Cengiz Aytmatov 90 Yaşında Samsun'da. Анонимный автор

Cengiz Aytmatov 90 Yaşında Samsun'da - Анонимный автор


Скачать книгу
çok iş vardır ancak köyde hasta ya da yaşlıların dışındaki tüm erkekler savaşa gitmiştir. Bir lider olarak çoğu zaman tatlı dille, bazen de otoriter davranmak zorunda kalarak kadınları, genç kızları ve çocukları daha çok çalışmaya ikna eder. Kaldırılan ürünlerin hepsi orduya gönderildiği için köyde açlık başlar. Tolgonay son derece akıllı, sorunlar karşısında pes etmeyen, tam tersine çareler düşünen bir kadındır. Açlığa çare olarak, anıza bırakılan küçük bir tarlayı ekip ürünü açlık çeken ailelere dağıtmayı planlar. Ancak bu Stalin’in kolhozlar için koyduğu kurala aykırıdır. Tolgonay “Canı cehenneme o kuralın!” (Aytmatov, 1963/2017, s.82) diyecek kadar cesur, doğru bildiğini savunan bir kadındır. Planını uygularsa sürgüne gönderilebileceğini bilmesine rağmen, bütün sorumluluğu üzerine alarak bölge merkezini ikna eder (Aytmatov, 1963/2017, s.82-3). Tolgonay gözüpek bir kadındır. Hem kolhozun saban çekecek üç atı çalındığında, hem de açlığı önlemek için ekecekleri tarlada kullanılmak üzere zorluklarla topladığı tohumluk buğdaylar çalındığında, gecenin karanlığında atının sırtına atlayıp hırsızların peşine düşmekten çekinmez. Tüm bunları yaparken kocasını ve oğullarını savaşta kaybeder ancak büyük acısını içine gömerek çalışmaya devam eder. Kadınsılık ve erkeksilik özellikleriyle ilgili özellikle Batı’da yapılan araştırmalar, liderliğin, otoriterliğin, aklın, cesaretin, sorumluluk almanın, doğru bildiklerini savunabilmenin ve gözü pekliğin erkeklerde var olan (Lueptow, Garovich ve Lueptow,1995, s. 519; Bem, 1974, s. 156; Broverman, Broverman, Clarkson, Rosenkrantz ve Vogel, 1970, s.3) özellikler olarak kabul edildiğini, kadınlarınsa uysal ve duygusal olarak (Basow,1992, s.4) tanımlandığını ortaya koymuştur. Bu kabullerse kadınların erkeklerin egemenliği altında yaşamasının gerekçesi olarak kullanılmıştır. Aytmatov bu yapıtlarında akıl, cesaret, liderlik gibi özelliklerin yalnızca erkeklere değil, tüm insanlara ait olduğunu; bu özelliklere erkekler kadar, kadınların da sahip olduğuna dikkat çekmiştir. Dahası, Cemile’nin ilk kez 1958, Toprak Ana’nın ise 1963 yılında yayımlandığı; yukarıda Batı’nın kadınsılık ve erkeksilik kalıp yargıları ile ilgili gönderme yapılan çalışmalardan ikisinin 1970’lerde yapıldığı; 1995’de yürütülen ve Batı toplumlarında cinsiyet kalıp yargılarının durağanlığına vurgu yapılan (Lueptow, Garovich ve Lueptow, s. 515) çalışmada ise, “otoriterlik, atletik yapıya sahip olmak, saldırganlık, hükmetmek, rekabetçilik, gözü peklik, özgüven, kararlılık” sıfatlarının hala “erkeksiliği temsil ettiği”nin (Lueptow, Garovich ve Lueptow,1995, s. 519) ortaya koyulduğu göz önüne alındığında, Aytmatov’un Cemile ve Toprak Ana’da okurlarına sunduğu kadın karakterlerin özelliklerinin Batı toplumlarının cinsiyet kalıp yargılarının ne denli ilerisinde olduğu ortaya çıkar. Bunun nedenin ise, bir düşün adamı olarak Aytmatov’un kadın-erkek eşitliğine olan inancı olduğunu söyleyebiliriz.

      Nitekim, Toprak Ana’da, Cenşenkul adlı bir erkek karakterin varlığı da bu görüşlerimizi doğrular niteliktedir. Yazar bir yandan Tolgonay’ın toprağı için, insanlar için canla başla çalıştığını gözler önüne sererken, diğer yandan da asker kaçağı Cenşenkul’un toprağı sürecek atları, ekilecek tohumları çaldığını göstererek, kadın ve erkek değil, çeşit çeşit insan olduğunu ortaya koyar. Tıpkı bize Tolgonay’ın ağzından seslendiği gibi: “Halk bir denizdir, derin yeri de vardır, sığ yeri de…” (Aytmatov, 1963/2017, s.42). Böylelikle Aytmatov’un insanları kadın ve erkek olarak ikiye ayırmanın yanlışlığını işaret ettiğini; okurlarına karşılarındaki kişilerin gerçek kişiliklerini görmelerini engelleyen kalıp yargılarından sıyrılarak, herkesin kendine özgü özellikleri olan bir birey olduğunu kabul etmelerini anıştırdığını söyleyebiliriz.

      Yazarın her iki yapıtında da kadına değer vermeyen erkekler vardır: Cemile’de Cemile’nin kocası Sadık ve aynı köyden Osman, Toprak Ana’da çoban. Cemile askerdeki kocasından mektup bekler ancak Sadık yalnızca mektubun sonunda selam söyler Cemile’ye. Cemile bu duruma üzülse de sesini çıkarmaz. Köye dönmesine kısa bir süre kala, kendisiyle aynı hastanede kalan köylüsü Kerim’in isteği üzerine Cemile’ye mektup yazar. Ancak artık çok geçtir çünkü Cemile Danyar’a âşıktır ve onunla kaçar. Anlatıcı, bir gün Sadık’ın sarhoşken söylediği şu sözleri işitir: “Gitmekle iyi etti, nasıl olsa bir yerlerde geberip kalacak! Biz sağ iken karı mı bulunmaz! Altın saçlı bir kadın bile en aşağı bir erkekten daha aşağıdır” (Aytmatov, 1958/2011, s.64). Anlatıcı, Sadık’ın bu sözlerine rağmen Cemile’nin kaçışına çok üzüldüğünü söyler (Aytmatov, 1958/2011, s.64). Aytmatov, kadını aşağılayan bir adamı, kaybetmeye, üzüntü çekmeye mahkûm eder. Sadık’ın yokluğunda Cemile’ye sarkıntılık etmeye çalışan ve Cemile’nin sert tepkisiyle karşılaşan Osman, Cemile kaçtığında Sadık’ı kışkırtmaya çalışır. Osman’ın ne kadar değersiz bir adam olduğu anlatıcının aracılığıyla şöyle iletilir okura: “Ot yığını arasında Cemile’nin seni nasıl terslediğini unutmuş olamazsın, adi herif! Sen mi namus taslıyorsun!” (Aytmatov, 1958/2011, s.65). Toprak Ana’da, Tolgonay Kasım’ın ölümünden bir süre sonra, Aliman’ın uygun biriyle evlenip yeni bir yuva kurmasını ister. Bu nedenle Tolgonay Aliman’ın bir çobanla görüştüğünü fark ettiğinde sesini çıkarmaz. Ancak çoban için Aliman yalnızca bir cinsel nesnedir. Aliman’ın bir gece perişan halde eve gelişinden çobanın Aliman’a tecavüz ettiği izlemini ediniriz. Aliman’ın hamile olduğu anlaşılınca komşu Ayşe, çoban ile konuşur “Namus, şeref yok mu sende?” (Aytmatov, 1963/2017, s.121) diye sorar. Yazar romanda böyle bir cümleye yer vererek, namusun ve şerefin yalnızca kadında aranılan özellikler olmadığını; namusun yalnızca cinsellikle ilişkilendirilemeyeceğini, insanların yaptıklarını ve bunlardan ortaya çıkan sonuçların sorumluluklarını kabul edip, üzerlerine düşen sorumlulukları yerlerine getirmelerinin de namus kavramının içerdikleri arasında olduğunu anıştırır okurlarına. Ama çoban her şeyi inkâr eder, Ayşe’ye göre çobanın “ne vicdanı var[dır] ne imanı” (Aytmatov, 1963/2017, s.121). Burada, çoban da Ayşe aracılığıyla değersizleştirir. Böylelikle, Aytmatov, kadınların değil, kadınları değersizleştiren, onları cinsel nesne olarak gören erkeklerin değersiz olduğu iletisini verir okurlarına.

      Aytmatov bu yapıtlarında okurlarına savaşın neden olduğu yıkımların yanı sıra, kadınların da erkekler kadar liderlik özelliklerine sahip, kararlı, özgüvenli, güçlü ve akıllı olduklarını; insanların doğadaki diğer varlıklar olmadan yaşamlarını sürdüremeyeceklerini; bu nedenle canlı-cansız bütün varlıkların eşit derecede değerli ve önemli olduklarını; mutlu ve huzurlu bir yaşamın kadını ve doğayı değersizleştirmeden, hiyerarşik yapılar oluşturarak insanları baskı altına almadan kurulabileceğini gösterir. Böylelikle yazar, bu yapıtlarında ideal bir ekofeminist toplum örneği sunar. Bu da Aytmatov’un yalnızca güçlü bir yazar değil, aynı zamanda çok önemli bir düşünce adamı olduğunu ortaya koyar.

      Kaynakça

      Aytmatov, C. (2011). Cemile. (Çevirmen Adı Yok ) (13. Baskı). Ankara: Elips Kitap. (Özgün eser ilk kez 1958 yılında yayımlanmıştır).

      ___________ (2017) Toprak Ana. Refik Özden (Çev.). İstanbul: Ötüken. (Özgün eser ilk kez 1963 yılında yayımlanmıştır).

      Basow, S. A. (1992). Gender Stereotypes and Roles (3. Edition). California: Brooks/Cole.

      Bem, S. (1974). The measurement of psychological androgyny. Journal of Consulting and Clinical Pscyhology, 42 (2), 155-162. Doi: dx.doi.org/10.1037/h0036215.

      Broverman, I.K., Broverman, D.M., Clarkson, F.E, Rosenkrantz, P.S, Vogel, S.R. (1970). Sex-Role stereotypes and clinical judgments of mental health. Journal of Consulting and Clinical Psychology, 34 (1), 1-7. Doi:10.1037/h0028797.

      Garner,


Скачать книгу