Gurbetin Sesi. Анонимный автор

Gurbetin Sesi - Анонимный автор


Скачать книгу
o zaman tüm Türklerin dirliği.

      Onun için gerek Türklüğün birliği

      Bereketli halkın yükselir görkemi

      Bu ruh üstünlüğüdür, ululuk görmeyiz bunu.

      Bereket de mutluluk da Turan’da vardı.

      Türk, haysiyet demekti tüm kâinatta

      Turanlılar denince dünya titrerdi geçmişte.

      Alp idik, bozkurt idik o zamanlar.

      Turan’da kanat çırpan İskitler/Sakalar vardı.

      Onların damarlarında yazıldı kahramanlık.

      Türklüğün birlikte olduğu o anılar,

      Şimdi Kızıl Elma olup saklandı kanında.

      BABA

      Çok bekledim, baba, mezarının başında,

      Durmadan akardı gözümden yaşım da.

      Hayallerimin peşinden gideceğime,

      Sonsuza dek niye kalmadım yanında?

      Sen de gittin, tek başıma kaldım,

      Düşünceler beynime doldu her gün.

      Altı çocuğun ata babasısın,

      Hepsi delişmen senin kanından.

      Her yerde her zaman aklımda sen varsın,

      Dediklerin ruhumda kayıtlı.

      Yalnız bırakıp seni, anayurda gittim,

      Affet, baba, bu evlat için ayıptır.

      -Benden de büyük olan vatandır! Demiştin baba

      “Yanaş, vatan alevden de sıcaktır,

      -Vatan, gurur, namusundur, korursun,

      -Vatan için can verirsin savaşta.

      -Yanındakine ekmeğini paylaşmasan da,

      Deseler ki vatan’a canını ver anında.

      Babasını sırtında taşıyan kimler var?

      Vatan için kalamadım, baba, yanında.

      Seni bırakıp özlemle döndüğüm vatanımda,

      Çocuklarım mutlu olsun, kurban canım da.

      GÜZEL’İN SIRRI

      Doğaya nazlanıp etrafa bakar güzel kız,

      İnce belini kıvrarak, kuş gibi okşar kendini.

      Hançer gibi gözleri keskindir ve alevli,

      Yakamozlu göllere benzetirsin sen bunu.

      Çiçek gibi yüzü de içimi yaktı anında,

      Gülümseyen gözleri, göz bebeği nur dolu,

      Bota gözlü salınıp boynuna sarılsa,

      Kalbindeki yarayı yok eder değse eli.

      Parıldıyor alnı, adeta İli’nin suyu,

      Ağzından çıkan her söz, saf altının buharıdır.

      Eritir boynunu, yanına yaklaştığı an,

      Bayılırsın, yılan zehrinden yoktur farkı.

      Gönlünde kalan resmi gözlerinden kaybolmaz,

      O Güzel’in yerini hiç kimse tutamaz.

      Bu nedenle güzellik, şiirimde bulunur,

      Bu güzellere savgadır aç avucunu kabul et.

      TÜRK KIZINA

      Senin kadar güzel var mı âlemde?

      Tobabi Güzel, Türk kızı ay kadar güzelim

      Yüce Türk milletinden doğdun sen.

      Kalbini bana verir misin güzelim?

      Türk kızı, güzeldir sesi kadar kopuzun,

      Evlatları Oğuz’un.

      Türk halkı “Melek diye”tanımlar güzel kızını,

      Sensin, ta kendisi o kızın…

      Tüm dünyayı fetheden Süleyman’ın soyundan,

      Ata-Türk’ün kanındansın, üstelik.

      Tüm Türklerin tek atadan olduğunu söyleriz,

      Bu iki alp, tüm Türkler’in ışığı.

      Bu milletin güzel kızı olmuş senin gibi,

      Anadolu’nun sularında yıkamış güzel yüzünü.

      Alp Türk’ün evladıyız ikimiz de Güzel’im,

      Sen güzellik, görkemlilik kızısın.

      İlk gördüğüm andan beri güzel sana aşığım,

      Anladım ki İstanbul’a senin için geldim.

      Seven kalpler ikiz doğar der Türkler,

      Erken değil geç geldim de geç kaldım.

      Sen de, ben de erken davrandık, evlendik.

      Sevdiğine geç kalmazmış her kişi.

      Övünür Türklük senin güzelliğinle,

      İki Türk’ü âşık eden, gönül şarkısı.

      Gözlem’im, seni ve ülkeni severim,

      Türk soylular eskiden kutsaldır.

      Aşk dediğimiz, Türkler birliği,

      Bu birliktir, her zaman kutsanır.

      KIZAK SÜRÜKLEYEREK

      Ayaz inerse köpüklenerek,

      Kar da gelir ardından.

      Kızak sürükleyip çocuğuyla,

      Eniğini de alıp yanına.

      Çocuk ağlar kızakta

      Annesine bakarak.

      Enik de zıplar kucağında çocuğun,

      Çocuğu öperek.

      Genç annenin gözleri,

      Yaşla dolmuş, gidiyor.

      Arkada kalmış otağı,

      Kurumuş göz pınarları.

      Sarhoş olan eşi ise,

      Kadını döver her gün.

      Evleneli üç sene,

      Ak dolmuş saçları.

      Ölümlük sandığı aşkı da,

      Üç senelik olmuştu.

      Yalnız huzur lazımdı bir kadına…

      O da bunu görmüştü…

      MAKSUTHAN DALEYOĞLU

      Şair, yazar, Çin Cumhuriyeti Yazarlar Birliği üyesi, Sincan Yazarlar Birliği ve Dünya Yazarlar Birliği, Tanjarık Araştırma Vakfı Derneği üyesi olan Maksuthan Daleyoğlu, 1958 yılında Çin Cumhuriyeti’ndeki Barköl Kazak Özerk Bölgesi’nde doğmuştur.

      1977-1979 yılları arasında Sincan’daki Parti Personeli Eğitimi Koleji’nde, Siyaset Bilimi alanı üzerine eğitim almıştır. 1986 yılından 1988’e kadar, Sincan Tarım Bilimleri Üniversitesinde yüksek ekonomi meslek eğitimi almıştır.

      “Kos


Скачать книгу