Muhteşem Ressam. James Arthur Anderson
inanılmaz bir onur, zarafet ve özgüven içerisinde üç genç içeri girdi. Bu adamların üçünün de boyları 1.80’den uzundu ve kusursuz şekillenmiş omuzları vardı.
Bu üçünden Lorenzo de’ Medici, çekicilik konusundaki eksikliğini onurlu oluşuyla örtüyordu. Arkadaşı Cosimo Malatesta tarifsiz bir zarafete sahipti. Kardeşi Giuliano ise koca bir başpapaz heyetini utandıracak bir kibarlıkla gülümsüyordu. Sakın bu gençlerin rol yaptığını düşünmeyin! Eğer çocuklara küçük yaştan itibaren Ficino gibi konuşmayı, Bellerophontes gibi at sürmeyi, Petrarch gibi şarkı söylemeyi ve Sezar gibi hükmetmeyi öğretseydiniz, mutlaka sonucunda böyle gençler ortaya çıkardı.
Onlar içeri girince Leonardo yeni keşfettiği felsefesinin elinden kaymaya başladığını hissetti. Öte yandan Verrocchio ise neşelendi, ziyaretçilerini içtenlik ve rahatlıkla karşıladı. Andrea, Medici ailesinin sadık bir dostuydu. En iyi ve ciddi çalışmalarını onlarla paylaşmanın yanı sıra Medici ailesi için turnuva bayrakları boyuyor, festivallerinin dekorasyonlarını hazırlıyor ve hatta karnaval kıyafetlerini bile tasarlıyordu.
“Hoş geldiniz azizlerim!” dedi Verrocchio.
“Merhaba, ey yüce Fidias!19” diye karşılık verdi Lorenzo.
“Olimpos atölyeyi ziyarete gelince,” diye kıkırdadı Verrocchio, “sanatçıya da kutsal denebilir! Lütfen buyurun, oturun Ekselansları.”
Lorenzo boş kalan tek sandalyeye oturdu, Malesta cebinden çıkardığı dantelli bir mendille önündeki bankı silip üzerine zarifçe yerleşti. Giuliano ise masanın kenarında duran top tasarımlarından birinin üzerine oturdu.
“Bir kuş bana dedi ki,” diye konuşmaya başladı Lorenzo, “Milano Dükü sonbahar sonlarında veya önümüzdeki bahar başında bizleri ziyarete gelebilirmiş.”
“Yine aynı kuştan duyduk ki,” diye devam etti Cosimo, “Galeazzo Maria, öncesinden bile daha zengin ve savurgan olmuş.”
“Üstelik bu kuş diyor ki,” diye ekledi Giuliano, “Düşes de kocasına eşlik edebilirmiş.”
“Bu yüzden eşsiz ve rakipsiz Andrea’dan bizim için bu duruma münasip dekorasyonlar hazırlamasını istiyoruz,” dedi Lorenzo.
“Ah, ah,” diye mırıldandı Verrocchio. Bu teklifi kabul etmek, birçok avantası olan büyük bir projeye girişmek demekti ve erkek kardeşi Tommaso ile kız kardeşi Margherita sanatçının ceplerini her zamanki gibi boşaltmıştı. “Henüz hiçbir şeye kesin olarak karar verilmemiştir diye düşünüyorum azizim.”
“Verilmedi,” diye yanıtladı Lorenzo. “Yine de Porta San Frediano’dan Palazzo de’ Priori’ye yürüyüp, bu yolda hayaller ve tasarılar kurmak mümkün.”
“Romalılarınkinden bile daha görkemli kavisler hayal edilebilir,” diye atıldı Cosimo. “Caddelerin bayraklarla neşe dolu olduğunu ve gül kokusuyla kaplandığını düşünün!”
“Kasım gülleri mi?” diye kıkırdadı ressam.
“Elbette!” diye yanıtladı öteki, eleştiriden etkilenmemiş bir halde. “Doğanın başarısız olduğu yerde sanat hüküm sürmeli.”
“Ayrıca,” diye gülümsedi Giuliano, “yalnızca Andrea’nın düzenleyebileceği törenler, zaferler, gösteri alayları ve daha nicesi olmalı!”
Verrocchio sandalyesinde geriye doğru yaslanarak düşünceli bir halde çenesini sıvazladı. “Bu ziyaret gerçekleşirse,” dedi nihayet, “sevgili hanımefendimiz putto’sunun bitmesi için sabırla beklemek zorunda kalacak. Eminim ki bu dekorasyonları hazırlama işi çok yoğun ve duraksız olacaktır.”
“Siz öyle demişken hatırladım,” diye belirtti Malatesta, “Madonna Clarice benden nezaketle ve sizi hiç gücendirmeden putto’nun ne zamana hazır olacağını öğrenmemi istedi. İncitme ve gücenmeye sebep olmadan, iyi niyetlerimle soruyorum, putto ne zaman bitmiş olur Andrea?”
Verrocchio misafirlerini sessizce orta çalışma alanına götürdü ve bir çarşafı kaldırarak çeşmeyi gözler önüne serdi. Ustanın ellerinden çıkacak küçük bir son rötuş haricinde çeşme hazırdı. Ortamı bir sessizlik sardı.
Bu genç Floransalılar, bizim ancak hayal edebileceğimiz bir tutkuyla sanata bağlıydılar ve Verrocchio’nun yaptığı bu putto, heykeltıraşlıkta ileri doğru atılan yeni bir adımdı. Nihayet Lorenzo canlanır gibi ayağa kalktı ve sanatçıya kendilerine gösterebileceği başka bir şey olup olmadığını sordu.
“Messer Lorenzo sizlere Vallombrosa rahipleri ve benim meleğimle ilgili hikâyeden bahsetti mi?” diye sordu sanatçı, Cosimo ve Giuliano’ya dönerek.
Bahsettiğini söylediler.
“Öyleyse size anlatacak başka bir hikâyem var,” dedi ressam. “Yaşadığım tüm bu rahip hikâyelerimle kusursuz bir Boccaccio20 haline geliyorum!” Böylece içerideki çalışma alanına döndüler.
“İşte!” dedi ressam, çizdiği Beşaret tablosunu gösterdi. “Bu tabloda hiçbir sapkınlık görüyor musunuz?”
“Tanrım, hayır!” dedi Lorenzo ciddi bir yüz ifadesiyle arkadaşına doğru dönerek. “Meleğin gözlerindeki bakışı incele sevgili Cosimo! Bu resim Aziz Thomas’ın Summa’sı21 kadar geleneksel ve dindar!”
“Evet!” dedi Andrea, yarı eğlenir yarı kızgın şekilde. “Ama bana diyorlar ki Kutsal Anne’miz dizlerinin üzerinde olmamalıymış! Benim yorumum haysiyetsiz ve kutsal kitaba uyumsuzmuş! Üstelik başpiskoposun adına ve namına zarar verecek kadar da günahkârmış!”
“İnsan düşününce,” diye mırıldandı iyi yetiştirilmiş olan Giuliano, “Kutsal Anne’mizin duruşu gerçekten de kutsal kitaba pek uymuyor.”
Fakat Verrocchio bu itirazı tamamen duymazlıktan geldi. “Bir tasarım yaptım,” diye konuştu isyan dolu bir sesle. “Şimdiye dek çizilen tüm Beşaret tablolarından daha insan, daha kalbe yakın bir Beşaret tablosu tasarladım. Şimdi ise Monte Oliveto’nun bu baş belası rahipleri, saçma gelenekleri yüzünden buna itiraz ediyor.” Lorenzo’ya dönerek “Siz benim yerimde olsanız azizim, ne yapardınız?” dedi.
“Başrahipten çizdiğim taslağın parasını alır ve siparişi tamamlamayı reddederdim!” diye yanıtladı Medici.
“Ah!” diye karşılık verdi Andrea. “Ben daha da iyisini yaptım!” Büyük bir panelin üzerindeki örtüyü çekerek bugün Uffizi’de asılı olan Beşaret tablosunun yarı bitmiş halini ortaya çıkardı. “Görüyor musunuz,” diye açıklamaya başladı, “siparişi asistanım Tista’ya verdim ve ona, ‘Tista, benim resmimden beğendiklerini al, kendi aklından eklemek istediklerini ekle, sadece bu rahiplerin istediklerini tam olarak karşılamaya özen göster,’ dedim! Zeytin yemek kadar kolay!”
“Demek istediğin…” diye konuştu Lorenzo, nar kadar kırmızı bir suratla. “Bu tabloya kendin hiç dokunmayacak mısın yani?”
Verrocchio’nun somurtkan yüzü yumuşadı. “Manzarayı ben çizeceğim. Tista manzara çizemiyor. Bense akşam güneşinin yumuşak ışığının servi ağaçlarını solgun gökyüzüne karşı karanlık bırakışını ve uzaktaki dağlara zarif bir gümüş renkle dokunuşunu çizeceğim.”
“Peki ya rahipler bu duruma karşı çıkmayacak mı?” diye sorguladı Giuliano. “Sonuçta ustanın ellerinden çıkacak bir tablo sipariş ettiler.”
“Tanrım, hayır! Rahipler bu tablodan, San Salvi’nin rahiplerinin İsa’nın Vaftizi tablosundan
19
Antik Yunan’da yaşamış ünlü heykeltıraş, ressam ve mimar. (ç.n.)
20
İtalyan yazar ve şair. (ç.n.)
21