Japon Sanatı. James Jackson Jarves
p>James Jackson Jarves
Japon Sanatı
James Jackson Jarves Amerikalı bir yazar, sanat eleştirmeni ve koleksiyoncusudur. 1840 ve 1848 yılları arasında Hawaii’de yayımlanan ilk gazeteye editörlük yapmıştır. Amerika’ya döndükten sonra Amerika-Hawaii ilişkilerinde önemli rol oynamıştır. 1851 yılında Avrupa’ya gitmiş, çok geçmeden Floransa’ya yerleşerek sanat koleksiyonculuğuna başlamıştır.
Cemal Can Tarımcıoğlu, 1988 yılında Üsküdar’da doğdu. 2012’de İstanbul Üniversitesi tarih bölümünü felsefe yandal programıyla birlikte tamamladı. 2014’te ise askeri tarih alanında yüksek lisansını bitirdi. Aynı sene İstanbul Üniversitesi’nde yakınçağ tarihi alanında doktorasına başladı ancak 2018’in sonlarına doğru çeviri yapmaya başladıktan sonra doktorayı yarıda bıraktı. O tarihten itibaren kitap çevirileri yapmaya devam ediyor, ayrıca Marmara Üniversitesi’nde İngilizce öğretmenliği okuyor.
Ev Tanrılarının Pikniği. Ye-ma-no-te hon’dan alınmıştır.
Önsöz
Bu kısa kitap, okurlar için Japon sanatının bir özetini sunmaktadır. Yazarı içinse, birkaç yıllık çalışma ve deneyimle elde edilen, derinlemesine düşündükçe zamanla daha yoğun hale gelen fikir ve olguların bir özetidir. Yazarın amacı, üreticilerin tarihlerinin, adlarının, çeşitlerinin ve yerlerinin üstünkörü bir tanımını yapmak; özellikle koleksiyoncular için halihazırda ilginç ve yararlı ticari markaları, sanatçı ve zanaatkâr listelerini sunmak değildir. Bunu yapmak için, Çinceyi ve Japonya’nın iki yazılı dilini bilmenin yanı sıra, daha iyi nesnelerin çoğunda bulunan sayısız şifrenin ve yazıtın yapımcılarını veya üretim yerlerini ayırt etmek için özel bir çalışma yapmak gerekir. Genel bir eleştirmenin bu soruşturmayı yapacak zamanı yoktur. Ayrıca bu, yazarın gerçekçi ve istatistiksel olmaktan çok psikolojik ve estetik olan amacı için gerekli de değildir. Yazar, karakterin en yüksek hazzı herhangi bir sanatın mekanizmasından daha fazla verdiğine ve bilinmesinin daha kârlı olduğuna inanarak her türlü örtünün altındaki güzelliği ve hakikati tespit etmeyi arzulamaktadır. Ayrıca Japonlar teknik sırlarını büyük bir özenle korur. Sanatsal veya endüstriyel tekellerini kaybetmelerine yol açabilecek bilgiyi yazıya dökmeyeceklerdir. Çalışmalarından birinde açık bir şekilde şöyle yazmaktadır: “Vazoların boyanması ve yaldızlanması, açıklanmasına izin verilmeyen sırlardır.” Aynı şey onların eşsiz bronz, vernik vb. yapımı için de geçerlidir. Bir yabancının bunlara bakarken, her üreticinin takdir edeceği nedenlerden dolayı, doğru yola girmektense yanlış yönlendirilmesi daha olasıdır.
Hepimiz, nasıl ve nerede yapıldığını keşfetme merakımızı tatmin etmeden çok önce, ünlü II. Henri porseleninin (faïence d’Oiron) güzelliğine veya niteliğine hayran kalmıştık. İmalatının gizemi açığa çıkmamış olsaydı muhtemelen şimdi olduğundan daha fazla hayranlık duymaya devam ederdik çünkü bilinmeyen ve bilinemeyenin cazibesi, hassas düş güçlerindeki estetik ışıltısını istikrarlı bir şekilde artırırdı.
Doğu sanatının büyük bir kısmıyla ilgili benzer bir gizemin, Batılı zihinleri her zaman kuşatması olasıdır. Ne insani ne de materyalist hiçbir idealizm; tatlı meyvelerin çiçeklenmesi veya genç kızların yanağının hafif kızarması gibi, yukarıdaki duyuları yükselten bazı ince entelektüel özelliklerini kaybetmeden, bütünüyle gerçekçi ve analitik bir inceleme yapmayacaktır. Daha ziyade, yüce güzelliğin enerji döngüsüne anatomik bir bakış açısı sunar ve şehvet düşkünlüğüyle harekete geçen arzulardan daha üstün olanı önerir. Yazar, çanak çömlek cilalarına, bronz patinalarına, renklendirmenin ve maddenin sırlarına, icat çağlarına veya herhangi bir teknik bilgiye dair araştırmaları küçümsemeksizin, başkalarını da kendisi gibi tamamen estetik özelliklerin tadını çıkarmaya yönlendirmeye ve çeşitli zihinsel evrelerinin gelişmesini sağlayan karışık düşünceleri açığa çıkarmaya daha çok önem verir. Bu konulara hem inanç hem de duygular yönüyle hayrandır ve böyle olunmadığı sürece sanat üzerine herhangi bir biçimde yazmanın yararsız olmaktan daha kötü olacağına inanır. Yazarın arzusu, kuvvetli kalemlerin alanı olan söz sanatına veya derin kuramsallaştırmaya bulaşmadan doğrudan ve anlaşılır olmaktır. Konusunun temel ilkelerini ve gerçeklerini sunmakta oldukça açıktır. Böylece Japon sanatını sevenlerin daha iyi ve sistemli bir şekilde keyif almasını sağlarsa ve dahası okurlar Japon sanatını, kendisinin yaptığı gibi, içten bir şekilde benimserlerse dileği yerine gelmiş olacaktır.
Japon özel isimlerinin imlası, yazarlar arasında önemli ölçüde farklılık gösterir. Yazar, bu alanda en iyi otorite gibi görünenleri takip etmiştir. Tasvir edilen ya da işlenmiş nesneler esas olarak kendi mütevazı koleksiyonundan alınmıştır. Japon sanatı hakkında İngiliz ve Amerikan dergilerinde birkaç yıl önce yayımladığı birtakım yüzeysel yazılara gösterilen beklenmedik ilgi, konunun bu şekilde daha kapsamlı ele alınmasını sağlamıştır.
Not: Bu çalışmada sözü edilen başlıca bronz, fildişi, majolika, porselen ve diğer nesnelerin bazılarının doğru tasarımlarını vermek en içten dileğimdi. İtalya’da elimde olan bu tür araçları denedikten sonra çizimin fazla Avrupalılaştığını ve bu nedenle, bu tarzda ne kadar iyi yapılmış olursa olsun amacım için pratikte işe yaramaz olduğunu fark ettiğim için projeden vazgeçmek zorunda kaldım. Gerçek Japon vurgulaması söz konusu olduğunda, sanatsal olarak iyi ya da kötü olsun, nesnenin doğal yaşamı değişmez bir biçimde karartıldı ya da silindi. Belirli nesneler doğru bir şekilde verilmediği sürece, betimlemelerim pek çok kişiye aşırı hararetli bir hayalin saçmalıkları gibi görünebilir. Ancak dekoratif sanatın bazı dallarında yapamadığım şeyin, şimdi bahsedeceğim beyefendiler tarafından güzel bir şekilde uygulanacağını umuyordum. Liverpool’dan Audsley ve Bowes, Japonya’nın Seramik Sanatında bütün çalışmayı yüz elli şiline yayımlamıştır. Bu, söz konusu çekici el sanatının eski ve modern güzel örneklerinin tam renkli ve altın baskılı kromolitograflarını sunar. Ancak Parisli Burty’nin 21 Ağustos 1875 tarihli Londra “Akademi”sindeki eleştirisi doğruysa bu beyler bile hiçbir masraftan kaçınmamasına ve İngiliz ve Fransız sanatının kaynaklarından sonuna kadar yararlanmasına rağmen orijinal Japon işlerinin hakkını tam olarak vermiyor. M. Burty şöyle yazıyor: “Süsleme büyük bir titizlikle çizilmiş ancak figür çizimi daha az karakteristiktir. Ressamın, kendi ekolüyle yükselen güneş imparatorluğununki arasındaki farkı belirleyen tam da bu abartı noktasından korktuğu besbellidir.”
Kesinlikle öyle! Avrupalı kopyacının her daim başarısız olduğu şey, Japon sanatının incelikli bütünü olan tonların karakteristik anlamını ve teknik gücünü, tonlarını, saflığını ve berraklığını ortaya koymaktır. Renklerinin kaba, karışık olduğu ve çiziminin kendi eğitim sistemi ve tuhaf fantezileri tarafından engellendiği, bu konuda çok çeşitli ve yönlü cehaletinin kötüleştirildiği kesindir. Doğanın küçük biçimlerinden çizilen hareketli modeller, genel olarak özdeş olan Japon sanatçı ve işçi tarafından çok derin ama incelikle kavranır. Avrupalı rakiplerinin Japon dekoratif sanatını orijinalinin tarzı ve ruhu içinde yeniden üretmeye yönelik şimdiye kadar gördüğüm her çabası, yalnızca Asya ve Avrupa sanat eserinin teknik unsurları ve fikirleri arasında hâlâ aşılmaz bir uçurum olduğunu göstermeye hizmet ediyor. Nesnelerin bitişik olmaması deneyimsiz bir gözle her zaman hemen fark edilemez. Ancak en az sanatsal algıya sahip herhangi biri tarafından hemen fark edilebilir. Japon sanatçılarına bu kadar güzel bir konuda adil davranamazsak, halka açık müzelerde ve özel koleksiyonlarda görülebilecek en iyi eserlerinin testine tabi olarak, onların değerlerini kaydetmek için işi sözcüklere bırakmak daha iyidir.
Ancak yukarıdaki itirazlar kitap ve albümlerindeki tasarım ve kompozisyonların fotolitografi yoluyla yeniden üretimleri için sınırlı ölçüde geçerli olduğundan, genel olarak Japon tasarım sistemini grafiksel olarak göstermek bakımından eski ve yeni eserlerden alınmış yeterli çeşitlilikte Japon dekoratif, esprili ve açıklayıcı çizimlerin siyah beyaz tıpkıbasımlarını vermek için (nefis bir şekilde renklendirilmiş, narin kâğıtların sihirli yardımı ve bazı orijinal çizimlerin ustaca renklendirilmesi olmadan yapılabildiği kadarıyla) cömertçe onun yardımından yararlandım. Kabul edilmelidir ki estetik kişiliklerinin bir kısmı bu noktalara bağlı değildir. Bununla birlikte orijinallere erişimi olan amatörler, aksi halde gerçeğinin yerini tutacak bu yeniden üretimlerdeki