Bağımsızlık Dönemi Özbek Edebiyatı. Анонимный автор
tushib yeyman,
Ustiga murch sepib,
Sho‘r bodring qo‘shib yeyman.
Dimlab yesang – soz uzum,
Xom yemakka sholg‘omdir.
Teskarisin aytsalar,
Ishonmanglar, yolg‘ondir.
Yana bir suyganim – ov,
Amakim bilan birga
Har yakshanba chiqamiz
Baliq oviga qirga.
Qo‘shtig‘li miltiq bilan
Sazanlarni otamiz.
Tunab qolsak, laylakning
Uyasida yotamiz.
Derlar: o‘g‘lon yoshidan,
Menga haqiqat doya.
Umrimni bir boshidan
Qilay sizga hikoya.
Kelishim bo‘lganda shart
Men kamina olamga
Onamning vaqti bo‘lmay
Yalinibdi xolamga.
Xolam buvimga aytib,
Buvim yangamga aytib,
Yangam ammamga aytib,
Ammam hammaga aytib,
Sandiqni titib bo‘lib
Kelgach beshik qoshiga.
Sumak bilan tushirdim
O‘g‘rining qoq boshiga.
Barzangi gurs yiqildi,
So‘ng turib qochib qoldi.
Shoshganidan eshik ham,
Sandiq ham ochiq qoldi.
– Ey, nomard, – deb qichqirdim, —
Qochsang urib shataloq,
Eshikni yopib ket-da,
Shamollaydi chaqaloq…
Bu birinchi hikoyam,
Qurboningiz bo‘layin.
Sizni bir bor aldasam,
Til tortmasdan o‘layin.
So‘zga bering e’tibor,
“Bir bor” dedim, “ming bor”mas.
Meni aqli butunlar
Yolg‘onchiga chiqarmas.
Ichim to‘la hikoya,
Qirqtasini aytaman.
Damolinglar, hozircha
So‘zimni to‘xtataman.
BİR YALANDAN KIRK YALAN
Alçak gönüllü bendeniz
Falanca oğlu Filancı.
Bir tek dürüst bendeniz,
Kalan herkes yalancı.
Yaşımı sorarsanız,
Yüz aylık bebeğim ben.
Cılızım, boyum uzun,
Bodur ve şişmanım ben.
Sevdiğim dondurmadır,
Hamamda yerim ancak.
Üzerine karabiber serpip
Tuzlamalarla yerim.
Demleyerek yenir üzüm,
Şalgam ise çiğ yenir.
Tersini söyleseler
İnanmayın, yalandır.
Başka bir uğraşım avdır,
Amcam ile beraber
Her pazar günü çıkarız,
Balık avlamaya kıra.
Çifteli tüfek ile
Sazanları vururuz.
Gecelersek, leyleklerin
Yuvasında kalırız.
Derler: doğduğum günden
Bana hakikat ebe.
Ömrümü en başından
Size edeyim hikâye.
Doğmam olduğunda şart
Ben bendeniz dünyaya.
Annemin zamanı yokmuş
Yalvarmış teyzeme.
Teyzem nineme söylemiş,
Ninem yengeme anlatmış,
Yengem halama demiş,
Halam herkese duyurmuş.
Kimsenin zamanı yokmuş,
Arada kavga çıkmış.
Şansım yaver gitmeseymiş
Doğmayabilirmişim.
Zavallı babam kaybetmiş
Cebindeki salatalığını.
Beni satın almış
Çarşamba pazarından.
Teyze, haliniz nice?
Canıma değsin! Halacık!
Doğurmasaydınız eğer
Doğmaz mıydı Cumabay!
Bilsin herkes, el-alem
Benim doğduğum o gün.
Şubat’ın otuz biriydi
Gece saat tam iki.
Beşikte yattığımda
Bir olay gerçekleşmiş.
Söyleyeyim önceden, Cumabay
Doğru söylemeye söz vermiş.
Emzik emip yatarken
Kapıyı açarak, doğru
Benim odaya girdi
Kara iri bir hırsız.
Dizilmiş minderleri
Her tarafa atıverdi.
Çeyiz sandığını açıp
Karıştırmaya başladı.
Zavallının haberi yok,
Ona bakan kişiden.
Ben gözetiyordum
Yattığım yerden.
Kolay fırsat gelmesini
Bekliyorum uzaktan.
Yavaş yavaş elimin
İplerini çözüyorum.
Sandığı karıştırıp
Gelince beşik başına
Sümek11 ile vurdum
Hırsızın tam başına.
Hırsız gurs diye düştü
Sonra kalktı yerinden.
Şaşırdığından kapı da
Sandık da açık kaldı.
– Ey, namert, diye bağırdım
Kaçacaksan madem
Kapıyı kapayıp git,
Üşütür ya bebek.
Bu ilk hikâyem,
Kurbanınız
11
Sümek, beşikte erkek çocukların altını ıslatmaması için konulan araç.