Bağımsızlık Dönemi Özbek Edebiyatı. Анонимный автор
yağdırdı durmaksızın.
Başı ezilmeyen
mefkûre, yılan,
Dünyayı karıştırır can vesvesesi,
Dehşetli görünüşe
büründü, inan,
Her an hazır kütük ile baltası.
Uyanık ol, aklında tut kurnazların hilesini,
Halkım aldı sonsuz hürlük mührünü!
Ne kadar alçaklaşmış
olsa hainlik,
O kadar yaklaşır kıyamet kaim
Seni alkışlıyorum
büyük cesaret,
Sen benim şanım, sen benim namusum!
İnsanoğlunun kalbini
terk edersen eğer,
Âlemi sarardı cehennem gibi bir azap.
Manasız yaşardı
yeryüzünde beşer,
sonsuz alkış sana, ey kurtarıcı ruh!
Peygamber de zikr etmiş onu,
Halkım aldı sonsuz hürlük mührünü!
O, Turan toprakları,
O, Turan halkları,
Nice seleflerin alkışını işitmemişsiniz.
Bugün uçup geldi
beklediğiniz rüzgârlar,
Hiçbir zaman bu kadar istememişsiniz.
Anamız Tomaris,
Atamız Şirak,
Ekmek sunuyorlar avuçlarında
Azatlık yegâne,
Azatlık bayrak,
Büyük Asya’nın bozkırlarında!
Bugün alkışlıyoruz nazlı ruhunu,
Halkım aldı sonsuz hürlük mührünü!
Memleket kadrini soruver
gariplerden,
Özgürlüğün kıymetini kölelere sor.
Sultanın nesli hardır,
evet, kâfir zülmünden,
Celaliddin arslan yürek, erkeklere sor!
Ecdadlar yoludur
İstiklal yolu,
Onların sözü bize güç verir.
Sahipkıran durur,
Sağı solunda çiçek,
Sureti de sireti de görkemli, payidar!
Özbekistan metheder şanını, şevketini
Halkım aldı sonsuz hürlük mührünü!
Vatan, tarihinde
Türkistan olup
Ne büyük devletler kurup yaşadın.
Serhatsız serhatlar,
deniz gibi dolup,
Nice saltanatlar kurdun, parladın!
Benim pirimdir
Kul Hoca Ahmed,
Ana dilimin aslı “hikmet” dilidir.
Nevayi, Allah tarafından
verilmiş devlet,
Milletimin kâmili, milletin piridir!
Ah, bugün dinliyorum pirlerin şükrünü,
Halkım aldı sonsuz hürlük mührünü!
Bitti yolsuzluk
Döndü şan- şöhret,
İpek yollarında muazzam kervan,
Ah, geri geldi Kur’an’ım
İlahi kudret,
Döndü Ferganîler, fazıl-ı cihan.
Çiçeklere, alkışlara
müşerref, müyesser
Ey Özbek çiftçisi, ey altın dede,
Gelip geçmiş
bir buçuk asır,
Kendisi kendi yerine dönene kadar!
Unutmak olur mu düşmanların kahrını,
Halkım aldı sonsuz hürlük mührünü!
Ben fikir alıyorum
uzak yüzlerden.
Gönül, gönlüm Tanrı’nın mekânıdır.
Şehitler meydanı,
yürüdüm izlerinden,
Kadirî, Çolpanlar gözlerinde nur.
Onların kalemi
Kalmadı yerde,
Hayır, sözleri kalmadı garip.
Söyledi kasaskar
hür ahenklerde
Yüksek minberlerden Abdulla Arif!
Öperim yurdumun toprağını, tuğunu
Halkım aldı sonsuz hürlük mührünü!
Bugün kurulmakta
büyük İnşaat,
Büyük kurucuya sonsuz teşekkür!
Kutlu meydan üzre
Minberde azat
Milletimin başkanı konuşur gurula
Ona minnettardır
Dost, kardeş, ecdat.
Tanrı, halkı hâkimiyete baş kıldı.
Onu alkışladı
Gelecek nesil,
O sonsuz dâhildir ebediyete!
Ey Allah’ım! Döndürdün yurdun Timur’unu,
Halkım aldı sonsuz hürlük mührünü!
Dün şahit idim
zulme, zulmete,
Görmüşüm memleketin ağlamasını: şahidim.
Bugün ise şahidim
Tac u tahta, bahta,
Agâhlar içinde agâhım!
Azim Suyun, tattım,
Özgürlüğün tadını,
Evet, bahtlı şairim, bahtiyar insanım
Gördüm imparatorluğun
yıkılışını,
Gelecek zamanlara iletirim, kesin!
Yazdım gelecek nesillere kalbimin korunu,
Halkım aldı sonsuz hürlük mührünü!
USMAN AZİM (1950)
Usman Azim, 13 Ağustos 1950 yılında Surhanderya vilayetinde doğdu. 2000 yılında Özbekistan Halk Şairi unvanını aldı. Taşkent Üniversitesi Gazetecilik Bölümünü bitirdi. Eserlerinden bazıları şunlardır: “İnsanı Anlamak” (1979), “İkinci Nisan” (1987), “Garip Ejderha” (1990), “Uzun Gece” (1994) ve “Güz” (2001).
***
Men bilan bu jangda
Dunyo