R.U.R. Rossum’un Evrensel Robotları. Karel Čapek
istiyorum ki işe aldı.”
DOMIN: “Satın aldı sevgili küçük hanım. Robotlar satın alınır.”
HELENA: “Çöpçü olarak aldık. Süpürürken görmüştüm. O kadar tuhaf, o kadar sessizler ki…”
DOMIN: “Siz benim sekreterimi gördünüz mü?”
HELENA: “Fark etmedim.”
DOMIN: (El çanını çalar.) “Biliyor musunuz, Rossum’un Evrensel Robotları Anonim Şirketi tekdüze mal üretmiyor. Daha narin ve daha kaba robotlarımız var. Daha iyi olanların ömrü belki yirmi sene olur.”
HELENA: “Sonra can mı veriyorlar?”
DOMIN: “Evet, yıpranıyorlar.”
(Sulla girer.)
DOMIN: “Sulla, kendinizi Küçük Hanım Glory’ye gösterin.”
HELENA: (Kalkar ve elini uzatır.) “Memnun oldum. Dünyadan uzak olmak galiba sizi üzüyor değil mi?”
SULLA: “Tanımıyorum, Küçük Hanım Glory. Oturun lütfen.”
HELENA: (oturur) “Nerelisiniz küçük hanım?”
SULLA: “Buradan, fabrikadan.”
HELENA: “Ah, burada mı doğdunuz?”
SULLA: “Evet, burada imal edildim.”
HELENA: (sıçrar) “Ne?”
DOMIN: (gülüyor) “Sulla insan değil küçük hanım, Sulla bir robottur.”
HELENA: “Lütfen affedin?”
DOMIN: (Sulla’nın omzuna elini koyar.) “Sulla kızmıyor. Küçük Hanım Glory, nasıl bir cilt yapıyoruz bir bakın. Yüzüne dokunun.”
HELENA: “Oh, hayır, hayır!”
DOMIN: “Bizden farklı bir maddeden yapılmış olduğunu anlamazsınız bile. Bakın sarışınlara özgü tipik tüyleri bile var. Sadece gözler birazcık… Ama saçları! Dönün Sulla!”
HELENA: “Yeter artık!”
DOMIN: “Sulla misafirimizle sohbet edin. Kendisi değerli bir misafirimizdir.”
SULLA: “Lütfen küçük hanım oturun.” (İkisi de oturur.) “Gemi seyahatiniz iyi geçti mi?”
HELENA: “Evet, ta… Tabii ki.”
SULLA: “Amelia Gemisi ile geri dönmeyin Küçük Hanım
Glory. Barometre basıncı büyük hızla 705’e düşüyor. Gemi
Pensylvania’yı bekleyin, çok iyi, çok güçlü bir gemi o.”
DOMIN: “Ne kadar güçlü?”
SULLA: “Saatte yirmi deniz mili hız. On iki ton yük kapasitesi.”
DOMIN: (gülüyor) “Yeter Sulla, yeter! Fransızca bilginizi gösterin bize.”
HELENA: “Siz Fransızca mı biliyorsunuz?”
SULLA: “Dört dil biliyorum. ‘Dear Sir! Monsieur! Geehrter Herr! Sayın beyefendi!’ diye yazıyorum.”
HELENA: (sıçrar) “Bunlar zırva! Siz şarlatansınız! Sulla robot değil, Sulla benim gibi bir kız! Sulla, bu utanç verici! Neden böyle bir komedi oynuyorsunuz?”
SULLA: “Ben bir robotum.”
HELENA: “Hayır, hayır, yalan söylüyorsunuz! Oh Sulla, affedin, biliyorum, onların reklamını yapmanız için sizi zorladılar! Sulla, siz benim gibi bir kızsınız değil mi? Söyleyin!”
DOMIN: “Üzgünüm Küçük Hanım Glory. Sulla bir robottur.”
HELENA: “Yalan söylüyorsunuz!”
DOMIN: (doğrulur) “Nasıl?” (El çanını çalar.) “Affedersiniz küçük hanım, o hâlde sizi ikna etmek zorundayım.”
(Marius girer.)
DOMIN: “Marius, Sulla’yı kesmeleri için ameliyathaneye götürün. Çabuk!”
HELENA: “Nereye?”
DOMIN: “Ameliyathane. Onu kestikleri zaman siz de gidip bakacaksınız.”
HELENA: “Gitmem!”
DOMIN: “Pardon, yalandan bahsediyordunuz…”
HELENA: “Siz onu öldürtmek mi istiyorsunuz?”
DOMIN: “Makineler öldürülmez.”
HELENA: (Sulla’yı kucaklar.) “Korkmayın Sulla sizi vermem! Söyleyin canım, herkes mi size bu kadar kaba davranıyor? Bunlara müsamaha göstermeyin, duyuyor musunuz? Göstermeyin, Sulla!”
SULLA: “Ben bir robotum.”
HELENA: “Bu önemli değil. Robotlar da bizim gibi iyi insanlar. Sulla, sizi kesmelerine izin verir miydiniz?”
SULLA: “Evet.”
HELENA: “Oh, ölümden korkmuyor musunuz?”
SULLA: “Tanımam, Küçük Hanım Glory.”
HELENA: “Sonra size ne olur biliyor musunuz?”
SULLA: “Evet, artık hareket edemezdim.”
HELENA: “Bu korkunç!”
DOMIN: “Marius, küçük hanıma ne olduğunuzu söyleyin.”
MARIUS: “Robot Marius.”
DOMIN: “Sulla’yı ameliyathaneye koyar mıydınız?”
MARIUS: “Evet.”
DOMIN: “Üzülür müydünüz?”
MARIUS: “Tanımam.”
DOMIN: “Ona ne olurdu?”
MARIUS: “Hareket etmezdi. Onu öğütücüye verirlerdi.”
DOMIN: “Bu ölümdür Marius. Ölümden korkuyor musunuz?”
MARIUS: “Hayır.”
DOMIN: “Gördünüz mü Küçük Hanım Glory? Robotlar hayata bağlı değiller. Niye olsunlar ki! Haz almıyorlar. Çimden daha değersizler.”
HELENA: “Oh, kesin şunu! En azından onları gönderin!”
DOMIN: “Marius, Sulla, gidebilirsiniz.”
(Sulla ve Marius çıkarlar.)
HELENA: “Korkunçlar! Bu yaptığınız çok çirkin bir şey!”
DOMIN: “Neden çirkin?”
HELENA: “Bilmiyorum… Neden, neden ismini Sulla koydunuz?”
DOMIN: “Kötü bir isim mi?”
HELENA: “Erkek adı. Sulla, Romalı bir komutandı.”
DOMIN: “Oh, Marius ve Sulla sevgililerdi diye düşündük.”
HELENA: “Hayır, Marius ile Sulla komutanlardı ve bilmem ne yılında birbirlerine karşı savaşıyorlardı.”
DOMIN: “Pencereye gelin. Ne görüyorsunuz?”
HELENA: “Duvar ustaları.”
DOMIN: “Bunlar robotlar. Bizim bütün işçilerimiz robotlardır. Ve şurada, aşağıda bir şey görüyor musunuz?”
HELENA: “Bir ofis.”
DOMIN: “Muhasebe… Ve orada…”
HELENA: “Birçok memur var.”
DOMIN: “Bunlar robotlar. Bizim tüm memurlarımız robotlardır. Ve fabrikayı gördüğünüzde…”
(O anda fabrika düdüğü ve sirenler çalmaya başlar.)
DOMIN: “Öğlen oldu. Robotlar işi