Sağlam Çocuklar Yetiştirmek. Harold S. Koplewicz
Çocuğunuz derslerinde fiziksel ya da duygusal olarak sorun yaşasaydı uzmanlardan yardım alırdınız. Peki ya siz hasta olduğunuzda, sorunlar yaşadığınızda? Ne olursa olsun hiç durmadan kendinizi zorlar mısınız?
Kendi duygularınızı görmezden gelir ya da dikkate almazsanız çocuğunuza değersizlik konusunda örnek olursunuz. Çocuklar bunu içlerine alır, büyüdüklerinde aynı şeyi yaparlar. Kendinize özen göstermek demek kendinize saygı duymak, şefkat göstermek ve değer vermek demektir. Gerektiğinde yardım isteyerek, iyi yiyerek, iyi uyuyarak ve egzersiz yaparak kendinizi destekleyin.
Çabaya teşvik edin. Hayatınız ya da çocuğunuz “mükemmel” (bu da ne demekse) değilse bile bir anne ya da baba olarak iyi kotardığınızı düşünüp rahatlayın. Birçok ebeveyn bu işte çok korkunç olduklarını düşünür, diyebilirim ki çocuğunuza öfkelendiğiniz ya da bozulduğunuz on seferden dokuzunun nedeni bir ebeveyn olarak başarısız olduğunuzu düşünmenizdir. Başarısız olmuşsunuz gibi hissetmek, kendi adınıza ya da çocuğunuz açısından yaşanabilecek ya da ev ortamına taşınabilecek en sağlıklı ya da rahatlatıcı duygu değildir. Ebeveynlik konusunda yanlış adımlar attığınız zamanlar olacak. Tebrikler! İnsansınız. Hepimizin kötü günleri olduğunu onaylayıp kabul edin, biraz daha sakinleşeceksiniz. Sonra da bir dahaki sefere daha iyisini yapacağınız konusunda kendinizi teşvik edin.
Güçlü, sağlam bir yapı iskelesi inşa etmek için gerekenler:
• Egzersiz
• Uyku
• Yeşil besinler
• Sevgi
• Doğa yürüyüşleri
• Arkadaşlarla oyun
• Yalnız vakit geçirmek
• Yaratıcı zaman
• Romantik zaman
• Kahkaha
• Müzik
• Hobiler
• Gönüllü faaliyetler
• Meditasyon
Toplumumuz ebeveynlerin gözünün yaşına bakmıyor, en fazla çaba harcayanları (kimi zaman özellikle de onları) bile affetmiyor. Anneleri utandırmak, insanların ebeveynlik tercihleri nedeniyle başkalarını zorbalığa ve eleştirilere maruz bırakması –emzirmek (ya da emzirmemekten) tutun, çocukların şeker yemesine izin vermeye, annenin çalışmasına ya da evde kalmaya karar vermesine varıncaya dek– gereksiz yere büyük güvensizlikler ve üzüntüler duyulmasına neden oluyor. Ebeveynler, akranlarının yaptıklarının aynısını yapmazlarsa çocuklarının geride kalacağından korkuyor.
Toplumun ayıplaması nedeniyle, ufaklığınızın programı sizinkinden daha yoğun olabilir. Bebek yogası derslerine kaydolma konusunda tereddütleriniz varsa, oyun grubundaki bazı annelerin kaşlarını kaldırdığını fark edebilirsiniz. Stresli bir annenin bir keresinde bana, “Molly anaokulunda Mandarin derslerine başlamazsa sonra çok geç olacak,” demesi gibi. Bu kadın yoğun tempolu bir işte tamzamanlı çalışıyordu ve normalden daha yoğun bir programı olan iki çocuğu daha vardı. Bu arada check-up yaptırmak için yıllardır doktoruna uğramamıştı. “Çocuklarım için yapabileceğim her şeyi yapmak benim bir numaralı işim,” diyordu. “Önce kendimi düşünüp sorumluluklarıma ara verirsem kötü bir ebeveyn olurum.”
Ebeveynlerin, “Benden önce çocuğum gelir,” dediğini ne zaman duysam, “Bu ne anlama geliyor?” diye sorasım gelir. Basmakalıp bir ifadedir bu, söylemeleri gerektiğini düşündükleri bir söz. Hayatlarımızı genellemelere indirmeye bir son vermeli ve ailelerimizin şu anda gerçekten neye ihtiyacı olduğuna daha yakından bakmalıyız. Sofraya yiyecek koymaya yetecek paranız yoksa bir iş bulmak önce gelir. Eviniz yanıyorsa, karateye giderken otomobil paylaşmak bekleyebilir.
Bundan birkaç yıl önce, otizmli küçük bir çocuğu olan genç bir çift ofisimde oturuyor, bir gece dışarı çıkma fikrini duyunca gözleri dolu dolu ve suçluluk duygusu içinde bana bakıyordu; ikisi de bu fikri korkunç derecede özlemişti. Her hafta bir gece çocuklarına göz kulak olması için ailelerinden destek almaları ya da özel ihtiyaçları olan bir çocuğa bakmak için eğitim görmüş bir çocuk bakıcısı tutmaları konusunda onlara baskı yaptım.
“Bebek bakıcıları pahalı. Ona maddi gücümüz elvermez,” dedi anne.
“Aksine de sizin gücünüz yetmez,” dedim.
Haftada bir gece evlilikleri önce gelmeliydi. Bu çift o vakti birlikte geçirmeseydi, otistik bir oğul yetiştirmenin stresi ilişkilerini zorlayacak ve muhtemelen çiftin ayrılmasına ya da boşanmasına, iki ayrı haneye, çocuk bakımı masraflarının artışına yol açacaktı. Ayrılırlarsa duygusal ve maddi hayatları çok daha zor olacaktı. Çocukları uğruna kendi ilişkilerine özen göstermemeyi gerçekten de kaldıramazlardı.
Kendinizi tükenmiş hissediyorsanız yeniden enerji depolamak için mola vermeniz önce gelir. Zor sorumluluklarınızın sınırları çerçevesinde, programınızı “mola” vakitlerini içerecek şekilde değiştirin. Hepimizin içinde yaşadığı yedi gün yirmi dört saat çalışma kültürü, mola vaktinin bulunmadığına inanmamıza yol açtı. Çocuğunuza sadece “süper meşgul” olma konusunda örnek olursanız yetişkinliği ve “başarı”yı stresli ve mutsuz hissetmekle özdeşleştirir. Ona başarılı olmanın her gün beş, on ya da yirmi dakika meditasyon yapmak, sessizce okumak, arka bahçede oturmak, öylece boşluğa bakmak, yürüyüşe çıkmak ya da modern hayatın maruz bıraktıklarına ekrandan uzakta, bilinçli molalar vermek anlamına geldiğini gösterin. Çocuğunuz fişi çekmenin zihinsel sağlığınız açısından sizin için önemli olduğunu öğrensin, herkesin dünyayla bağlarını koparıp kendileriyle yeniden bağ kuracakları anlara sahip olmaya layık olduğunu bilsin.
Kendinizle yeniden bağlantı kurmak ne anlama geliyor? Bu zor değildir. Sadece gününüzü, duygularınızı ve düşüncelerinizi düşünün. Aklınızdan geçenlere, sizi mutlu eden şeylere, içinize sıkıntı veren şeylere daha yakından bakın. İdeal olan, çocuğunuzun sizin düşündüğünüzü, düşüncelerinizi ifade ettiğinizi ve değişiklikler yapmaya çalıştığınızı görmesidir. Sizi seyrederek o da bunu nasıl yapacağını öğrenir. Oturmak, düşünmek ve değerlendirmek, dünyaya ayak uydurma konusunda etkili bir süreçtir. Her ebeveyn çocuğuyla günde bir kez birlikte oturup beş dakika boyunca duvara baksa daha fazla bağlı olduklarını, yere daha sağlam bastıklarını hisseder.
Bir mola vermeye hakkınız olduğu fikrini kucaklamanız gerekiyor. Zaman zaman programın dışına çıkmanız ve kendinize öncelik tanımanızda bir sorun yok.
Birinci adım: Ne tür bir molaya ihtiyacınız olduğuna karar verin. On beş dakikalığına yalnız kalmanız mı gerekiyor? Yürümek ya da koşmak için bir saate mi ihtiyacınız var? Bütün bir günü ya da bir hafta sonunu kendinize mi ayırmak istiyorsunuz?
Fiziksel bir mola verin. Daha küçük yaşlardaki çocuklar zamanınızı ve dikkatinizi aşırı düzeyde talep eder. “Bir dakikalığına başka bir yere bakıvermiştim,” cümlesi ebeveynlerin kâbusudur. Mola veremezmiş, hatta gözlerinizi bile ayıramazmışsınız, asla bunu yapamazmışsınız gibi hissetmenize şaşmamak gerek.
Yine de bebeklerin ve küçük çocukların ebeveynlerinin de arada sırada mola vermeye hakları vardır. Bu sadece bir lojistik meselesidir. Oturup hiçbir şey yapmayacağınız beş dakikayı nasıl bulacaksınız?
Çocuğunuz uyurken ya da beşiğinde sessiz sedasız