Cengiz Aytmatov ve Masal Dünyası. Анонимный автор
korurlar. Efsanelerin yapıcı ve olumlu yönleri dışında korkutucu yanları da vardır. Her ne kadar olumlular kadar çok olmasa da hayaletler ve hortlaklar etrafında teşekkül etmiş birçok efsane vardır. Tüm bu yönleriyle efsaneler, hayal dünyasını zenginleştiren insanların hayatına anlam katan halk edebiyatının özgün ürünleridir.19
Türk araştırmacılar tarafından efsane üzerine birçok çalışma yapılmıştır. Bu araştırmacıların başında Pertev N. Boratav gelmektedir. 1964 yılında Wiesbaden’da yayımlanmış olan Philologia Turcicae Fundamenta adlı eserin ikinci cildinde yazmış olduğu “Le conte la legende” başlıklı bölüm, onun efsanelerini temalarına göre incelediği bir çalışmadır. Boratav’dan sonra birçok akademik çalışma daha yapılır. Bunların başında Saim Sakaoğlu’nun Anadolu-Türk Efsanelerinde Taş Kesilme ve Bu Efsanelerin Kataloğu (1980) gelmektedir. Bu çalışmada, öncelikle efsane hakkında teorik bilgiler verilip akabinde efsane tanımları, oluşumu, görüşler, tasnif ve tipleri hakkında değerlendirmelerde bulunulmuştur. 101 Anadolu Efsanesi (1989) ve 101 Türk Efsanesi (2003) adlı iki kitap daha yayınlayan Sakaoğlu, bazı efsane konulu makale ve bildirilerini de Efsane Araştırmaları (1992) adlı çalışmasında bir araya getirir. Bir diğer önemli çalışma da yukarıda sıkça adı ve çalışmaları zikredilen Bilge Seyidoğlu’nun Erzurum Efsaneleri: Erzurum’da Belli Yerlere Bağlı Olarak Derlenmiş Efsaneler Üzerinde Bir İnceleme (1985) adlı eseridir. Seyidoğlu, Erzurum’dan derlediği 192 efsaneyi üç grupta toplayarak inceler ve malzemelerini epizotları, kutsallıkları, gerçeklilikleri ve olağanüstülükleri bakımından ele alır. Bir başka çalışması ise Erzurum Efsaneleri (1997) adıyla yayınlanır.20 Son olarak, efsaneler, yukarıda adları ve eserleri zikredilen isimler dışında da birçok akademik çalışmaya konu olmuştur.21
2. MASAL
Masallar, halk edebiyatının anlatma esasına bağlı edebî türlerinden biridir. Masal sözcüğü Türk diline Arapça’dan girmiştir. Türkçe ve Osmanlıca sözlüklerde masal sözcüğünün Arapça “mesel”in söyleniş ve anlam değişikliğine uğramasıyla ortaya çıktığı kabul edilmektedir. Türk lehçelerinde ise “nağıl, ertegi, ertek, ekiyet, çörçök, şörçek, çöçek, nımah ve tool” gibi sözcüklerle karşılanmaktadır.22
İnsanların geçmiş deneyimlerini, belirli bir hayat düzenini, yaşamak zorunda olduklarıyla yaşamak istediklerini bir arada kendisine has bir atmosferde ve üslupla kendi mantık silsilesi içinde geleneksel motiflerle anlatan masallar, halk edebiyatının anlatma esasına bağlı edebî türler arasında yerini alır. Masallar da diğer folklor ürünleri gibi paylaşılan hayatın içinde doğmuş ve muhafaza edilmiştir. Batılı araştırmacılar, masalların ne zaman, nasıl ve nerede meydana geldiğini tespit etmek üzere teoriler ortaya atmıştır. Her ne kadar masalların kaynağı ve nasıl bütün dünyaya yayıldığı konusunda çalışmalar yapılmışsa da kesin sonuçlara ulaşılamamıştır. Birbirinden çok farklı dil alanlarında ve kültürlerde benzer masalların anlatıldığı tespit edilmiştir. Masallar, müşterek bir yapıya ve ortak motiflere bağlı olarak sözlü gelenek içinde gelişmiştir.23
Türk masallarının yazılı edebiyata yansıması 13. yüzyıla dayanır. Mevlânâ, Âşık Paşa, Yunus Emre ve Kaygusuz Abdal gibi pek çok şairin eserlerinde masalların epizot, motif, üslup ve kalıp ifadeleri tespit edilebilir. 14. yüzyılda yazıya geçirildiği tahmin edilen Ahmet Harami Destanı, sözlü gelenekten yazılı geleneğe geçmiş bir masaldır. Modern döneme yaklaştıkça masalların yazılı edebiyata etkilerini daha açık bir şekilde gözlemek mümkün olabilir. Türkiye’deki masallar içinde tercüme yoluyla diğer kültürlerden aktarılan örneklerin de yanında Türkiye’ye has ve başka toplumlarda bulunmayan masallar da vardır.24
Masalların tanımlanması kadar sınıflandırılıp içeriklerinin ne olduğunun belirlenmesi de bir o kadar önemli bir konudur. Bunların arasında belki de en önemli olanı Wolfram Eberhard ve Pertev N. Boratav’ın çalışmalarıdır. Eberhard ve Boratav, 1953’te yaptığı bir çalışmayla 378 Türk masalını inceleyerek Türk masallarını konularına göre sınıflandırmış ve sınırlarını tespit etmiştir. Bunları da 23 başlık altında toplamıştır.25 Masallar hakkında yapılmış çalışmalar anlatılırken devamındaki akademik çalışmalara sırasıyla değinilecektir.
Masallar yalnız şekil ve konudan ibaret anlatılar değildir. Dil, kahraman, çevre, inanç, âdet ve ananeler masallarda millî kimliği meydana getirir. Masal anlatan kişi, kendi toplumunun sevinç, keder ve beklentilerini dilinin incelikleriyle aktarır. Yine, belli bir zamanın ve yerin insanları olmamakla birlikte kültür birliğine sahip bir ülkede, uzun çağların tecrübelerinin toplamı olan belirli bir dünya görüşünü temsil eden karakterleri canlandırır. Başka bir toplumdan alınan masallar, alıntılayan halkın masalcısı tarafından kendi millî değerleri ile tekrar işlenir. Masalı üreten ya da alan halk, kendine yabancı gelen unsurları almaz veya atar; yerlerine millî olanları yerleştirir. Örf, âdet ve ahlaka ters düşen masallar o toplumun içinde kabul göremez. Nitekim Binbir Gece Masalları bu durum hasebiyle sözlü Türk masalları arasında yaygınlaşamamıştır.26
Masallar, hayalî beklentilerin yansıdığı anlatılardır. Her millet özendiği rahat ve refahı masallarda kurgular. Bütün masallarda iyilik ile kötülüğün, güzellik ile çirkinliğin ve zenginlik ile yoksulluğun yani olumlu ile olumsuzun mücadelesi anlatılır. İstisnalar dışında masallar genellikle mutlu sonla biter. Türk masallarında mücadele etmeden kazanım sağlamak mümkün değildir. Bu ana fikrin bütün Türk masallarına hâkim olduğu görülür. Türk masallarında kahramanın iyi bir Müslüman ve Allah katında iyi bir kul olması kabulü yaygındır. Kahramanlar, aşamayacakları bir engelle karşılaştıklarında dua ve ibadet ederek Allah’tan yardım isterler. Hızır, derviş, pir, yaşlı bir adam veya kadın gibi yardımcı karakterler vasıtasıyla kahramana yardım edilir. Şayet kahraman iyi birisi değilse bazen bu ulvi yardımcı karakterler tarafından cezalandırmalara da rastlanır.27 Masallar yalnızca çocukları eğlendiren ve eğiten bir edebî tür değildir. Halkın kültürünü, hayata bakış açısını, arzularını, ülkülerini ve hayallerini anlatan sözlü edebiyat ürünleridir.28
Türk araştırmacılar tarafından masallar üzerine birçok çalışma yapılmıştır. Kronolojik olarak vermek gerekirse Pertev N. Boratav, Mehmet Tuğrul, Saim Sakaoğlu, Bilge Seyidoğlu ve Umay Günay’ın çalışmaları ilk çalışmalar olarak bilinmektedir. Hepsi kısaca açımlanmaya çalışacaktır.
Türk masalları hakkında ilk bilimsel çalışma, Typen Türkischer Volksmärchen (1953) adlı eseriyle Eberhard ve Boratav’a aittir. Boratav, bunun yanında Zaman Zaman İçinde (1957) ve Az Gittik Uz Gittik (1969) adlı eserleriyle de halk edebiyatına katkılarda bulunmuştur. Boratav’ın ardından Saim Sakaoğlu, Gümüşhane Masalları-Metin Toplama ve Tahlil (1973) adlı doktora teziyle masal çalışmalarını akademik bir boyuta taşımıştır. Yine bir başka doktora çalışma Bilge Seyidoğlu’na aittir. Seyidoğlu, Erzurum Halk Masalları Üzerine Araştırmalar (1975) adlı doktora teziyle Erzurum’dan derlediği 72 masalı incelemiştir. Aynı yıllarda Umay Günay, Elazığ Masalları: Metin-İnceleme (1975) adlı doktora teziyle Vladimir Propp’un yapısalcı çözümleme yöntemini kullanarak–kendi ilaveleriyle–70 masal çözümlemesi yapmıştır.
İsimleri
19
A.g.e., s. 319-320.
20
Aça, Ekici ve Yılmaz, A.g.b., s. 148-149.
21
Bahsi geçen çalışmalar için bkz. A.g.b., 149-150.
22
A.g.b., s. 150.
23
Umay Günay, “Masal”,
24
A.g.b., s. 322.
25
İleri okuma için bkz. Wolfram Eberhard ve Pertev Naili Boratav,
26
Günay, A.g.e., s. 325-326.
27
A.g.e., s. 326.
28
A.g.e., s. 330.