Doğumunun 100. Yılında Cengiz Dağcı'ya Armağan. Анонимный автор
hakkında geniş bilgi için bkz. Alev Sınar, “ Bir Kırım Türkü’nün Kaleminden Kırım Diasporası”, Türk Bİlig, 2004/8: 54-73.
8
Geniş bilgi için bkz. Alev Sınar, Türk Roman ve Hikâyesinde İkinci Dünya Savaşı, Dergâh Yayınları, İstanbul, 2003.
9
Dr. Öğr. Üy., Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, [email protected]
10
Prof. Dr. Bursa Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü. [email protected]; [email protected]
11
Kırım’da yaşananların dünü ve bugünü hakkında genel bilgileri içeren bu bölüm hazırlanırken metin içinde gösterilen konuyla ilgili kaynakların yanında esas itibarıyla bu satırların yazarının “Gobu”stan’ın Gizemi (“Kıpçaklar”a Giden Yol) adlı eserinden yararlanılmıştır (Alyılmaz, 2016: 57-60).
12
Arş. Gör. , Bursa Uludağ Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü.
13
Prof. Dr., Bursa Uludağ Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü.
14
Arş. Gör., Bursa Uludağ Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü.
15
Kerosin: Sanayide kullanılan petrol türevi. Halk ağzında gaz yaşı olarak da kullanılır.
16
Furgon vagonu: Yolcu vagonlarının arkasına eklenen, eşya ve yük taşımacılığı için kullanılan vagon.
17
Ocapçe: Kırım Tatarcasında kadın öğretmen.
18
Öğr. Gör., İstanbul Kültür Üniversitesi.
19
Korkunç Yıllar ve Yurdunu Kaybeden Adam romanlarının kahramanı.
20
Dağcı Yansılar 2’de bu konuda şunları yazar: “ Edebiyat çevrelerinde çok tekrarlanan bir soru ve soruya ünlü bir cevap var: Floubert’e, Madam Bovary kim? diye sormuşlar; Floubert de Madam Bovary benim diye cevaplamış soruyu. Şimdi ben kalkar da Anneme Mektuplar’ın Saf’ı (veya Topkayacı’sı) benim dersem, okur inanır mı acaba? Korkunç Yıllar’ın ve Yurdunu Kaybeden Adam’ın Sadık Turan’ının Cengiz Dağcı’dan başka bir kimse olmadığına inandılar da, neden Topkayacı’nın Dağcı’dan başka bir kimse olmadığına inanmasınlar? Oysa değilim. Ne Saf, ne Sadık Turan. Ben Cengiz Dağcı’yım. Saf’la, Sadık Turan’larla, Selim Çilingir’lerle hiç mi ilişkim yok? Var tabiî. Onları kendi ruhumda ve kendi hayatımda buldum önce. Varlıklarını kendi içimde taşıdım uzun yıllar. Sonra başkalarının tanımaları gereğini duydum ve özledim ve onları kendi ruhum ve dimağımdan çıkarıp okura sundum. Bu kadar.” (Dağcı, 1990: 136)
21
Rıza Fazıl, Sevdiğim Yalta, Simferepol 15.06.2012, 320 s. (Kitap iki bölümdür. Birinci bölüm Kiril alfabesi iledir. İkinci bölüm ilk bölümün Lâtin alfabesi ile verilmiş şeklidir.); Yunus Qandım, Hatıralarda Cınğız Dağcı, Aqmescit 16.07.2012., 152 s. (Lâtin alfabesi ile neşredilmiştir.)
22
Cengiz Dağcı’nın şiirleri hakkında yapılan etraflı değerlendirmeler için bkz. Salim Çonoğlu, 2017: 265-298; İsa Kocakaplan, 2017: 299-318.
23
Cengiz Dağcı Hatıralarında şiirin Edebiyat mecmuasında yayınlanış tarihi olarak 1939 kışını verir (bkz. Yansılar 2, s. 173), ama Rıza Fazıl’ın kitabında şiirin 1940 yılında yayınladığı kaydı vardır.
24
Kırım Giray Han ö. 1769/ 1758-1764 ve 1768-1769 yılları arasında hüküm sürmüş olan Kırım hanı) çok sevdiği ve genç yaşta ölen eşi Dilara Bikeç anısına “Dünya durdukça bu çeşme de benim gibi ağlasın” diyerek Bahçesaraylı bir taş ustasına (kimilerine göre İranlı Ömer Usta’ya) 1763 yılında bu çeşmeyi yaptırmıştır. Başka bir söylenceye göre ise; Kırım Hanı Kırım Giray, hareminde Maria Potocka adında Leh asıllı genç bir kadını görür görmez âşık olur. Maria, Kırım hanının aşkına karşılık vermez ve ölür. Giray öylesine üzülür ki, aşkını ifade etmek için en iyi heykeltıraşına taştan bir ağlayan heykel yapmasını emreder. Ve böylece şiirlere konu olan dillere destan Bahçesaray taş çeşmesi yaratılmış olur. Çeşme asıl yerindeyken her bir su damlasının çıkardığı ses, akustiğin de yardımıyla insana ağlama-hıçkırık sesi gibi gelir ve dinleyeni derinden etkilermiş. II. Yekaterina’nın direktifleriyle çeşme bugünkü yerine konulunca, çeşmenin bu orijinalliği de ortadan kaybolmuştur. Çeşmenin üzerindeki şekillerin anlamları da çeşmenin yapılış hikâyesini destekler mahiyettedir. Mermerden yapılmış çiçek, gözyaşlarıyla dolu bir göz anlamına gelir. Gözyaşları kalp kurnasını (üstteki büyük kurna) kederle doldurur. Zaman bütün acıları hafifletir (çift küçük kurna), ama zihinde kalanlar tekrar acıyı hatırlatır (ortadaki büyük kurna) ve hayat böylece devam edip gider (zemindeki spiral). Yapılış hikâyesi ve tarihte bıraktığı izler, bu mütevazı selsebilin ziyaretçilerini derinden etkilemiş ve ününün dört bir yana yayılmasını sağlamıştır. Çeşme yapıldığı tarihten itibaren “Gözyaşı Çeşmesi” olarak anılmıştır. İşte o günden beri çeşmenin su haznesine konulan ve her gün tazelenen sarı ve kırmızı güller, birbirini seven bu iki insanı simgelemektedir. Ünlü Rus şair ve yazar Puşkin (1799-1837), 1822 yılında sürgünde iken gezdiği Hansarayı’ndan ve çeşmenin hikâyesinden çok etkilenmiş ve “Bahçesaray Çeşmesi” (Bahçisarayskiy Fontan) adlı eserini kaleme almıştır. Şiir, o dönemde Çarlık Rusya’sında ve Avrupa’da meşhur olmuştur. Gözyaşı Çeşmesi’nin yanı başında Puşkin’in de bir büstü yer almaktadır. Çeşme, daha sonraları Boris Asafyev’in aynı adlı bale eserine de ilham kaynağı olmuştur. Adına çeşmeler yapılan, şiirler yazılan Dilara Bikeç’in türbesi Bahçesaray’da Hansaray’ın duvarına bitişiktir. Bazı kaynaklarda Gözyaşı Çeşmesi’nin türbenin duvarına bitişik olarak yapıldığı da belirtilmektedir. http://www.vatankirim.net/yazi.asp?yaziNo=83 Erişim:12.07.2018) (
25
Doç. Dr., Bursa Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesi Türkçe ve Sosyal Bilimler Eğitimi Bölümü