Aytmatov Araştırmaları. Анонимный автор
kaybedilen insanı ve insanî birikimi arama ve yeniden ortaya koyma noktasında önemli bir çaba olarak değerlendirilmelidir.
O halde, Aytmatov’un eserlerinde destan parçaları, efsaneler, masallar, halk hikâyelerinin zengin bir malzeme olmasının sebebi ortadadır. Ama özellikle Kırgız ansiklopedisi olan Manas Destanı. Kırgızlar, Manas’ın büyük bir destan olduğunu; milli rengi, kokusu, kahramanlığıyla Kırgızların bütün tarihinin, bu uçsuz bucaksız destanda yattığını kabul ediyor. Aytmatov’un eserlerindeki kültürel malzemenin temelinde de Kırgız Geleneği ve Manas Destanı vardır. Kırgızlar; “Manas denince Kırgız, Kırgız denince de Cengiz akla gelir” demesi boşuna değil.
Ancak o sadece geçmişi hale taşımakla kalmaz. Kendisini besleyen coğrafyada öğrendiği efsanenin, destanın, masalın, hikâyenin günümüzdeki karşılıklarını da ortaya koyar. Geçmişte, Colaman başına deve derisi geçirilerek bir mankurt haline getirilir. Bugün de Sovyetlerin toplu meditasyon merkezleri olan yatılı okullardan mezun olmuş Sabitcan gibi mankafalar/modern mankurtlar vardır.
Milli olandan evrensele ulaşmada Cengiz Aytmatov’un Türk Dünyası yazarları içerisinde ayrı bir yeri vardır. Eserlerindeki hareket noktası elbette doğduğu, beslendiği coğrafyadır. Ancak sadece o noktada durmayan Aytmatov, bütün hayatını geçirdiği toprakların türküsünü söylerken, bu türküyü tüm insanlığı kucaklayacak bir bilgi, duyarlılık, yaşamsal bir pratik haline dönüştürür. Toprak Ana romanında eşini ve çocuklarını savaşta kaybeden Tolgonay’ın şahsında dünyanın bir başka coğrafyasında ve aynı savaşta yakınlarını kaybetmiş bir başka kadını, Beyaz Gemi romanında sadece Kırgız bozkırında değil, Avrupa’nın başka bölgelerinde de savaşın yetim ve öksüz bıraktığı çocukları vb. kaderin aynı kavşağında birleştirir.
Aytmatov, kendisiyle yapılan bir röportajda da, eserlerinde “geleneksel kültür unsurlarını” işlemesinin sebeplerini şöyle açıklamaktadır:
“Her yazar bir milletin çocuğudur ve o milletin hayatını anlatmak, eserlerini kendi milli gelenek ve törelerini kaynak olarak zenginleştirmek zorundadır. Benim yaptığım önce bu, yani kendi milletimin hayatını ve geleneklerini anlatıyorum. Fakat orada kaldığınız takdirde bir yere varmazsınız. Edebiyatın milli hayatı ve gelenekleri anlatmanın ötesinde de hedefleri vardır. Yazar, ufkunu ‘milli’ olanın ötesine doğru genişletmek, ‘evrensel’ olana ulaşmak için gayret göstermek durumundadır. İyi bir yazar ‘tipik insan’ ortaya koyma ustalığına erişen yazardır.” 101 (Kolcu 2002:97)
Sonuç olarak, “Bence benim kitaplarımın en büyük özelliği gerçekleri yazmasıdır. Hayatın kendisini ve karşılaştığım acı, tatlı her şeyi olduğu gibi kitaplarıma aktardım.” diyerek ömür kitabıyla eserleri arasındaki yakın ilişkiye açıklık getiren Cengiz Aytmatov önce Kırgız Türk Edebiyatı’nın sonra Türk Dünyası’nın ve en sonunda tüm dünya edebiyatının önemli yazarlarından biridir. Bu çerçevede önce Kırgız Türklerinin, sonra tüm Türklerin ve ardından evrensel manada insanlığın varoluş macerasını roman ve hikâyelerinde işlemiştir. Eserlerinin değerleştiği bu nokta mahalli ve milli konuları evrensel anlam taşıyan insani problemlere dönüştürebilmesinde yatmaktadır.
Türkmen yazarla Annaguli Nurmemmet’le yirmi yıl öncesinde yaptığım bir mülakatta kendilerine, romanlarını Türkmen Türkçesi’nden okuduğumu ve kolay anladığımı söylemiştim. Roman sanki Türkiye Türkçesi’yle yazılmış gibiydi. Elbette burada söz ettiğim, eserle okuyucu arasındaki ruhi yakınlıktı. Annaguli Nurmemmet de çocukken Aytmatov’un Cemilesini hem de Rusçasından okurken Türkmence okuduğunu zannettiğini, o eserin kendi ruhunu kaptığını söylemişti. Cemile sanki Türkmencede yazılmıştı ve Cemilenin türküleri sanki Türkmen türküleriydi.
Cengiz Aytmatov, 1992 yılında İLESAM tarafından kendisine verilen Türk Dünyası Edebiyat Ödülü’nü almak için Ankara’ya geldiğinde yaptığı konuşmada özetle şunları söylüyor:
“20. Yüzyılın sonunda totalitarizmin yıkılmasıyla Türk halkları için yeni bir devir açıldı. Şu an bizim ortak bir dilimiz yok. Ne kadar Türk ili varsa o kadar edebi dilimiz var. Kimbilir belki gelecekte hepimizi kucaklayan ortak bir Türk edebi dili meydana gelebilir. Bu toplantı benim için bir onur kaynağı oldu. Bu kıvancı yaşarken, yeni bir devrin eşiğinde duran, Orta Asya’daki Türk illerini, Turan ülkesini düşünüyorum. Gözüm yetiyor… hissediyorum. Bizim medeniyetimiz güçlenerek gelişecek ve ilerleyecek.” 102
Bu tespitler, aynı zamanda Türk dünyasının kurtuluş reçetesidir. Bu reçete uygulanırsa Türk dünyasını da bir daha ayrılmamak üzere birbirine yakınlaşacaktır.
Akmataliyev, Abdıldacan, Cengiz Aytmatov’un Dünyası, AKM, Yayınları, Ankara 1998
Aytmatov, Cengiz-Muhtar Şahanov, Kuz Başındaki Avcının Çığlığı, “Yüzyılların Kavşağındaki Sırdaşlık”, Tolkun Yayınları, Ankara 2000.
Aytmatov, Cengiz, Dişi Kurdun Rüyaları, Ötüken Neşriyat, İstanbul 1995.
Aytmatov, Cengiz, Cengiz Han’a Küsen Bulut, Ötüken Neşriyat, İstanbul 1995.
Aytmatov, Cengiz, Elveda Gülsarı, Ötüken Neşriyat, İstanbul 1996.
Aytmatov, Cengiz, Gün Olur Asra Bedel, Neşriyat Neşriyat, İstanbul 2009.
Aytmatov, Cengiz. Toprak Ana, Ötüken Neşriyat, İstanbul 2003.
Aytmatov, Cengiz. Beyaz Gemi, Ötüken Neşriyat, İstanbul 2013.
Camus, Albert, Başkaldıran İnsan, Çev. Tahsin Yücel, Kuzey Yayınları, Ankara 1985.
Ercilsun, Bilge, Yeni Türk Edebiyatı Üzerinde İncelemeler 2, Akçağ Yayınları, Ankara 1997.
Karakaş, Şuayıp. “Türkistan’da Kızıl Kırgın Kurbanları”, Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi, S.5, 1998.
Kolcu, Ali İhsan., Bozkırdaki Bilge Cengiz Aytmatov, Akçağ Yayınları, Ankara 2002.
Korkmaz, Ramazan, Aytmatov Anlatılarında Ötekileşme Sorunu ve Dönüş İzlekleri, Grafiker Yayınları, Ankara 2008.
Naskali, Emine Gürsoy, Stalin ve Türk Dünyası, Kaknüs Yayınları, Ankara 2007.
Tanpınar, Ahmet Hamdi, Edebiyat Üzerine Makaleler, (Haz. Zeynep Kerman), Dergâh Yayınları, İstanbul 1997.
Thoma, Dieter, Babalar Modern Bir Kahramanlık Hikâyesi, İstanbul: İletişim Yayınları, İstanbul 2011.
Cengiz Aytmatov ve Manas Destanı 103
NACİYE ATA YILDIZ104
Cengiz Aytmatov, bütün Türk Dünyasının kendisiyle gurur duyduğu en büyük yazarlarımızdan biridir. Onun büyüklüğü sadece eserlerindeki edebî yaratıcılıktan kaynaklanmaz; Kırgız ruhunu, gelenek ve göreneklerini, inançlarını, maddi kültür unsurlarını eserlerine işleyerek gelecek nesillere ulaştırması, onun yazarlığının sadece gününe yönelik değil, ebedi olduğunun göstergesidir.
Manas Destanı bilindiği üzere dünyanın en büyük destanıdır. Bu destan da tıpkı Cengiz Aytmatov gibi Kırgız Türklerine aittir ama bütün Türk Dünyasının ortak övünç kaynağı ve Dünya Kültür mirasıdır. Bu iki isim yan yana geldiğinde, Cengiz Aytmatov’un
101
Ali İhsan Kolcu,
102
Cengiz Aytmatov’un 2 Mayıs 1992’de yaptığı konuşma: “ Zeki Gürel, Turan Ülkesinin Ruhu Cengiz Aytmatov”, https://www.turkyurdu.com.tr/yazar-yazi.php?id=434
103
104