Aytmatov Araştırmaları. Анонимный автор
emeği geçen ve Manas ile ilgili iki önemli makale yazan Kazak aydını ve yazarıdır. Cengiz Aytmatov, Manas Destanı ile ilgili olarak Muhtar Avezov’un çabalarını “Avezov’un bu büyük yiğitlik örneği cesaretini, yazarlık şerefini bizim halkımız hiçbir zaman unutmayacaktır” diye takdirle yâd eder.
Cengiz Aytmatov’a “Manas Destanını dinlediğiniz zaman ağladığınız oldu mu?” sorusuna, Aytmatov, “Manas Destanını dinlediği zaman ağlamayan Kırgız olmaz” cevabını verir.105 Bu cevap, Manas destanının onun ve bütün Kırgızların ruhundaki derin etkisini açık bir şekilde göstermektedir. Aytmatov’un “Kırgız ruhunun zirvesi” olarak gördüğü ve halkın derin bir saygı gösterdiği Manas Destanı, maalesef her zaman hak ettiği değeri bulamamış, devlet politikasının tutumuna göre zaman zaman ön plana alınırken zaman zaman da geri planlara itelendiği görülmektedir. Dünya Kültür Mirası listesine girmesi için Kırgızistan’ın değil de Çin’in müracaat etmesi, bu politikaların neticesidir. Elbette, Doğu Türkistan’da yaşayan Kırgız Türkleri arasında da usta Manasçılar vardır ve Çin’in bu çabası takdire şayandır ancak, Cengiz Aytmatov yaşasaydı, bu durum farklı olurdu diye düşünmek de haksız bir düşünce değildir.
Yazar için bu kadar önemli olan destan ile yazar hakkında kitaplar dolusu söz söylenebilir. Bu çalışmada kısaca, Cengiz Aytmatov’un bu kadar önem verdiği Manas Destanıyla ilgisini kısaca üç başlık altında değerlendirilmeye çalışılacaktır:
1. Yazarın hayatında Manas Destanının yeri
2. Manas Destanıyla ilgili görüşleri
3. Eserlerindeki Manas Destanı etkisi.
Cengiz Aytmatov’un hayatında Manas Destanı daha çocuk yaşlardan itibaren yer etmeye başlar. Babaannesi Ayımkan ve annesi Nagima hanımlardan Manas’ı öğrenir; ilk defa Talas’ta, bir Manasçı’dan destanı dinler.106 Kırgız Türklerinin erkinlik ruhunu diri tutan destan, onun çocukluk ruhunda da derin etkiler uyandırır. Yazarın, en şiddetli baskı dönemlerinde söylemek istediklerini açıktan olamasa bile birtakım sembollerle ifade edip Kırgız’ı uyandırmaya çalışması, destanın uyandırdığı bu erkinlik ruhundan olsa gerektir.
Manas Destanı, gerek içerdiği olaylar gerekse taşıdığı kültürel değerler açısından Kırgızlar için bir ansiklopedi ve kültürel bellek niteliğindedir. Yazar bu bellekle beslenir ve destan, yazarın kimliğinin millî yönünün oluşmasını sağlar. Aytmatov da eserlerinde inceden inceye Kırgız kültürünü işler, halkın bu kültürle bir varlığa sahip olacağının bilinciyle kahramanlarını yaratır ve bu kahramanlar vasıtasıyla da gelecek nesiller için adeta değerler eğitimi verir.
Yazarın eserlerinde kökbörü gibi oyunları detaylarıyla işlemesi, efsaneleri hatırlatması, geçmiş dönemlerin cenaze merasimlerini hatırlatması, eserinin değil, gelecek nesillerin milli şuurla kurgulanması demektir. Bütün bunlar, yazarın Manas Destanı vasıtasıyla edindiği ve aktardığı değerlerdir.
Cengiz Aytmatov’un Manas Destanıyla ilgili görüşlerini ağırlıklı olarak 1950 yılında yayımlanan çalışmasında, 1974 yılında Kırgızstan Madaniyeti Gazetesinde yayımlanan makalesinde, 1995 yılında yayımlanan Manas Ansiklopedisi’nde ve Sagımbay Orazbakoğlu varyantının önsözünde bulmak mümkündür.
Bilindiği üzere Aytmatov, Manas Destanının Sagımbay Orazbakov varyantına Önsöz yazarak destana verdiği önemi göstermiştir. Bu varyantın önsözü “Bayırkı Kırgız Ruhunun Tuu Çokusu” başlığını taşır. Aytmatov bu önsözde “destanın misyonunun hürriyet, tabi olmama fikri olduğunu, destanın ölümsüzlüğünün ve dünyanın paha biçilemez mirasları arasında yer almasının da bu misyondan kaynaklandığını” söyler. Yazarın, “Önsöz”deki107 fikirlerini şu şekilde özetlemek mümkündür;
–Manas eposunda gerçek hayatın, tarihî olayların işlendiği tartışmasızdır. Hatta destanın ortaya çıkması da önemli bir tarihî olayla ilgili olabilir fakat Manas tarihî sancıra değildir. Kırgız halkının dehasından çıkmış, edebî tarih içinde süzülerek, arınarak gelmiş zirve eserdir.
–Manas destanını günümüz edebî ve fikirsel çerçevesinden değil, yaratıldığı dönemin şartları çerçevesinden değerlendirmek gerekir.
–Destanın en önemli fikri bağımsızlık fikridir. Bu fikir insanoğlunun ortaya çıkmasından beri hiç eskimeyen fikirdir ve Manas Destanını zirve eser yapan da bu fikirdir.
–Manas Destanı, baştan sona Manas’ın savaşla geçen ömrünü anlatmasına rağmen hümanizmle doludur. Bunun sebebi de insana değer vermesi ve onu yüceltmesidir.
–Destanın sonundaki trajedi, ölümsüz esere lâyık bir sondur; Shakespeare’nin ustalığından aşağı kalmaz. Bunun anlamı, kahraman, halkın düşüncesinin zıttına hareket ettiğinde halk da ona acımaz; eser ölümle biter.
–Manas Destanı esas olarak kahramanlık destanı olmakla birlikte, Kırgızların günlük hayatıyla ve onların felsefesiyle ilgili her şey destanda yer almaktadır.
–Destanda kadına değer verilmesi, onun epik özelliklerin yanı sıra romantik yönünü de yansıtmaktadır.
–Eserdeki tasvirler ve bu tasvirlerin ayrıntıları, günümüz çağdaş yazarlarını dahi hayrette bırakacak seviyededir.
–Destanı birçok Manasçı söylemiştir ancak Sagımbay Orazbakov’un hüneri önünde baş eğmemek mümkün değildir.
–Nice zaman geçse de yeryüzünde Kırgız dili durduğu müddetçe, Manas bizim millî zirvemiz olarak kalacaktır.
Bu görüşler genel olarak değerlendirildiğinde yazarın Manas Destanının önemini ve anlamını kavramış bir aydın ve yazar olduğunu söylemek mümkündür. Destanların tarihle bağlantılı olmakla birlikte doğrudan tarih sayılamayacağı açıktır. Destanı değerlendirirken bazı olayların veya kültür unsurlarının günümüz için anlam taşımaması veya tenkit edilebilir nitelikte olması mümkündür. Çünkü eser, bin yıl öncesinden itibaren her dönemden izler taşır. Manas’ın destanın sonunda ölmesi, halk takvimi inancına göre sefere çıkmak için uygun olmayan bir yılı seçtiği konusunda Kanıkey’in uyarılarına rağmen onu dinlememesi, aslında bir kadının sözünün dinlenmemesi değil, binlerce yıllık kültür birikiminin göz ardı edilmesidir. Öte yandan Manas’tan sonra destanın onun oğlu ve torunlarıyla daireleşerek devam etmesi de şahısların ölümlü ama nesillerin ve milletlerin ölümsüz olduğunu vurgular mahiyettedir. Yazarın da eserlerinde kahramanlar ölür ama Kırgız Türkleri ebediyen yaşayacaktır.
“Manas Destanını bilmeyen insan, öz milletini, dilini, yurdunu bilmez” diyen Aytmatov, destanı gelecek nesillere öğretmek ve onun ruhunu aşılamak üzere Manas Destanından unsurları da eserlerinde yansıtır. Ata mirasını, edebiyatın modern formları içinde kullanarak gelecek nesillere ulaştıran Cengiz Aytmatov’un birçok eserinde doğrudan doğruya olmasa da Manas ruhu çeşitli epizotlarla, eserin ana fikriyle yaşatılmaktadır.108
Bunların içinde Yıldırım Sesli Manasçı isimli eseri, bu konuda en önemlisidir. Hikâyede Manasçı olmak isteyen başkahraman Elaman’ın annesi Isık-Köl’ün kıyısında, “Kırgızlar Kırgız olalı beri var olan Manas’ı iyi öğrenmesi, unutmaması için ona güç ve cesaret ver. Bu yetenek onda köklü bir ağaç gibi gelişsin ve sonra o
105
106
Akmataliyev, Abdıldacan.
107
Aytmatov, Cengiz. “Bayırkı Kırgız Ruhunun Tuu Çokusu”,
108
Naciye Yıldız. “Cengiz Aytmatov ve Manas Destanı”,