Cengiz Aytmatov 90 Yaşında Samsun'da. Анонимный автор
olunuz, değerli katılımcılar, hepinizi selamlıyorum. Kıymetli Samsun Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanı, değerli Ondokuz Mayıs Üniversitesi rektörü, değerli öğretim üyeleri, sevgili öğrenciler, saygı değer misafirler hepinize böyle bir toplantıya katıldığınız için sonsuz teşekkürler ediyorum. Ben de böyle bir bilimsel toplantıya Aytmatov ailesinin bir üyesi ve temsilcisi olarak katılmaktan onur duyuyorum. Ağabeyim yazar Cengiz Aytmatov’u anmak için düzenlenen bu toplantıya katkıda bulunanlara ailem adına teşekkür ediyorum, var olsunlar.
Bizim ailemiz Talas şehrindeki Kıtay boyundandır. Bütün Kırgızlar belli boylara mensuptur. Biz Kırgızlar bu boylar için uruu diyoruz. Kıtay boyu Kürküröö2 adlı akarsuyun vadisine yerleşmiştir. Bu akarsu Kırgızistan’la Kazakistan arasındadır. Zamanla bizim bağlı olduğumuz Kıtay boyu kendi arasında iki kola ayrılmış Töñtögör ve Kıyra. Biz Kıtay boyunun Töñtögör kolundanız.
1700’lü yıllarda Kazak komşuları Kırgızlara saldırarak onların ellerinden mallarını ve topraklarını alıyorlarmış. Bundan zarar gören Töñtögörlerin ileri gelenleri bir araya gelerek Kazakların mallarını yağmalamasına nasıl engel olabileceklerini kara kara düşünüyorlarmış. Bu konuyu konuşmak üzere sonunda bir kurultay toplamışlar. O toplantıya Töñtögörlerden yalnız bir kişi katılmamış. Orada yaşayan halk toplantıya katılmayıp toplantıya katılanlara yemek hazırlayan bu kişiye çok öfkelenmiş.
Talas’ta Köksay ve Aksay diye adlandırılan iki yer var. Savaşmak için Kırgızlar Köksay’da Kazaklar Aksay’da toplanıyor, savaş hazırlığı yapıyor ve iki cephe oluşturuyorlar. Birbirlerine kız alıp veren, akraba olan Kazaklarla Kırgızlardan herhangi birinin saldırıyı başlatmaya eli varmıyor ve karşılıklı olarak bekleşiyorlar. O zaman beyaz bir at üzerinde Töñtögörlerden o genç adam ortaya çıkıp iki tarafa sesleniyor “Bizler kardeşler ve akrabalarız. Dolayısıyla bizim paylaşamayacak hiçbir şeyimiz yok. Biz bugüne kadar aynı kışlada kışlayıp aynı yaylada birlikte yaylamadık mı? Biz bizimle iyi geçinen komşularla iyi geçiniriz, bize el kaldıran komşulara da aynı şekilde karşılık veririz.”
İki taraftan savaşmak üzere saf tutanlar o gencin sözleri üzerine mahçup olurlar. O zaman o beyaz atlı Töñtögör genç iki tarafın adamlarını hazırladığı sofralara davet eder. “Buyurun, sofralara, sofrada konuşalım” der. Sofralara birlikte oturan Kazaklarla Kırgızlar birbirleriyle barış içinde yaşamaya karar verirler. Bu genç adamın yalnızca yemekleri değil sözleri de tıpkı şeker gibi tatlıdır. Zamanla o yörede yaşayan Kazaklarla Kırgızlar arasında barışın sağlanmasına katkıda bulunan bu genç adamın gerçek adı unutulup yeni adı Şeker olarak halk arasında ünlenmiş, bu ünü yayılarak nesilden nesle aktarılmış ve efsaneye dönüşmüş…
Biz kan akıtmadan, savaşmadan halklar arasında barışı sağlayan Şeker atamızla her zaman gurur duyuyoruz. Şeker atamız dolayısıyla bizim köy Şeker olarak adlandırılır, mektebimizin adı da Şeker’dir. Burada yaşayanların tamamı Şekerliler olarak tanınır. Benim bunların tamamını size anlatmamın sebebi, bu yörenin Şeker atamızdan tevarüs eden insanî taraflarının Cengiz ağabeyime geçmiş olabileceğini düşünmemdir. ‘İnsan için esas olan her zaman insan olarak kalmasıdır’ düşüncesinde olan Cengiz ağabeyim 1986 yılında dünyadan önemli yazarların, sanatçıların ve fikir adamlarının katıldığı bir Isık Köl Forumu düzenlemiştir.3 Bu toplantı da Cengiz Aytmatov’un ‘İnsan nasıl insan olur?’ fikrine uygun bir faaliyettir. Ben bu konferansın başarılı geçeceğine yürekten inanıyorum. Bu inançla konferansı düzenleyenleri kutluyor ve katılımcıların tamamına başarılar diliyorum. Bu vesile ile bütün dinleyicileri Aytmatov ailesi adına yeniden selamlıyorum.
Cengiz Aytmatov’un Cemile ve Toprak Ana Adlı Yapıtlarına Ekofeminist Bir Yaklaşım
Zerrin Eren4
Özet: Hem eylemci (activist) bir akım hem de eleştirel bir kuram olan ekofeminizm, kadının ve doğanın erkek egemen toplum tarafından sömürüldüğünü ileri sürer. Ekofeministler hem savaşa hem de insanla insan, insanla insan olmayan varlıklar arasındaki ilişkilerin hiyerarşik yapılar olarak algılanmasına karşı çıkar; kadın-erkek eşitliğinin sağlanabilmesine ve sürdürülebilir bir çevre için; doğanın tahrip edilip yağmalanmasının önlenebilmesi için uğraşırlar.
Bu çalışmada Cengiz Aytmatov’un Cemile ve Toprak Ana adlı yapıtlarının ekofeminist bir yaklaşımla incelenmesi amaçlanmıştır.
Çalışmada, bu yapıtlarında yazarın, savaşın insan ve doğa üzerindeki yıkıcı etkilerini gözler önüne sermenin yanı sıra, liderlik özelliklerine sahip, kararlı, özgüvenli, güçlü ve akıllı kadınlar betimlediğini; yazarın insanların doğadaki insan dışındaki varlıklar olmadan yaşamlarını sürdüremeyeceklerini gösterirken, insanla insan, insanla insan olmayanlar arasındaki ilişkileri düzenleyen hiyerarşik yapıların olmadığı, insan olan olmayan bütün varlıkların eşit derecede değerli ve önemli oldukları bir toplum sunduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Aytmatov, Cemile, Toprak Ana, ekofeminizm, çevre, toplumsal cinsiyet
Abstract: Ecofeminism which is both an activist movement and a critical theory asserts that women and nature are exploited by patriarchal society. Ecofeminists oppose both war and the perception of the relations between human and human or between human and nonhuman as hierarchal structures; they strive for gender equality, environmental sustainability and for preventing devastation of nature.
This paper aims at an ecofeminist reading of Chinghiz Aytmatov’s Jamila and Mother Earth.
This study concludes that besides displaying the devastating effects of the war on human and nature, the writer depicts determined, self-confident, strong and clever women having leadership abilities. While illustrating that human cannot survive without nonhuman nature, he presents a society in which there are not any hierarchical structures organizing the relations between human-nonhuman or human-human, and humans and nonhumans are equally important and valuable in these works.
Key words: Aytmatov, Jamila, Mother Earth, ecofeminism, environment, gender.
Ekofeminizm terimi ilk kez Fransız feminist Francoise d’Eaubonne tarafından 1974 yılında kullanılmıştır. Bununla birlikte, bazı ekofeministler, 1970’lerde Hindistan’ın Himalayalar bölgesindeki köylü kadınların ormanlarını korumak için başlattıkları hareketi (Chipko Hareketi) ekofeminizmin başlangıcı olarak kabul ederler (Mack-Canty, 2004, s.168-169). Ekofeminizm kadının ve doğanın erkek egemenliği altında olduğu görüşünü savunur; başka bir deyişle, ekofeminizm erkek egemen toplumun kadına karşı tutumuyla doğaya karşı tutumu arasında bağ kurar ve hem kadının hem de doğanın erkek egemen toplum tarafından sömürüldüğünü ileri sürer. Bu nedenle ekofeministler bir yandan kadın ve erkek arasında eşitliğin sağlanması diğer yandan da sürdürülebilir bir çevre için, doğanın tahrip edilip yağmalanmaması için uğraşırlar.
Bu çalışmanın amacı, Cengiz Aytmatov’un Cemile ve Toprak Ana adlı yapıtlarında, okurlarına ekofeministlerin özlemini duydukları, kadın ve erkeğin eşit olduğu ve doğayla barışık yaşadıkları, insanlar arasında ya da insanla insan-olmayan arasında herhangi bir hiyerarşik yapının olmadığı; daha da önemlisi, insanın kendisinin de doğanın bir parçası olduğunu unutmadığı bir toplumun yaşantısını sunduğunu ortaya koymaktır.
Aytmatov’un her iki yapıtında da muhteşem doğa betimlemeleri dikkatimizi çeker; anlatılan hemen her olayda doğa da mutlaka
2
Kürküröö deresi Aytmatov’un Birinçi Mugalim (İlk Öğretmenim) adlı eserinde de geçmektedir. Hatta Aytmatov’un bu uzun hikâyesini Türkçeye çevirenler romandaki köyün adını Kürkürö ve Kurkuruğ şeklinde yorumlamışlardır.
3
1986 yılında Cengiz Aytmatov tarafından düzenlenen Işık Kol Forumu’na Türkiye’den Yaşar Kemal (2013) ile Ömer Zülfü Livaneli katılmıştır. Bu toplantıya dünyadan da birçok yazar, düşünce adamı ve sanatçı katılmıştır. Amerikalı yazarlar Arthur Miller, James Baldwin, Alvin Toffler; İngiliz yazar ve oyuncu Peter Ustinov; Fransız yazar Claude Simon, Habeşli ressam Afewerk Tekle; UNESCO temsilcisi Federico Mayor ve İtalyan bilim adamı Augusto Forti, Aytmatov’un 1986 yılında düzenlediği Issık Köl forumuna katılanlardan bazılarıdır.
4
Doç. Dr. OMÜ Eğitim Fakültesi Yabancı Diller Bölümü Öğretim Üyesi