Süyinbay Aronulı. Анонимный автор
bu etkinliğin, Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev’in “Nurlu yol, geleceğin yolu” halka yapılan seslenişinin kapsamında gerçekleştiğini ifade etmemiz gerekir. Zira barış ve birlik için mücadele veren Süyinbay Aronulı’yı anmakla iki kardeş ülke arasındaki kültürel bağları daha da çok geliştirecektir. Eskiden dedelerimiz “yağmur yağarsa toprak nimetlenir, şair doğarsa halk rızkını alır” derlerdi. Bu açıdan Süyinbay’ın doğduğu köyü ve müzesi yeniden tamirat ve tadilattan geçecek, yeniden kitaplar basılacak ve heykeli dikilecektir. Bununla birlikte, önümüzdeki aylarda ozanlar atışması düzenlenecek ve uluslararası konferans organize edilecektir.
Bu açıdan, TÜRKSOY’un Türk dünyasında kültürel ilişkilerin gelişmesi için yaptığı çalışmaları gerçekten onur vericidir. TÜRKSOY, bizim görüşümüze göre, Türk dili konuşan halkların kültürel ve tarihi değerlerini yeniden ihya eden, gelenekleriyle göreneklere sahip çıkan ve Türk dünyasında ortak projelere öncülük eden kültür teşkilatıdır. Masmavi dünyada sadece dostluk türkülerinin söylenmesini, ülkelerimizin huzur beşiğinde sallanmasını diler, bizleri, birleştiren ve bir araya getiren manevî değerlerimizin çoğalmasını temenni ederim.
Gerçek Ozan
Yrd. Doç. Dr. Yakup ÖMEROĞLU
Avrasya Yazarlar Birliği Genel Başkanı
Süyinbay Aronoğlu’nun 200. Doğum yılını Ankara’da, TÜRKSOY Salonunda kutlamanın ayrı bir önemi ve anlamı olduğunu düşünüyorum ve böyle bir anma programına konuşmacı olarak katıldığım için kendimi bahtiyar hissediyorum.
Süyinbay Aronoğlu, Kazak âşıklık sanatının en önde gelen isimlerinden biridir.
Aşıkların, Türk halklarının kültür tarihindeki yeri ne ise onu tam hakkıyla gerçekleştirmiş bir isimdir, Süyinbay. Halkın kültürel ufuklarını açma, onları ezgileri ve sözleri ile keder ve kıvançta birleştirme, ortak üzüntüler, ortak sevinçler oluşturma ve yayma, dilin ve kültürün geçmiş ile gelecek arasındaki köprülerini kurma ve başka âşıkların bir halk için kazandırabileceği ne değer varsa Süyinbay Aronoğlu, o değerleri Kazak kültürüne kazandırmıştır.
Türkiye’de âşık sözünün yerine bazen ozan kelimesini kullanıyoruz. Ozmak bildiğiniz gibi geçip öne geçmek, önde gitmek anlamında kullanılır. Türkiye Türkçesinde unutulan bu fiil pek çok Türk lehçesinde günümüzde de halen yaygın olarak kullanılmaktadır. Ozan ise öne geçen, önde giden kişi demektir ki, Süyinbay Aronoğlu tam bir ozandır.
Bu toplantıya gelmeden önce değerli bilim adamlarımız Prof.Dr. Nergis Biray ve Dr. Cemile Kınacı’nın Süyinbay Aronoğlu hakkındaki değerli çalışmalarını okudum. Kendilerinin de müsaadeleri ile bu yazıları Kardeş Kelemler Dergimizde yayınlayacağız. Sizlere de okumanızı tavsiye ediyorum.
Süyinbay Aronoğlu’nun hayatını anlatanlar mutlaka Kırgız ozanla atışmasından bahsederler. Bu atışmada Kırgız ozan sözün sohbetine kapılarak, Kırgız ve Kazak ayırımcılığı yapacak ifadeler kullanır. Süyinbay, çok sert bir tarzda bu ayrımcılığa karşı çıkar ve bir atadan gelen halkların beraber hareket etmeleri gerektiğini bildirir.
İşte bu yüzden Süyinbay Aronoğlu’nun doğum gününün Türk Dünyasının UNESCO’su TÜRKSOY salonunda kutlanmasını çok önemli buluyorum.
O gerçek bir ozandı ve 200 yıl önceden bugünün fikir dünyasına katkı yapacak, Türk Dünyasının yakınlaşması fikrini destekleyecek görüşler ileri sürebilecek kadar bir önde gidendi.
Bu sebeple onu ayrı bir saygıyla anıyor, Türk Dünyası yaşadıkça adının ve eserlerinin yaşamasını diliyorum.
AVCIYIZ BİZ TİLKİ KOVALAYAN
Bu günde yaşım doldu elli sekiz,
Bizler, kayığız; dünya ise, deniz.
Yaşarız biz herşeyimizi ona verip,
Yahu, şu dünya bizim neyimiz?!
Bu fani hayat olsa, yüz yıldan geçmiyor,
Baksana, dipsiz karlar gibi hiç erimiyor.
Avcı ise hiç durmadan tilki kovalıyor,
Geceleyin sonu bulup yoruluyor.
Gitmeyin şu dipsiz dünyanın peşinden,
Bir pul kalır hiç değilse öz kardeşinden.
Malıyla dünyanın izinde yürür isen,
Akıl ile irade kalır, gider yüreğinden.
Dünya, seni yakalayamam ben,
Ulaşsam dahi ne yapabilir ben.
Senin aldatıcı yanını düşünsem,
Yine yerimden kalkamam ki ben.
Hayalsiz dünyanın gördüm lütfunu,
Kazaya bırakmadım düğünle toyunu.
Daha önce altmış yaşımda gördüğüm,
Beş para etmezmiş dünyanın oyunu.
BU DÜNYA, BENİM İÇİN TOPAL GEYİKTİR
Dünya çabuk geçer istemesen de,
Saygı duy, kendine saygılı isen.
Dünya bitmez sen terk etsen de,
Kalır senin hazinen ile definen de.
Bu dünya, benim için topal geyiktir,
Bazen hep koşar, bazen bitiktir.
İzinden takip eden bir okçuyum ben,
Bazen yolu kaybederim, bazen bir hiçtir.
KADININ NUREFŞAN ÇEHRESİ
İnsanlık neye şahit olmadı ki, izleri takip eden,
Dudaklarından inci ile mercan, cevher saçan.
Uzun saçlı, kartal kuşuna benzer bakışları,
Dost ile düşmanın sözü kendilerine ilişmeyen.
Kara gözlü, kızıl dudak, hilal kaşlı,
Ak alın, uzun örgülü, engin bakışlı.
Utangaç yüz, dişi mercan, gümüş kirpi,
Altın şekilli, helva şeker gibi sözü tatlı.
Parlayan gölden uçar kuğu gibi,
Saygısından bağrını açar gül gibi.
Işık etrafında dönen pervane gibi,
Dost eder düşmanını güzelliği.
Ak sungur gibi boynunu uzatıp bakar,
Bir ışık misali gözleri taşlar gibi parlar.
Bir de böyle kadın vardır bakışlı,
Güzel tenli, ince belli, duruşu vakar.
Öterler hep nur pazarında renkli kuşlar,
Dudağından bal dökülen nazlı bakışlar.
Dostuna gönül vermiş şu kadıncağız,
İnadına bırakmaz seni sözüyle çarpar.
Buna şahit olan canlar tabi ki hep coşar.
BULUTA EL SALLADIM
Yirmi beşi atlayıp,
Otuzu da doldurdum.
Arzusuna uydum gönlümün,
Rüzgara