Ocaktaki Ağustos Böceği. Чарльз Диккенс
diye sordu John bu ısrarcı düşmanlığa karşı.
“Neden mi?” diye sordu öteki. “Artık davetler böyle yapılıyor. Neden olacak keyif için, sosyallik için, bilirsin öyle şeyler!”
“Sen sosyalleşmezsin sanıyordum.” dedi John kendine has duygusuz tonla.
“Ah! Seninle açık konuşmayınca olmuyor ben anladım.” dedi Tackleton. “Nedeni şu, işin aslı sen -çay içen kibar insanların söyleyeceği şekilde birlikte, eşinle sen yani, rahat bir görünüme sahipsiniz. Biz işin aslını biliyoruz, anlarsın ya, ama-”“Hayır işin aslını falan bilmiyoruz.” diye lafa girdi John. “Sen neden söz ediyorsun?”
“Aman! Tamam işin aslını falan bilmiyoruz o zaman.” dedi Tackleton. “Bilmediğimiz konusunda anlaşalım. Sen nasıl istersen. Zaten bir önemi var mı? Ben şöyle demek istemiştim, sizin o türden bir görünümünüz olduğundan bu Mrs. Tackelton üzerinde olumlu bir etki yaratacaktır. Hanımın bana karşı çok dostane olmasa da bu konuda o da benimle hemfikir olmadan edemeyecektir. Çünkü önemsiz bir konuda bile onda her zaman bir kendini bilme, bir kendine hâkim olma durumu var. Geleceğim mi diyorsun şimdi?”
“Biz düğün günümüzü (artık ne kadar bizimse) evde kutlama kararı aldık.” dedi John. “Son altı ayda kendimize hep şunun sözünü verdik, biliyorsun ki insanın evi…”
“Aman! Ev dediğin nedir ki?” diye bağırdı Tackleton. “Dört duvar bir de dam! (O Ağustos Böceği’ni neden öldürmüyorsun? Ben olsam öldürürüm! Hep öldürürüm. Çıkardıkları sesten nefret ediyorum.) Benim evimde de dört duvar ve bir dam var. Bana gel!”
Конец ознакомительного фрагмента.
Текст предоставлен ООО «Литрес».
Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.
Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.