise ve devlet tarafından resmen yetki verilmemesine rağmen sonraki İngilizce İncil baskılarında da yer alarak 18. yüzyıla ve 19. yüzyılın büyük bir kısmına kadar gelmişti. Örneğin Darwin ve onunla aynı dönemde yaşamış İngiliz meslektaşları, aile İncillerinin ilk sayfasında MÖ 4004 yazısını görerek büyümüştü. Birçok genç ve eğitimsiz okuyucu, editörün rolünü anlamadan, bu tarihin, kutsal metnin ayrılmaz bir parçası olduğunu varsaymış ve buna göre saygı göstermiş, hatta kutsamıştı. Ussher’i -tarihsel olduğu kadar bilimsel açıdan da çoktan hükümsüz kalmış- bütün tarihleri ancak 1885 yılında İncil’in yeni “revize edilmiş” baskısında sayfa kenarlarından çıkarılmıştı. Bu, Ussher’ın (ve Kral James’in) döneminden beri Yahudi ve Hıristiyan bilginlerin yaptığı büyük çaplı araştırmaların meyvesi olan metinlerin çok gelişmiş dilbilimsel ve tarihi anlayışını yansıtan ilk kapsamlı İngilizce çeviriydi. Gideon’lar tarafından otel odalarına konan İncillerin okuyucuları MÖ 4004 yılının etkisinden kurtulmak için daha da çok -20. yüzyılın sonlarına kadar- beklemek zorunda kaldılar. Oysa başka dillerdeki İncillerde genellikle kenarlarda tarih yoktu, yani İngilizce konuşulan ülkelerin dışındaki insanlar, asıl Yaratılış’ın tarihinin kutsal veya en azından dini yetkililer tarafından sabitlendiği şeklindeki bu korkunç yanılgıya maruz kalmamışlardı.
Dünya Tarihinin Dönemleri
Ancak Ussher’ın dönemine dönecek olursak, onun ve diğer kronoloji uzmanlarının dünya tarihindeki olayların kesin tarihlerini derleme konusundaki titiz çabaları, onlara göre çok daha önemli olan amaçlara ulaşmak için kullanılan araçlardı. Sayısal doğruluğun, nitelikli anlam çıkarmaya yardımcı olması hedefleniyordu. Kronoloji uzmanları, insanlık tarihinin genel şekline kesinlik kazandırmak istiyordu ve bunun için onu anlamlı dönemler dizisine bölmüşlerdi. Geleneksel tarih sistemi kullanılarak yılların MÖ ve MS olarak ayrıldığı asıl bölme yalnızca böyle bir ayrımdı, çünkü Canlanma öncesindeki eski insanlık dünyasını –Hıristiyan perspektifinden bakıldığında– o olayın ilk sonucuyla, yeni insanlık dünyasından radikal bir şekilde ayırıyordu.
Şekil 1.4 Ussher’ın Annals’ının en başında yer alan ve dünya tarihinin bu uzak noktasında tek güvenilir kaynak olduğuna inandığı Genesis metnine atıfta bulunarak Nuh Tufanı’nı anlatan bölümü. Tufan, Dünya yıllarında 1657 olarak tarihlendirilmiş (Şekil 1.1’de de olduğu gibi, soldaki sütun). Tufan sonrası ilk nesiller, Jülyen ve MÖ tarihlerle kaydedilmiş (sağdaki sütunlar, yine Şekil 1.1’de olduğu gibi). Ussher ve diğer kronoloji uzmanları açısından, Tufan’ın dünyanın “İkinci Dönem”inin [Aetas Mundi Secunda] başlangıcını işaret etmesi de çok önemliydi. Yaratılış’ın ilk altı “gün”ü dışında, Tufan kutsal kitap tarihinde hem doğa dünyasını, hem de insanlığı en belirgin şekilde ilgilendiren olaydı. Bu durum onu, ilk insanlık tarihinin yeryüzünün kendi tarihiyle nasıl ilintili olabileceği konusunda sonradan